İmamlardan ‘yaşlı anne-babayı huzurevine gönderin’ vaazı istedi

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

AK Parti iktidarının ilk dönemlerinde Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulunan Zeki Sayın, İstanbul Huzur Hastanesi ve Dinlenme Evleri Vakfı Başkanı olduğunda, Mütevelli Heyeti’nde yer aldığı İstanbul Ticaret Üniversitesi arasında ikilemde kaldığı bir olay yaşadı.

İstanbul Huzur ve Dinlenme Evleri Vakfı, Altunizade’de geçmişte Marmara Üniversitesi’nin kullandığı bina ve arsasının üst kullanım hakkıyla uzun vadeli kiralanmasını gündemine almıştı.

Zeki Sayın,konuyu İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin gündemine taşıdı. Mütevelli Heyeti, Sayın’a kira bedelini sordu, şu yanıtı aldı:

- Ayda 150 bin liraya üst kullanım hakkıyla arsa olarak kiraya verebiliriz.

O dönemde İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nde birlikte görev yaptıkları İsmail Kahraman itiraz etti:

- 150 bin lira çok yüksek Zeki Bey. Siz üniversitenin mi, vakfın mı çıkarını koruyorsunuz?

Sayın, şu yanıtı verdi:

- Kira bedelini söylerken vakfın çıkarını korumak durumundayım. Üniversite Mütevelli Heyeti’nde üzerine düşen görevleri ayrıca yapmaya çalışıyorum.

İstanbul Ticaret Üniversitesi, söz konusu arsayı kiralamadı. Bir ara Bahçeşehir Üniversitesi de aynı arsa ile ilgilendi. Görüşmeler kiralama aşamasına ulaşamadı.

Bir gün Acıbadem Grubu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, İstanbul Huzur Hastanesi ve Dinlenme Evleri Vakfı’nın kapısını çaldı. Aydınlar,kiralama görüşmeleri sırasında arsadaki huzurevinin durumunu sordu. Sayın, boynunu büktü:

- Orada bulunan yaşlılarımız başka dinlenme evlerine dağıtılacak.

Aydınlar, Sayın’ı Polonezköy’e davet etti, o günlerde TEB’in “Eğitim Merkezi” olarak kullandığı tesisi gezdirdi:

-Ben burayı yaşlılar için dinlenme ve bakım evi gibi planlamıştım. Sonra TEB’e kiraladım. Altunizade’deki huzurevinizde konaklayanları buraya taşıyabilirsiniz.

Ardından ekledi:

- Bu tesis 10 milyon dolar eder. Vakfınıza hibe ediyorum.

Aydınlar’ın bu teklifi Sayın’ı oldukça memnun etti:

-Altunizade’deki arsamızı Acıbadem Grubu’na ayda 300 bin dolara kiraya veriyoruz. Vakfımız kira gelirinin yanısıra Polonezköy’de yaşlıları için “Dinlenme Evi” sahibi de olacak. Acıbadem Grubu, Altunizade’de 30 yıllığına kiraladığı alana 200 milyon dolar yatırımla yeni hastanesini yaptı. İstanbul Huzur Hastanesi ve Dinlenme Evleri Vakfı da, oradaki yaşlıları Polonezköy’deki yeni tesisine taşıdı.

Haziran 2018’de Zeki Sayın’la birlikte Polonezköy’deki “Dinlenme Evi”ni gezdim. O günlerde tesiste 63 kişi konaklıyordu. Sayın, kapasiteye işaret etti:

-Burada 100 kişilik konaklama mekanımız var. Fiyatlarımız da piyasaya göre daha uygun (O günlerde aylık 2 bin 500 lira idi). Nitekim ayda 130 bin lira zarar ediyoruz. Zararı tasarrufl arımızla karşılıyoruz.

Bu bilgi sonrasında yaşlı dinlenme evlerinin önemine değinip ekledi: -Beykoz’daki imamları davet ettim. Buradaki yaşlılarımızın memnuniyetini gördüler. Vaazlarında, “Yaşlı ana-babaları dinlenme evlerine gönderebilirsiniz” tavsiyesinde bulunmalarını rica ettim.

