İhracatta görgü kuralları
Üniversitedeki dersimin sonrasında okulumuzun konukevine doğru yorgun adımlarla yürürken, dersteki katılımlarından dikkatimi çeken bir öğrencim “Hocam bir şey sorabilir miyim” diyerek yanıma yaklaştı.
“İhracatçı olacak olursam en çok nelere dikkat etmeliyim” diye sordu.
Ben ona “Dikkatli, gözlemci ve uyumlu ol” dediğimde oldukça şaşırmıştı.
Şaşkınlığını gizleyemeyen bakışlarla bakarak “İhracata dair o kadar konu anlatıyorsunuz amma bunlar daha mı önemli” diye sordu.
Elbette birçok dış ticaret eğitimcisi dostumuzun anlattığı gibi ben de mesleğin olmazsa olmaz konularını yaşanmış örnekler vererek, karşılıklı soru cevap ortamı oluşturarak anlatıyorum.
Ancak vurguladığım bu üç başlığı anlatmanın pek de kolay olabileceğini düşünmüyorum.
Elbette bir türlü ifade edilebilirler ancak bunların usta çırak ilişkisi içerisinde öğrenilmesinin genç meslektaşlarımıza çok daha etkin bir öğrenme sağlayacağını vurgulamak isterim.
Herkesin bir deneyimli usta/çırak ilişkisine sahip olamayacağını ve şahsen benim yıllar önce yaşadığım gibi deneme yanılma ile öğrenmek zorunda kalacağını da kabul ediyorum.
Başta belirttiğim üç sözcüğün sonuncusundan “Uyumlu” olmak ile başlamak istiyorum.
Bizim tarzımız genellikle toplantıdan önce “Ne olacak bu Fenerin hali” kıvamında sohbetlerle ortamı ısıtıp, sonra konulara girmektir.
Oysa batılılar bu konuda biraz daha vakit tasarrufu yaparak kısa bir hoş geldiniz girişinden sonra hemen iş konuşmaya başlarlar. Vakit nakittir deyimi oralarda hayat bulmuştur. Onlarla çalışmak durumundaysanız buna hazırlıklı olmanız gerekir.
Ruslar ve o kültüre yakın olanlar, sizi davet ettikleri akşam yemeğinde, sofrada birer birer ayağa kalkarak bir şeyler söyler ve arkasından kadeh kaldırırlar. Her seferinde kaldırılan kadehi içmek zorunda değilsiniz amma içermiş gibi yapmazsanız davranışınız nezaketsizlik olarak kabul edilebilir.
İçki içilen sofraya oturmamayı yeğleyen dostlarımızın, uyumsuzlukla suçlanmamak için, geçerli bir neden bularak bu masalardan uzak durmaları olası hoşnutsuzlukları engeller.
Orta Doğu ve Akdeniz ülkelerinde, muhataplarınız arasındaki en yüksek rütbeliye oynayabilirsiniz amma Japon kültüründe karar mekanizması genellikle ekip içi müzakere ile çalışır. Sizin de ekibin üyeleri konuşurken fikirlerini anlamaya çalışmanız faydalı olacaktır.
Birçok kültürde iş insanları, kendilerini sizin yanınızda rahat hissetmezlerse, sizinle iş yapma konusunda çekingen davranabilirler.
Hediye vermek ise her kültürde farklı etki yaratır.
Kimi kültürde değerli hediye hoş karşılanmaz.
Kimisinde verilen hediyenin açılması ayıp karşılanır.
Bir başkasında değeri düşük amma muhatabınıza onu hatırladığınızı belirten ufak bir hediye kapıları aralayabilir.
Saymaya devam edersek bu konular için kitap kalınlığında yazı yazmak gerekir.
Ancak…
Uyumlu olabilmek için çevrenizi, o kültürün insanlarının nasıl davrandığını, nasıl yiyip içtiklerini gözlemleyin.
Gözlem yapabilmenin ilk şartı da dikkatli olmaktır.
Hatırlar mısınız “Her gün okula giderken, her şeye dikkat ederken” diye sözleri olan bir ilkokul şarkısı vardı.
Her seyahatinizde, her görüşmenizde dikkat edin, gözlem yapın, uyum sağlamaya çalışın.
Göreceksiniz size çok fayda sağlayacaktır.
İhracatçı olmak sadece konuları ve kuralları bilmek değildir, insan ilişkileri önemlidir.