İki fabrika vardı biri kapandı, Elbistan’ın özel sektöre ihtiyacı var

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

6 ŞUBAT’TA 11 ilimizi vuran 7.6’lık ikinci depremin merkezi olan Elbistan’ın Belediye Başkanı Mehmet Gürbüz, sosyal medya hesabından özel mesaj gönderdi:

-          Elbistan Belediye Başkanıyım. Telefon görüşmesi yapmak isterim.

Hemen Gürbüz’ü aradım, önce ekonomiye yakın ilgisinden söz etti:

-          Daha önce İller Bankası Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulundum. Ekonomiye ilgim var, sizlerin deprem bölgelerine dönük ekonomik içerikli yazılarınızı da okuyorum.

Ardından asıl konuya girdi:

-          Bakanlarımız, Bakan Yardımcılarımız gelip gidiyor, devletimiz elinden geleni yapıyor. Zaman içerisinde enkazlar da kalkacak, yeni konutlar da adım adım yapılacak. Ancak, binalar istihdam yaratmıyor.

Elbistan’da ekonomiyi harekete geçirmeye ihtiyaç olduğunu vurguladı:

-          Elbistan’da tarım ve hayvancılık daha ağırlıklı ama fabrikalara da ihtiyaç var. İki tekstil yatırımı gelmişti. Biri kapatıp gitti. Diğerini, “Belediyenin yapabileceği ne varsa hazırım” diyerek tutmaya çalışıyorum.

Elbistan’ın teşvik uygulamasında 5’inci bölge kapsamında bulunduğunu kaydetti:

-          Neden 5’inci bölgeyiz? Durumu Elbistan’dan daha iyi olan ama 6’ncı bölge kapsamında bulunan şehirler var.

Depremin ardından teşvik uygulamasının gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etti:

-          Elbistan 6’ncı bölge kapsamına alınırsa burada tutmaya çalıştığımız fabrika belki yükselen teşviklerin etkisiyle gitmekten vazgeçer.

Elbistan’ın ticaret hayatını, iş hayatını da enkazdan çekip çıkarmak gerektiğinin altını çizdi:

-          Şu anda ayakta kalabilmiş esnaf bile yok. Elbistan’daki insanlarımıza para kazandırabilecek iş ortamları hazırlamamız lazım.

Ardından şu mesajı verdi:

-          Elbistan’ı ayağa kaldırmak için özel sektöre ihtiyacımız var. Buradaki diğer fabrikanın da gitmemesi için de bir an önce mevcuttan daha fazlasını içeren teşvikler gerekiyor.

Sonra çağrısını yaptı:

-          Ayrıca başta ilçemiz dışında yerleşik Elbistanlı iş insanlarımız olmak üzere özel sektörün yeni yatırımlarını da bekliyoruz.

Elbistan Belediye Başkanı Mehmet Gürbüz’le konuşurken 2006 yılında Manisa’da, Vestel City’deki bir sohbeti anımsadım.

2006 yılında meslek büyüklerim Rahmi Turan, Fikret Ercan ve Turgut Dinsel’le Manisa’ya gitmiştik. Turgut Abi’nin oğlu Koray Dinsel’in çamaşır ve bulaşık makinelerine “denge betonu” üreten fabrikasını gezip, dönemin Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül’le sohbet etmiştik.

Yüngül, o dönemde Vestel’in adını ekledikleri Manisaspor’a yılda 10 milyon dolar harcadıklarını belirtip, şu düşüncesini bizimle paylaşmıştı:

-          Zaman zaman patronumuz Ahmet Bey’e (Zorlu), “Manisaspor’a adımızı verme uygulamasından vazgeçsek, harcadığımız yıllık 10 milyon doları her yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yatırıma yönlendirsek, bunu da sosyal sorumluluk çerçevesinde yapsak” diyorum.

Depremzede 11 ilimizden sanayisi, üretimi, ticareti en çok darbe yiyenlere özel sektörün yatırım desteği vermesi söz konusu olamaz mı?

Haftada bir banyo yapabilen kendini şanslı hissediyor

GAYRİMENKUL Yatırımcıları Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu ve beraberindeki heyetle birlikte geçen Cumartesi günü Hatay’a gittiğimizde The Museum Hotel Antakya’ya da uğradık, CEO’su Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu ve kardeşi Asaf Asfuroğlu ile sohbet ettik.

