“İhracatta rekor kırılırken açık nasıl artar?”
✔ Bırakın iktisat okumuş ekonomistleri... Sokaktaki vatandaşa "Gelirin çok artmış" desen alacağın yanıt "Ama giderim daha fazla arttı" olacaktır.
✔ Geçtim vatandaşı, okula yeni başlayan bir çocuk bile harçlığındaki artışı hemen okuldaki sandviç fiyatının artışıyla kıyaslar ve aradaki makasın lehine olup olmadığını görür.
Bakanlıklar, kamu kurumları, bankalar ve şirketler üniversitelerin iktisat, maliye ve işletme bölümlerinden mezun olanların katılabileceği şekilde zaman zaman eleman almak için sınav yapar. Acaba bu sınavlarda şöyle bir soru sorulsa, nasıl olur:
“İhracat rekor kırarak artarken dış ticaret açığının büyümesini nasıl açıklarsınız?”
Dış ticaretin ihracat ve ithalat gibi iki temel bileşeni olduğunu bilenler için çocuk oyuncağı bir sorudur bu:
“Dış ticaret açığı, ithalat ihracattan daha fazla arttığı için büyür.”
Hatta soruyu çok basit bulanlar, ki çoğunluğu öyle düşünecektir, diğer sorulara zaman kaldığı için de pek mutlu olur.
Böyle bir sınava bir öğrenci değil de, mevcut hükümetin ekonomiyle ilgili bir bakanı katılmış olsa onun vereceği yanıt kesin çok farklı olacaktır:
"Önemli olan ihracatın rekor kırmasıdır!"
Hatta size ihracatın nereden nereye geldiğini anlatarak tarihsel bir seri bile sunabilir:
“Biz göreve geldiğimizde ihracat ne kadardı; bakın kaç katına çıkardık falan filan...”
Vatandaş ne der?
Hadi sokağa çıkın ve vatandaşa sorun:
“Şu yıldan şu yıla gelinceye kadar gelirin ne kadar arttı?”
Vatandaş gelirinin 2’den 3’e, 5’e, 10’a çıktığını söyleyecek ama dikkat edin hemen ekleyecektir:
“Gelirim arttı ama senin giderimin ne kadar arttığından haberin var mı, o çok daha fazla artış gösterdi; gelirimle giderim arasındaki fark açıldıkça açılıyor.”
Bırakın sokaktaki vatandaşı, okula yeni başlayan çocuğunuza “Sana daha fazla harçlık veriyorum” deseniz, alacağınız yanıt muhtemelen “Ama okulda aldığım sandviçin fiyatı çok arttı, harçlığım yetmiyor ki” olacaktır.
Gelin artık bu söylemden vazgeçin!
Giderin nasıl değiştiğine bakmadığınız sürece gelirin ne kadar arttığı gözünüze çok önemli görünebilir; ama herkes biliyor ki bunun hiçbir önemi yoktur.
Aslında bunu, bu görüşü dile getirenler de pekala biliyor da, bilmezden geliyor.
Yapmayın artık!
Hani kabak tadı verdi denir ya, “İhracat rekor kırıyor” sözü de aynen öyle oldu; kabak tadı verdi!
İhracat rekor kırıyorsa, bu durum dış ticaret dengesinin lehimize gelişmesini sağlıyorsa, bağlı olarak cari dengede açık sıfırlanmış ve fazlaya geçilmişse ya da fazla oluşmak üzereyse ne diye “Döviz, döviz” diye adeta seferberlik ilan etmiş gibi dolanıyoruz!
Ne diye dövizin peşinden koşturuyor, yeni yeni icatlar çıkarıyoruz!
Durum çok vahim
İthalat ile ihracat arasındaki makasın her ay açılması daha bir yıl dolmadan dış ticaret açığının adeta katlanmasına yol açtı.
Geçen yılın ekim ayında 43.5 milyar dolar düzeyinde bulunan yıllıklandırılmış ticaret açığı, aradan dokuz ay geçti ve temmuza gelindiğinde 82.7 milyar dolara tırmandı. Öyle anlaşılıyor ki ağustos sonuna geldiğimizde, bir yıl öncesine göre yüzde 100 daha fazla ticaret açığı vermiş olacağız.
Hiç kuşku yok ki ihracat artırılsın isteniyor; ama bu öyle bugünden yarına olacak bir şey değil. Hele hele yalnızca paranın değerini düşürmek suretiyle olması hiç mi hiç mümkün değil. Kaldı ki paranın değerini düşürmekle bu sağlanabilse bile bu sefer de ithal enflasyon baskısı altında ezilmek kaçınılmaz.
Dolayısıyla şimdi yapılmakta olan ve yapılacak olan seçime kadar dengelerin daha da bozulmasını engelleyecek şekilde idare etmektir.
Biz de ne yazık ki uzunca bir süre “Bakın ihracat nasıl rekor kırdı” plağını dinlemekten kurtulamayacağız...