İkinci yarı enflasyon tahmininde rekor: Yüzde 32
Kimi zaman yapılan açıklamaların perdesini aralayıp geri planda ne olduğuna, o açıklamaya hangi hesaplamalar sonucu ulaşıldığına bakmakta yarar var. Merkez Bankası’nın yeni enflasyon tahmininde olduğu gibi...
Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan yılın üçüncü enflasyon raporunu açıkladı ve 2023 yılı enflasyon tahminini yüzde 22.3'ten yüzde 58'e yükselttiklerini söyledi. Yüzde 58 tek başına çok anlamlı görünmeyebilir. Piyasadaki yıl sonu tahminleri de üç aşağı beş yukarı bu dolayda dile getiriliyordu. Ama ilk kez resmi olarak yüzde 58'lik bir tahmin duyduk.
Yüzde 58’lik tahmin perdesini biraz aralayalım...
Yılın ilk yarısındaki TÜFE artışı yaklaşık yüzde 20 (yüzde 19.77) oldu. Şu durumda yılın yüzde 58’de kapatılacağı tahmini, ikinci altı aydaki enflasyonun yüzde 32 (31.92) düzeyinde varsayıldığı anlamına geliyor.
Peki ikinci altı aydaki yüzde 32 yüksek mi, normal bir oran mı, bir de buna bakalım.
TÜİK’in 2003’ten bu yana hesapladığı TÜFE serisinde daha önce ikinci altı ay artışında yüzde 30 sınırı hiç aşılmamış. En yüksek artış yüzde 25.5 ile 2021 yılında görülmüş. Hani şu aylık bazda yüzde 14’e yakın artışla rekor kırılan Aralık 2021 vardı ya, o dönemde işte... Geçen yılın ikinci yarısındaki TÜFE artışı ise yüzde 15.4 olmuş.
Yani bu yılın ikinci yarısı için varsayılan yüzde 32 çok yüksek oran.
Bu düzeyde kalınabilir mi?
İkinci altı ay için tahmin edilen ya da öngörülen artış yüzde 32 ama acaba bu oranda kalmak ne ölçüde mümkün olacak? Bir kere ortada yakıcı bir temmuz gerçeği bulunduğu tartışılmaz.
Yapılan onca vergi düzenlemesi ve bu düzenlemelerin doğrudan yarattığı ve dolaylı olarak ortaya çıkardığı fiyat artışı var. Temmuz için enflasyon tahminimi bu köşede 17 Temmuz’da yazmıştım. Ne açıklanır bilemem ama temmuzdaki fiyat artışının yüzde 10’dan aşağı gelmesi pek mümkün değil. Tek haneli bir temmuz artışı pek inandırıcı bulunmayacaktır.
Eğer temmuz artışı olur da yüzde 10 dolayında açıklanırsa, yüzde 32’lik altı ay öngörüsünün tutması için son beş aya yalnızca yüzde 20’lik bir marj kalır.
Beş ay için yüzde 20! Bu elbette düşük bir oran değil ama temmuzda yapılan zamlarla fiyat artışı ağustosa girer girmez bitmeyecek tabii ki. Fena bir süreç yaşıyoruz.
Yine de gerçekçi
Geçen yıl 27 Ekim’de açıklanan 2022’nin son enflasyon raporunda bu yılın enflasyonu yüzde 22.3 olarak tahmin edildi.
Aradan üç ay geçti, bu yıl 26 Ocak’ta açıklanan raporda tahmin yine aynıydı, yüzde 22.3’tü.
Aradan bir üç ay daha geçti, 4 Mayıs’a geldik, yılın ikinci enflasyon raporu açıklandı ve tahmin yine yüzde 22.3’tü. Önceki Merkez Bankası yönetimine göre enflasyonu etkileyecek tüm göstergeler adeta stabildi, dolayısıyla da belli ki oranı değiştirmek, yukarı ya da aşağı yönlü değiştirmek, gerekmiyordu.
Oysa bakın 4 Mayıs’ta enflasyon raporu açıklanırken ilk dört aydaki fiyat artışı yüzde 15.21 olmuştu ve Merkez Bankası yıllık tahminini yüzde 22.3’te tutarak örtülü biçimde “Sekiz aydaki fiyat artışı yüzde 6.2’de kalacak” demiş oluyordu.
Dolayısıyla “Sekiz aydaki artış yüzde 6.2 olur” diyen bir Merkez Bankası yönetiminden “Altı aydaki artış yüzde 32 olur” diyen bir Merkez Bankası yönetimine geçmiş olmak görece çok olumlu bir gelişmedir. Yüzde 32, tutar ya da tutmaz, geçmişte dile getirilenlerle kıyaslanmayacak değerde gerçekçi bir tahmindir.