Sabiha Asfuroğlu, deprem sırasında yurt dışında olduğunu belirtti:

-          6 Şubat 2023 saat 04.20’de telefonla uyandım. Otelden arkadaşlar arıyordu. Telefonda feryatları duyunca yaşanan felaketin büyüklüğünü anladım.

Antakya’daki diğer otelin yöneticilerini hemen aradığını vurguladı:

-          The Museum Hotel Antakya ve merkezdeki diğer otelde konaklayanlar sağ salim dışarı çıkmıştı. En azından misafirlerimiz arasından can kaybı söz konusu değildi.

Yaşanan can kayıplarıyla ilgili acısını paylaştı:

-          Kuzenimin cenazesi kucağındaki çocuğuyla birlikte çıkarıldı. Ailece büyük acı yaşadık. Çocukların öğretmenleri ve arkadaşlarından, kendi arkadaş ve dostlarımızdan çok kayıplarımız oldu. Bunun acıyı anlatmak mümkün değil.

The Museum Hotel Antakya’nın giriş katını hızlıca gezmeye çalıştık, sık sık uyardı:

-          Otel çelik konstrüksiyon, çok şükür yıkılmadı ama çok sallandığı görülüyor. Üst katlarda odalarda da tüm katlarda da kırılan, dökülen çok eşya var.

Giriş katındaki restorana yönlendirdi:

-          Buradaki manzara, depremin yarattığı etkiyi gözler önüne seriyor.

Otelin tabanındaki mozaik ve tarihi kalıntılara baktık:

-          Mozaik ve tarihi kalıntılarda pek oynama olmadığı görülüyor.

Heyetten biri depremden sonra yaşanan sıkıntıları sorunca şu yanıtı verdi:

-          Biz burada otelin bahçesine koyduğumuz konteynerlerde konaklıyoruz. Bazı çalışanlarımız da burada kalıyor. Yalnız Antakya’da çok ciddi barınma sorunu var. Ayrıca, kullanma suyu sıkıntısı söz konusu. Haftada bir banyo yapabilen kendini şanslı hissediyor.

Hatay’dan ayrılırken Coca-Cola İçecek’in Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlikten sorumlu İcra Kurulu Üyesi Servet Yıldırım’a mesaj yazdım:

-          Depremzede illerimize su ve meyve suyu gönderdiğinizi biliyorum. Hatay’a su takviyesi yapmanızda yarar var…

Yıldırım, hemen notunu aldı, bu hafta göndereceklerini bildirdi…

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası önündeki ağaç kahrından kuruyor

GEÇEN Perşembe günü Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve EKONOMİ Gazetesi işbirliği ile düzenlenen “Ege İhracat Buluşmaları”nın 7’ncisi için Manisa’daydık.

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, 17 Ağustos 1999’daki Marmara depreminin depremzedelerinden olduğunu belirtti:

-          Ailem ve akrabalarımdan 18 kişiyi kaybettik.

Ardından sürdürdü:

-          O tarihlerde “17 Ağustos”u milat saydık. Şimdi de 6 Şubat “milat” oldu. “Kırılan fay hatları mı, ahlaki değerler hattı mı?” sorusunu hep kendimize soralım, aklımızdan çıkarmayalım.

Ülkemizde “teslimiyetçi düşünce”nin yaygın olduğunun altını çizdi:

-          Eğer kaderci isen, gelişmiş toplum olamazsın. Bakın, bütün dinlerin temelinde liyakat yatar. Ayrıca, bütün bilimlerin anasını felsefe oluşturuyor. Felsefe insanı düşünmeye, düşünme de bilime götürür.

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’nın önünde belediyenin diktiği bir ağacın olduğunu, 3 ayda bir kuruduğu için yenilendiğini anlatıp, bulduğu gerekçeyi aktardı:

-          Buradaki toplantılarda kimse çıkıp konuşmuyor, derdini, sıkıntısını anlatmıyor, görüşünü ortaya koymuyor. Salonda konuşmayanlar, ağacın çevresinde sigara içerken dertleşiyor. Ağaç da kahrından kuruyor. Ağaç çevresindeki konuşmaları kürsüden paylaşın arkadaşlar.

Mehmet Yılmaz’a kuruyan ağaçların neler olduğunu sordum, yanıtladı:

-          İğde dikildi, kurudu. Ihlamur da kurudu. En son defne dikildi. Gördüğüm kadarıyla o da kurumaya yüz tutmuş durumda.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar