İnegöl’ün nöbetçi kitaphaneleri
Çocukluğumdan bu yana kütüphane sevgim eksilmeden sürüyor. Bu da algıda seçiciliği getiriyor. Kütüphanelerle ilgili haberleri okumaya, bulunduğum şehirlerdeki kütüphaneler hakkında bilgi edinmeye çalışıyorum. Bütün bu dikkatime rağmen, ıskaladıklarım da oluyor. Onlardan üçü İnegöl’deymiş…
İstanbul Fatih’te Macar Kardeşler Caddesi’nden Saraçhane’ye doğru giderken sağ tarafta klasik Osmanlı medrese planına göre inşa edilmiş bir yapı vardır. 1916 yılında Ali Emîrî Efendi’nin bağışladığı 16 bin aşkın nadir eseri de barındıran yapı, o tarihten bu yana kütüphane olarak hizmet etmektedir. Adı, Millet Kütüphanesi, bir diğer ismiyle Millet Yazma Eser Kütüphanesi’dir.
31 yıldır Dünya Gazetesi ile birlikte ücretsiz verdiğimiz Dünya Kitap Dergisi’nin kurucu Genel Yayın Yönetmeni olarak onu tanımam, bilmem bugün için normal, ama orası ilk gençlik yıllarımdan itibaren bilip gittiğim, bahçesini de içerisini de çok sevdiğim bir yer…
Nereden biliyorum? Evimiz hemen bir sonraki Binaemini Sokak’taydı da ondan… Kütüphaneye üye olmuş, ödünç kitap almaya başlamıştım. Bir seferde üç kitap veriyorlardı, ama onlar bana yetmiyordu. Ne yapmış etmiş bir üyelik daha edinmiştim. Altı kitabı dört beş gün içinde hatmediyor, hemen yenilerini alıyordum. Bunlar, o zamanlar daha çok polisiye romanlardı. Agatha Christie’leri neredeyse ezberlemiş, Hercule Poirot hayranı olmuştum. Yıllar içinde kitaplar çeşitlendi. Üzerleri naylonla kaplanmış, iç kapaklarındaki cepte ödünç alma verme tarihlerinin bulunduğu o kitapların kokusu, bugün bile burnumda tüter…
O gün bugün hiçbir zaman kütüphanelerden kopmadım. Yaz aylarında tatil için, yüzmek için gittiğimiz Bodrum’da Cevat Şakir İlçe Halk Kütüphanesi’ne yakın olan Uslu Pansiyon’u özellikle seçtiğimi ve güneşin en yüksek olduğu saatlerde oradan aldığım ödünç kitaplarla odama sığındığımı da hiç unutmadım. Taksim’deki Fransız Konsolosluğu Kütüphanesi de İBB Atatürk Kitaplığı da yine çok severek gittiğim, hatırladığım yerler arasında belleğime sabitlenmiş duruyor. New York gibi, Londra gibi yurtdışında bulunduğum şehirlerin kütüphanelerinde de vakit geçirmeye çalışırım.
Yani kütüphane sevgim eksilmeden sürüyor. Bu da algıda seçiciliği getirdi. Kütüphanelerle ilgili haberleri okumaya, bulunduğum şehirlerdeki kütüphaneler hakkında bilgi edinmeye çalışıyorum. Bütün bu dikkatime rağmen, ıskaladıklarım da oluyor. Onlardan üçü İnegöl’deymiş…
İnegöl’ün nöbetçi üç kitaphanesini siz duydunuz mu? Ben duymamıştım, geçenlerde sevgili dostum Reha Tartıcı’dan öğrendim. Hemen araştırmaya başladım:
İlçenin ilk kitaphanesi restore edilen tarihi bir binada (Melek Türkel Konağı) açılmış; ikincisi daha yeni bir yapıdaki ferah bir mekânda (Gençlik Merkezi zemin katı); üçüncüsü ise (İnegöl Belediyesi Huzur Mahallesi Ek Hizmet Binası zemin katında) çocuklar için olduğundan yaş grubuna uygun şekilde renkli ve ilgi çekici bir dokuda Z-Kütüphane (zenginleştirilmiş kütüphanenin kısaltılması yoluyla elde edilmiş slogan) olarak hizmet vermeye başlamış.
https://kitaphane.inegol.bel.tr adresinden kayıt ve randevu sistemiyle hizmet veren kitaphanelerde geleneksel kütüphane anlayışı korunmuş, ancak bir yandan da teknolojiden yararlanılmaya çalışılmış. Sabah 08.00 ile 00.00 arasında hizmet veriyorlar. Yani nöbetçiler... İçeride bilgisayarlar, ders çalışma ve okuma alanları, binlerce kitap bulunuyor. Ödünç kitap da ödev çıktıları almak da mümkün. Ayrıca görme engelliler için Braille kabartma yazıcı, engelsiz sanal gerçeklik platformu, katalog tarama sistemi ve bilgisayar alanları da yer alıyor. Engelli bireylerin de tüm alanlarını sorunsuz şekilde kullanabileceği şekilde dizayn edilmişler.
İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “Nöbetçi Kitaphane modelini geliştirerek şehrimizde uyguladık. İlk merkezin ardından karşılaştığımız yoğun ilgi ve beğeni sonrası hemen ikinci ve devamında üçüncü merkezimizi şehrimize kazandırdık. Nöbetçi Kitaphaneler İnegöl ile özdeşleşmiş birer mekân haline dönüştü ve hem uygulamada öğrencilerimize, gençlerimize önemli bir katkı sundu hem de farklı şehirlere örnek olacak bir model ortaya çıkmış oldu. Her iki özelliğiyle de bizim için önemli. İnşallah bu merkezlerin sayısı artacak” diyor.
Yolum o tarafa düştüğünde mutlaka İnegöl’e uğrayıp nöbetçi kitaphaneleri ziyaret etmek istiyorum. Çünkü, kitap için yapılan her şeyi desteklemenin, duyurmanın şart olduğunu düşünüyorum.