İhracatta ön yargı ve varsayım tehlikesi
Genç dostumuzla birlikte, karşılıklı fikir yarıştırarak sohbet ediyoruz ve firmanın yurtdışı pazarlarda yer alabilmesi için geliştirmemiz gereken stratejinin genel çizgilerini belirlemeye çalışıyoruz. Yurtdışı işlere alışkın çünkü ithalat yapmış ve ithalatlarına kaynak bulmak için yurt dışına gidip gelmişliği de var. Bu nedenle bazı temel konularda bilgisi olsa da sürekli olarak pencerenin bir tarafında durmanın getirdiği ‘Önyargı ve Varsayım’ onu biraz sarmalamış gibi görünüyor.
Önce bir ön yargı nedir onu Türk Dil Kurumu'nun tanımlamasıyla anlayalım; Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir.
Aynı kaynak varsayımı da şöyle tanımlıyor; Deneylerle henüz yeter derecede doğrulanmamış ancak doğrulanacağı umulan teorik düşünce, faraziye, hipotez:
Önyargı;
Ben müşteriyi bulursam ihracat sorunum hallolur…
Eğer müşteriye erişmek tek ve gerçek çözüm olsaydı, müşterisi ayağına gelen firmaların ve böyle şansı olan hiç kimsenin ihracat sorunu olmazdı.
Amma sohbetimize katılan herkes, durumun hiç de böyle olmadığını açıkça biliyor.
Hatta, ayağına gelen müşterinin heyecanı ve onu kaçırmamak istemenin telaşı arasında yapılan yanlışlar sonucunda oldukça zarara uğrayan pek çok firma olduğunu da hepimiz biliriz.
Varsayım;
Bizimle aynı işi yapan başka bir firma, ihracat yaparak iyi para kazanıyor.
Onlar yapıyorsa biz de yaparız…
Türkücülerden birisi sözlerinde "Ahh keşkem, ah keşkem" olan bir şarkı yazmıştı.
Keşke ihracat ve uluslararası ticaret, onlar yapıyorsa biz de yaparız kadar basite indirgenebilse idi hayat ne kadar kolay olurdu.
Önyargı;
Neden bizden alsınlar ki o kadar rakip arasından bizim öne çıkmamız çok zor değil mi?
Eğer bu düşünce tarzı da doğru olsaydı, 250 milyar ABD doları hedeflenen ancak gerçekleşmede 260 milyar ABD dolarını aşması beklenen ihracatımız nasıl bu seviyelere gelebilirdi? Bu arada Covid19 nedeniyle kırılan tedarik zinciri, konteyner krizi v.b. etkenleri de yadsımadan bu ifadenin kullanıldığını da vurgulamak isterim.
Varsayım;
Hele ben bir müşteri ile karşı karşıya gelip numunelerimi göstereyim, siz görün bakın ihracat nasıl yapılırmış?
Bunu söyleyeni dinleseniz, zannedersiniz ki tüm küresel müşteriler onu bekliyor, ayakta karşılayıp onu ya cebine avans koyup ya da çantasına akreditif kopyasını verip, arkasından su dökerek yolcu edecekler…
Yurtdışı müşterilerden gelen taleplere cevap vererek Mehter Takımı yürüyüşü gibi iş yapmak ihracatçı olmak değildir. İhracatçı yurtdışı satışlarını, olabildiğince sürdürülebilir bir biçimde yapmaya çalışandır. Bunu da yerel ekonomiyi ve finansal piyasaları, uluslararası ekonomik ve politik gelişmeleri velhasıl işini etkileyebilecek tüm etkenlere gözünü ve kulağını açık tutarak yapmak mecburiyetindedir.
Her zaman vurguladığım gibi;
Planlamayı başaramayan, başarısızlığı planlar…
Yazılan ön yargı ve varsayımlar aklıma hızla düşenlerin bir kısmı.
Eminim ki sizlerde de bunların benzeri örneklerden bir dolu vardır.