Gıda artışı tahmini yüzde 61.5
Merkez Bankası’nın gıda enflasyonuna ilişkin tahmini de dikkat çekici. Daha önce yüzde 27.9 olarak tahmin edilen 2023 yılı gıda enflasyonu yüzde 61.5’e revize edildi.
Bu arada 2024 ve 2025 enflasyon tahminlerinin de yüzde 33 ve yüzde 15 olarak güncellendiğini belirtelim.
Enflasyon hedefi doğruysa bu politika faizi ne?
Merkez Bankası’nın yeni enflasyon hedefi genel olarak gerçekçi bulundu ama kafalarda da bir soru işareti oluştu.
Enflasyon hedefi doğruysa bu politika faizi ne; yok eğer politika faizi doğruysa enflasyon hedefiyle uyum nerede? Yüzde 58 ve yüzde 17.5...
Yüzde 58 aşağı gelmeyeceğine göre yüzde 17.5 ne kadar yukarı çıkacak?
Mevduat faizi yaklaşımı Başkan Gaye Erkan konuşmasında mevduat faizi ile politika faizi arasındaki makasın kısa sürede daraltıldığını; bunun, hem politika faizi artırılarak, hem de alınan önlemlerle mevduat faizi aşağı çekilerek gerçekleştirildiğini söyledi.
Bu da bir başka soruyu gündeme getirdi:
Yıl sonunda enflasyon yüzde 58 olacaksa, mevduat faizini yüzde 30’lara indirmek başarı mıdır? Bu durum bankacılara bir alan açar açmaya ama resmen yüzde 58 enflasyonun beklendiği bir süreçte vatandaş TL’den dövize ya da başka araçlara yönelmez mi?
Yalnızca iki buçuk yıl daha sabır!
Merkez Bankası Başkanı Erkan döviz kurunda gözlenen “düzeltme” ve “mali disipline” yönelik tedbirlerin sonucunda enflasyonun kısa vadede geçici bir yükseliş göstereceğini kabul etti.
Dezenflasyon süreci dönemine girildiğinde, göreli fiyatlardaki geçici düzeltmelerin yerini, kur istikrarı, iyileşen cari denge, mali disiplin, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve artan rezervlerin alacağını belirten Erkan “Söz konusu gelişmeler sonucunda enflasyonun ana eğilimi ve beklentiler tutarlı bir şekilde iyileşmeye başlayacaktır” dedi.
Ve bomba!
Başkan Erkan şöyle devam etti:
“2025 yılı sonrasını ise istikrar döneminin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu dönemde enflasyondaki gerileme hızlanırken, öngörülebilirlik artacaktır. Kalıcı olarak gerileyen enflasyona, yatırımlar ve nitelikli büyüme eşlik edecektir.”
Açık ki “2025 yılı sonrası” kavramıyla 2026’dan itibaren olan dönemi anlamak gerekiyor. Yani şunun şurasında istikrar dönemi için bu yılın son beş ayı ile 2024 ve 2025 yılları, yani yalnızca iki buçuk yıl kaldı! Biraz sabır, iki buçuk yıl nedir ki!
Alkışlı bir toplantı daha...
Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın dünkü enflasyon raporu bilgilendirme toplantısı biter bitmez salondan bir alkış koptu.
On yıl öncesine gittim bir anda.
Ekim 2013... Dönemin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı enflasyon raporunu açıklıyor ve yine toplantı sonrasında bir alkış...
Dünya Gazetesi’nde 1 Kasım 2013’te yer alan yazımın başlığı şöyle:
“Alkışla biten basın toplantımız da oldu”
Erdem Başçı’yı alkışlayanlar gazeteciler değil, bazı banka ve aracı kurum temsilcileri, hepsi de değil, bazıları. Bunu niye yapıyorlar, belli değil; karşılarında bir otorite var ya, herhalde alkışlamak gerekir diye düşünüyorlar. Tıpkı dün olduğu gibi... Dün de yine gazeteciler dışındaki bazı katılımcılardı alkışlayanlar.
O dönem bu alkış rezaletinin basına mal edilmemesi için Merkez Bankası’na bir çağrıda bulunmuş; ya enflasyon raporu toplantılarının adının değiştirilmesini ve basın toplantısı denilmemesini ya da eğer bu toplantılar basın toplantısıysa basın mensubu olmayanların salonda bulunmamasını önermiştim. Değişiklik isimde yapıldı ve bu toplantıların adı o gün bugündür “bilgilendirme toplantısı” oldu.
Merkez Bankası’ndaki toplantı örneğin bir seminer değil, adı ne kadar bilgilendirme toplantısı ise de özünde kamuoyunu bilgilendirme amaçlı bir basın toplantısı. Yazlık sinemada film alkışlamak gibi bir tutumla Başkan alkışlamak çok tuhaf kaçıyor.