İklim krizi değişimi hızlandıracak

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Gelecek hafta 30 Kasım tarihinde COP28 toplantıları Dubai’de başlayacak. Birleşmiş milletler tarafından organize edilen ve yaklaşık 12 gün sürecek konferansta iklim krizi her boyutuyla tartışılacak. 1992 yılından bu yana devam eden Conference of Parties (Tarafların Konferansı) COP’da taraflar iklim değişikliği ile mücadele için imza atan devletlerden oluşuyor.

İyi niyet beyanlarının bol bol yapıldığı bu toplantıların maalesef yaptırım gücü bulunmuyor. Toplantıların dünyanın en büyük 10 petrol üreticisi ülkesinden birisi olan Birleşik Arap Emirliklerinde, Dubai’de yapılması oldukça tartışmalı bir konu olarak karşımızda duruyor. Yine toplantının başkanlığını BAE’nin en büyük kamu enerji şirketlerinden birisinin CEO’sunun yapması da bir başka paradoks oluşturuyor.

Küresel ısınmada 1,5 derece hedefi hayal oldu

Fosil yakıtların kullanımının küresel ısınmanın en büyük nedeni olduğunu biliyoruz. COP toplantılarının, 2015 yılında Paris’te imzalanan ve 200 devletin katıldığı iklim anlaşmasının küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutma hedefini canlı tutmayı amaçladığını biliyoruz. Fakat gelinen noktada, mevcut karbon salınımı seviyelerinde 1,5 derecelik hedefi kısa bir süre içerisinde geçme ihtimalimiz yüksek görünüyor. Hatta 2 derecenin altında tutmanın da çok zor olduğunu uzman görüşlerinden anlıyoruz. Mevcut fosil yakıt kullanımı devam ederse küresel ısınmanın 3 derece artabileceği ve bunun çok kaotik sonuçlar doğuracağını söyleyen çalışmalar bulunuyor.

İklim krizi sağlığımızı tehdit ediyor

Küresel ısınmanın kuraklıktan sellere kadar birçok negatif meteorolojik sonuç yarattığını biliyoruz. Dünyanın en büyük tıp dergilerinden olan ve amacı tıpla ilgili konuların halka yaygınlığını arttırmak olan The Lancet tıp dergisi 200. yılını kutluyor ve gelmekte olan COP28 toplantısında gündem maddelerinden birisinin iklim krizi ve sağlık olması için bastırıyor. Derginin son çalışması geçen hafta yayınlandı. İklim krizinin insan sağlığında yarattığı sonuçlara yönelik çok çarpıcı ve maalesef moral bozucu veriler içeriyor. Örneğin, 1981-2010 yıllarını kapsayan veriler ile karşılaştırıldığında, yaşanan sıcak hava dalgaları ve kuraklığın sonucu 127 milyon yeni kişinin az ya da çok gıda güvenliği sorunu yaşadığını, 2 milyona yakın insanın hayatını kaybettiğini anlıyoruz. Rapor bu yüzyılın ortalarında küresel hava sıcaklığındaki artış 2 derecenin altında kalsa bile iklim değişikliğine bağlı ölüm oranlarının yüzde %370 artacağını ortaya koyuyor. Doğal olarak en fazla etkilenecek grupları da yaşlı ve çocuklar oluşturuyor. 2000-2004 yılları ile 2018-2022 yılları karşılaştırıldığında, 65 yaş ve üzeri aşırı sıcaklara bağlı ölüm oranlarının %85 arttığı ortaya çıkıyor.

Yenilebilir enerjinin payı yüzde 9,5

İklim krizinin doğrudan etkileri dışında dolaylı etkileri de bulunuyor. Yapılan çalışmalar, 2022 yılında dünya genelinde 490 milyar çalışma saatinin iklim krizine bağlı olarak kayıp olduğuna işaret ediyor. Küresel ısınma 2 derecenin altında tutulsa bile çalışılan saat kaybının %50 artması bekleniyor. Çalışmanın tahmin edilen sonuçlarından bir diğeri, karbon salınımına en az katkı sağlayan ülkelerin iklim değişimi ile en fazla maliyetle karşılaşan ülkeler olduğudur. Mevcut durumda küresel ısınmanın büyük oranda fosil yakıt kullanımı ile alakalı olduğu bilinmesine rağmen küresel enerjinin sadece yüzde 9,5’i yenilenebilir enerjilerden elde ediliyor. Tüketilen enerjinin yüzde 90’dan fazlası fosil yakıtlara dayanıyor.

İklim krizi en sıcak konulardan birisi

Yaz aylarında yaşadığımız anormal hava sıcaklıkları birkaç hafta öncesine kadar devam etti. Son birkaç yıldır küresel ısınmada peş peşe tarihi rekorlar kırılıyor. Geçtiğimiz yaz aylarında rekor sıcakları hepimiz yaşadık. Buna karşın son günlerde anormal soğuklar hatta uzun yıllar sonra bu mevsimde yaşadığımız kar yağışları ile karşılaştık. İklimde çok sert hareketler ortaya çıkıyor. Aşırı hava olayları artmaya başladı, gıda ve su güvenliği tehlikede, hava kirliliği artıyor. Tüm bunlar hayat kalitemizi, yaşam beklentimizi, sağlığımızı, ekonomilerimizi olumsuz etkiliyor. Akademik dünyada, iş hayatında, basında, uluslararası kuruluşlarda bu konular çok yoğun konuşuluyor, tartışılıyor. Üretim biçimlerinde, tüketim davranışlarında ortaya çıkan değişimlerin çok daha hızlanması ve yaygınlaşmasını beklemek yanlış olmayacaktır. Son yıllarda yaşadığımız yüksek enflasyon ve belirsizlikler ile azalan rekabet gücümüzü tehdit edebilecek bir başka unsur eğer hazır olmaz isek çok hızlı karşımıza çıkabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bu sefer farklı 06 Kasım 2024