İklim şövalyeleri
Avrupa Birliği ve 196 ülkenin imzası olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İklim Anayasası; BMİDÇS) 1994’te yürürlüğe girmişti. Berlin’de 1995’te yapılan ilk BMİDÇS Taraflar Konferansı (COP1) üzerinden 26 yıl geçti. Gezegenimizin güzelim şehirlerinde COP’lar için umutla müzakereler yapılıp, Kyoto Sözleşmesi ve Paris Anlaşması ile ilerledik. 31 Ekim-14 Kasım tarihlerinde şövalyeler ve şatolar ülkesi olan İskoçya’nın Glasgow kentinde, 30 bini aşan delegeyle Birlikte Gezegenimiz İçin diyerek COP26 yapıldı.
Cinsiyet eşitliği ve sivil toplum katılımının az olduğu konferansta, iklim krizi için uğraş veren liderler, delegeler savaşı kazanamadı. İç savaşlar da vardı. İklim şövalyeleri süvari sınıfı olarak hep sahada idi. Uğraştılar. Kanaatimce yapılan ittifaklar, beyanlar, mutabakatlar, taahhütler yetmese de, az sayıda lidere öne çıkan yönleriyle Şövalye hizmet unvanı ile hitap edebiliriz. COP26 sözün özü merakla takip ettiğimiz birliklerin, bildirgelerin, uzlaşmaların ve söz vermelerin yeri oldu. Hayran olduğumuz Sir William Wallace, nam-ı diğer Cesur Yürek İskoç şövalyedir. İklim şövalyelerine Birleşik Krallık, kömür ve orman başlıklarına odaklı bakalım. Sanayi devrimi ile 1750’de başlayarak, buhar makinesi keşfi teknik desteğinde kömür madenciliği, demir, kömür kimyasalları, tekstil, demir yolları, kanallar için Birleşik Krallık coştu. Köyler, kasabalar, kentler kömür endüstrisi ile şekillenirken, kadın ve çocuk madenciler de vardı. 1842’deki maden yasasıyla çocuk ve kadın çalışması yasaklanırken, çalışma koşulları iyileştirilmeye başlandı. Kömür hem ham madde, hem de yakıt olarak Birleşik Krallık gücü oldu. Puslu, yağışlı İngiltere’nin hele de İskoçya’nın, ormanları, yeşili bir başka güzeldir. Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson COP26’da önceliklerini 4 sözcükle ortaya koydu: Kömür; Ağaçlar; Taşıtlar ve Para. Kömür tüketiminin mümkün en kısa sürede bırakılması; Ormansızlaşmayı durdurma; Taşımacılıkta sıfır emisyon; Zengin ülkelerin verdiği akçeli yardım sözünün tutulması için COP26’ta uğraştı. COP26 öncesinde “Verilen sözler okyanusta damla. Dürüst olmalıyız. Başarısızlık riskimiz var. Başarı şansımız yüzde onun altında” diyerek öngörü yapmıştı.
Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı (PPCA) ile Küresel Kömürden Temiz Güce Geçiş Beyanı’na ulaşıldı. ABD, Çin, Hindistan, Avustralya ve ülkemiz dışında 44 ülke dahil 76 imzayla kömür kullanmayı aşamalı olarak azaltma bağlayıcı olmayan sözü verildi. Bu sözü kömürü ilk kullanan ülke Çin’in vermemesi, kömürü ikinci, ancak endüstrileşmede ilk etkin kullanan ülke olan Birleşik Krallık’ta verilmesi ironik oldu. Yetmedi. Dünya ormanlarının yüzde 90’ından fazlasına sahip Türkiye dahil 141 ülke “Glasgow Liderlerinin Ormanlar ve Arazi Kullanımı Bildirgesi” ile 2030 yılına kadar orman kaybını ve arazi bozulmasını durdurmak ve tersine çevirmek için birlikte çalışma sözü verdi. Umudumuz yüksek. Ülkemiz ve Birleşik Krallık dahil 33 ülke, 40 kent, 11 taşıt üreticisi, 27 filo sahibi kuruluş sıfır emisyonlu taşıtlara geçiş için uzlaştı. İyi oldu. 2009’da zengin ülkelerin yoksul ülkelere 2020 yılına kadar 100 milyar dolar sağlama sözü verilmişti. Olmadı. Dr. Alina Averchenkova ve arkadaşlarının BM için hazırladıkları Aralık 2020 tarihli “100 Milyar Dolarlık İklim Finansmanı Sözünü Tutmak ve İklim Finansmanını Dönüştürmek” raporu hedefe ulaşılmadığını, 100 milyar dolarlık taahhüd ün tavan değil taban olması gereğini, güçlü destek programıyla iklim dirençli büyümenin kamu ve özel finans seçenekleriyle başarılabileceğini ortaya koydu.
COP26’da kiralık takım elbise giyerek paylaşım ekonomisi için de iyi bir örnek olan Şövalye Boris Johnson’un öncelikleri için birlikler, bildirgeler, uzlaşmalar ve söz vermeler yetmedi. Gezegenimize de COP26’daki iklim şövalyeleri hiç yetmedi. Gelecek için endişe çok. Güven az. Günümüzün şövalye unvanına sahip Doğa Tarihçisi, Yazar, Gezgin, Kaşif, Aktivist Sir David Frederick Attenborough’un vurguladığı gibi “Korku değil, umut gerek. Birlikte çalışırsak gezegeni kurtaracak kadar güçlüyüz” diyerek umutla başlayan COP26’da öne çıkan yeşil sözler verilse de, Paris Anlaşması güç kazansa da, kanaatimce Birlikte Gezegenimiz İçin yeter sonuç olamadı. Olmadı.