İlaç krizi derinleşiyor
Mustafa Servet Daltaban
Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Birçok sektör de krizler ve serzenişler olduğunu, içinde bulunduğumuz ekonomik şartlardan dolayı normal karşılamaya başladık. Hangi sektöre dokunsan bin ah işitirsin mukabilinde ticaret devam ediyor. Herkesin söyleyecek sözü var. Ancak bu sıralar ilaç sektörü ve eczacıların sesi daha yüksek çıkmaya başladı. İlaç krizi kapıya dayandı. Tehlike çanları çalmaya başlıyor.
Esasen ilaç sorunu 2021 yılından beri devam ediyor. İlaç tedariğinde yaşanan sorunlar ve sektörün tansiyonu, 2022 yılı içerisinde ilaca yıl içinde iki defa olmak üzere uygulanan zam ile azaltılmaya çalışılmıştı. İlaca 2022 Şubat ayında %37, 2022 Temmuz ayında %25 zam uygulandı.
Normalde ilaç zamları, her yılın başında belirlenen euro kuruna göre veriliyor. Sağlık Bakanlığı ile ilaç firmaları arasındaki anlaşma gereği, sabitlenen euro kuruna göre zam oranı belirleniyor. Bu oran 2022 başında; 1 euro 4,57 TL olarak uygulanırken, %25 artış yapılarak 6,29 TL’ye çıkarılmıştı. Temmuz ayında tekrar güncelleme yapılarak %25 artış ile 1 euro 7.86 TL’ye sabitlenmiş oldu. Bu oranlar mevcut euro kurunun şimdiki değerinin sadece %40’ı ediyor.
Sabitlenen kur ve oranlar, ilaç firmalarının üretimlerini yavaşlatmalarına ve ihracata yönelmelerine neden oldu. Ayrıca ilacın ana satın alıcısı SGK, ilaç ödemesi yapmak için, firmalara %40lara varan iskontolar uyguluyor. Ayrıca İlaç hammaddeleri ile yardımcı maddelerin %95’i ithal. Sektörün en büyük gider kalemi enerji. Bu şartlarda sektörün zaten krize doğru sürüklenmesi normal görünüyor.
Bu durum eczanelerde ciddi ilaç yoklarını meydana getirdi. Birçok ilaçta tedarik sorunu var. İlaç firmaları iç piyasaya sınırlı oranda ürün üretiyor ve birçok ithal ilaç piyasada bulunmuyor. Yabancı ilaç firmaları Türkiye’ye ilaç satmak istemiyor. Yerli ilaç firmaları ise iskontolar ve 150 günü bulan ödemelerden ötürü yönünü ihracata çevirmiş durumda. Yerli firma için, ihracattaki peşin para ve kurun sunduğu avantajlar daha cazip geliyor.
İlaçtaki düşük kazanç neticesinde firmalar devlete iskonto uygulamamaya başladı. Bu da birçok ilaçta hastanın fiyat farkları ile karşılaşmasına neden oldu. Yani eczaneye ilaç almaya giden hasta muayene ücreti, hasta katılım payı derken ciddi ilaç farkları ödemeye başladı. Ucuz ağrı kesicilerde, emeklinin kronik raporlu ilaçlarında bile çıkan fiyat farkları hasta ve eczaneler için yeni bir sıkıntı doğurdu. İlaç sanayisinde yaşanan sıkıntılar, beraberinde eczacılık sektöründeki sorunları da tetiklemiş oldu.
Sonuçta eczacılar da isyan noktasına geldi. Yaşanan ilaç sıkıntısı ile birlikte, eczacıların mesleki haklardan kaynaklı sıkıntılar, kazançlarındaki düşüş, maliyet artışları eczacıların sesinin yükselmesine neden oluyor. Öyle ki, eczacılar 16 Kasım da Ankara’da büyük eczacı mitingine hazırlanıyor.
Eczacıların standart kar ve kazancını belirleyen ilaç fiyat kararnamesi 2009 yılından beri güncellenmiyordu. 13 yılın sonunda temmuz ayı itibari ile ilaç karında barem olarak yüzde 1-2-3 birim artış yapıldı. İlacın fiyat aralığına göre eczacı karı değişiyor. İlacın fiyatı arttıkça da kademeli olarak kar düşüyor. Eczacı karında artış yapılmış gibi görünse de, ilaca gelen yüksek zam ve gelecek zamlar aslında eczacı karını aşağıya çekmekte. Bu ters orantı eczacıları rahatsız eden en önemli sorun.
İlaç sanayisi hammadde olarak tamamen dışa bağımlı olduğu için başlı başına stratejik bir sektör. Eczaneler de bu kombinasyonun en önemli parçası durumunda. İlaç sanayi ve eczanelerdeki bu huzursuzluk sektördeki krizi derinleştiriyor.
Türkiye’deki Eczacılık Fakülteleri sayısı 57’leri buldu. Bu fazlalık mesleğin kalitesini de düşürüyor. Burada istenen ve beklenen, bu fakültelerin bazılarının ilaç araştırma geliştirme enstitülerine dönüştürülerek AR-GE hizmeti vermesi. Ancak bu vizyon ile ilaç ta dışa bağımlılığımızı azaltabiliriz.