Ardından şu mesajını aktardı:

- Böyle tesislerin sayısı artmalı. Bu konudaki “mahalle baskısı” bitmeli. Kimse kimseye, “Yaşlı ana-babasına bakmadı, huzurevine yatırdı” eleştirisi yapmamalı. İşletmeyi hakkıyla yapan tesisler yaşlılar için daha sağlıklı, uygun ortam sağlıyor.

Zeki Sayın’la Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Darıca’daki depreme dayanıksız diye yıkılan huzurevi için görüşmüştük.

Sayın, İstanbul Huzur Hastanesi ve Dinlenme Evleri Vakfı’nın TGC’ye ait arsada yeni huzurevinin üst kullanım formülüyle yapımını ve işletmesini üstlenmesini çok istedi. Ancak, vakıf yönetim kurulunun kararsız kalması, projenin gerçekleşmesinin yolunu açmadı.

Sayın’ın hedefinde ayrıca bir “Alzheimer Köyü” kurmak vardı. Onu da gerçekleştirmeye ömrü vefa etmedi.

Zeki Sayın’ın vefatını İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’in sosyal medyadaki paylaşımından öğrendim.

Zeki Bey’e Allah’tan rahmet diliyorum…

Annem nereye gidiyorsa ben de oraya gitmek isterim

1935 doğumlu Özbek Saran, Darüşşafaka’da liseyi bitirdikten sonra başarı bursuyla ABD’ye Colorado School of Mines’da petrol mühendisliği eğitimi aldı, kimya yüksek lisansı yaptı.

7 çocuklu çiftçi bir ailenin 6’ncı çocuğu olan Geraldine Williams’la okul yıllarında tanıştı. Evlenme kararını ailesine bildirince, annesi itiraz etti:

- Ben gavur gelin istemem… Geraldine Williams, Berea College’da uluslararası ilişkiler bölümünü bitirmiş, politika yüksek lisansı yapmış, uluslararası bir şirkette orta düzey yöneticilik yapıyordu.

Özbek Saran, annesinin itirazları yerine yüreğinin sesini dinledi. 30 Ağustos 1964’te Denver’da (Colorado) eşi ilk bebeklerine hamileyken birlikte karar verdiler:

- Bebek erkek olursa, erken yaşta kaybettiğim kardeşim Sadettin’in adını koyalım.

Özbek Saran, 1965’te Ankara’ya dönmeye karar verdiğinde bu kez eşi Geraldine Williams’ın ailesi kızlarına itiraz etmeyi denedi:

- Türkiye neresi? Orada ne işin var? Özbek Saran, Akdeniz Gübre Sanayii’nde çalışmaya başladı. Zamanla kariyer basamakları onu Tekel Genel Müdürlüğü’ne kadar taşıdı.

Yelda Cumalıoğlu ikna etti, Nuri Çolakoğlu hazırlık aşamasında fikir verdi, Selda Terek de yayına hazırladı, böylece Saran Holding’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran’ın kitabı ortaya çıktı:

İçindeki Dağı Aş…

Sadettin Saran, kitabının ilk sayfalarında ve tanıtımında duyurdu:

- Telif gelirleri Darüşşafaka’ya bağışlanmaktadır. Kitapta “Annem” başlıklı şu bölüm beni çok etkiledi:

- Annem Hıristiyan’dır. Ben 6 yaşındayken bana, “Hıristiyanlar cennete gitmiyor” demişlerdi. Ben de, “Annem nereye gidiyorsa ben de oraya gitmek istiyorum” diye cevap vermiştim. Sadettin Saran, annesiyle ilgili bu bölümü şöyle sürdürdü:

- Bugün hâlâ “iyilik” kavramını, insanın içinde var olması gereken erdem olarak bizlere öğreten o muhteşem kadın, annem, nereye gidecekse, ben de oraya gitmek isterim.

Bu bölümü şöyle noktaladı:

- Annem Türkiye’ye geldiğinde 4 evlat sahibi olmakla kariyerine nokta koymuş olsa da hiç boş durmadı. İngilizce öğretmenliği yapıp, aile geçimine katkıda bulundu. Öğretmek onun işi oldu. “İçindeki Dağı Aş”ı alın, okuyun, Darüşşafaka’daki çocukların eğitimine de katkıda bulunmuş olun…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar