İlerleyelim beyler; önlerde çok boş yer var
Bu, belediye otobüsündeki klişeleşmiş uyarıdır. Kapıdaki yığılmayı önlemek için yapılır ve genelde uyulmayan ikazdır. Çoğu kişi bunu bilir ama yerinden kıpırdamaz.
Günümüz rekabetinin yoğun olduğu pek çok alanda, yola ilk çıkmışların avantajları aşikârdır. Yeni zenginlik alanları doğdukça, bu alana girmekte gecikenler, daima treni kaçırmışlar gibidir ve sektörü yakalamak için çok çaba sarf ederler.
Özdemir Asaf; “Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır / Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır” der şiirinde… Aslında bu, kaçırılan iş fırsatları için de söylenebilir fakat gerçekte olan şudur; tren kaçmıyor, sen ona geç biniyorsun. Bu yüzden ancak; ikinci, üçüncü mevkide kendine yer bulabiliyorsun.
Tren kaçırma konusunda sayısı hayli kabarık öykülerimiz var. Sanayileşme treni, matbaa treni, bilişim treni, nükleer tren… Saymakla bitmez… Gerçi treni gelirken görüp yakalayanları da biz trenden alıkoymuşuz; Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Nuri Killigil, Şakir Zümre, Kirkor Divarcı gibi…
Şükür ki kafamızı betondan çıkarıp gökyüzüne çevirince yeni zenginlik alanına giden trenleri fark edebildik. Nitekim bu defa gelmekte olan trenleri fark edenlerimiz hayli fazla.
Bunları engellemek ne siyasetin he bürokrasinin ne de içimizdeki kötülerin başaracağı şey değil. Bir oyun şirketimiz 1,8 milyar dolarlık başarıya ulaşabiliyorsa, şükür ki durdurulamayacağız.
TRENİ KAÇIRDIK DRONE KAÇMADI
Değişimin hızlandığı zamanlarda zihin yapılarında derin kırılmalar yaşanır ve yeni fırsatlar oluşur. Önemli olan, gelen treni önceden fark etmektir ve gidenin ardından el sallamanın işe yaramadığına uyanmaktır.
Tamam; tren kaçmıştır ama drone’u yakaladık, SİHA’da süper güç olabildik. Daha sırada uzay var tarım var yazılım var savunma var. Kim tutar bizi…