İhracatı artırabilmek için Türk Lirası daha ne kadar değer kaybetmeli!
Ferda Besli
Mayıs 2023 TÜFE bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (REK) 57.92 olarak açıklandı ve Türk Lirası YP karşısında yüzde 42 değer kaybetmiş durumda. Yine mayıs dış ticaret rakamları geldi, dış ticaret açığımız 12.7 milyar dolar ile rekor kırdı enerji faturamızın 1.6 milyar dolar azalmasına karşın. İhracat 21.6, ithalat 34.3 milyar dolar. İlk beş ay ihracat 102.5, ithalat 158.6 milyar dolar ve dış ticaret açığı ilk beş ay için 56 milyar dolar ve aylık 11.2 milyar dolar açık veriyoruz enerji fiyatlarındaki global düşüşe rağmen.
REK 2003 yılı 100 kabul edilerek TL’nin yabancı paralar karşısında değer değişimini gösteriyor. REK 100 ise değer kaybı ve değer kazancı yok, 100’ün altında ise TL değer kaybetmiş, 100’ün üzerinde ise TL değerli anlamına geliyor. TL’nin en değerli olduğu zaman dilimi 2007 yıl sonu ve REK 127.7 yani TL yüzde 27,7 değerli. REK’in en düşük olduğu tarih ise 2021 yılsonu ve 47.69, TL yüzde 52 değer kaybetmiş durumda.
Haziran başında gelen kur şoku ve TL’nin değer kaybı çok hızlı oldu. Bizim hesabımıza göre 9 Haziran 2023 TCMB USD/TL 23.4314 gösterge kuruna göre REK 51.38’e düşüyor ve TL değer kaybı 2003 endeksine göre yüzde 49. İhracatı artırıp dış ticaret dengemizi kurmak için TL daha ne kadar değer kaybetmeli? Bize göre artık TL’nin değer kaybına dayalı, kısa vadeli ve rekabet stratejisinden uzak bu yöntem terkedilmelidir. Hepimiz, kamu, özel sektör, STK, üniversiteler tekrar düşünmeliyiz, neyi daha iyi yapmalıyız? Sayın Aziz Sancar Hocamızın 7 Haziran 2023 tarihli “Türk Üniversiteler Birliği Rektörler Toplantısı”ndaki konuşması yol gösterici olabilir. Bize göre aşağıda saydığım önemli Global trendlere uygun bir üretim ve hizmet modeli kuramadık.
1. Yenilebilir enerji GES, rüzgar teknolojileri.
2. IoT teknolojilerinin temeli çip teknolojileri çok hızlı gelişiyor ülkeler yatırım için konuyu ulusal bir mesele haline getirdiler.
3. Elektrikli araçların üretimi ve kullanımı çok hızlandı.
4. Teknolojik aletlerin (device) gelişimi ışık hızıyla her alanda ilerliyor.
5. AI uygulamalarındaki hızlı gelişim insanlığı korkutmaya başladı.
6. Lüks ürünlere olan talep çok şaşırtıcı ve dünyanın gelir dengesi bozuldu.
7. Seyahat etmek, turizm çok moda.
8. Futbol ve eğlence para harcanan yeni trend.
Bu trendlerden turizm dışında ülke olarak çok geride kaldık. Artık otomotiv ve yan sanayi ihracatımız ithalatımızı karşılamıyor. Hele futbol bir başka sorun her yerde çoğunluk yabancılar oynuyor ve onlar için olmayan dövizimizi harcıyoruz. Bugün mali konuların çözümüne odaklanıyoruz. Yeni Hükümetimizin ekonomi takımı yakında OVP’yi açıklayacaklar. Bize göre önemli olan ülkemizin rekabet modelidir. Mali ve finansal sorunlar rekabet stratejimizin basitçe iş modelimizin zayıflığından, eksikliğinden geliyor. Özetle global trendlere uygun hizmet ve ürün üretemiyoruz ve borç alarak da bunları tüketiyoruz. Mutlaka bunların altında birçok neden vardır. Bunlar çok yazıldı, önerildi ancak yapılamadı.
Özellikle sizlerle iki konuyu paylaşacağım. Birincisi Türkiye’de üniversitede okuyan öğrenci sayısı. 8.4 milyon kişi üniversitede okuyor ve nüfusa oranı yüzde 10. Almanya’da 2.96, Japonya’da 2.93, ABD’de 17.9, İngiltere’de 2.2, Fransa’da 2.9, Çin’de 35 milyon öğrenci var ve nüfusa oranı yüzde 3-4 civarında. Ülkemiz bu en değerli kaynağından yeterince yararlanamıyor. İkincisi 32.7 milyon olan kadın iş gücünün ancak 11.5 milyonu iş gücüne katılıyor ve 21.2 milyon kadın hiç çalışmıyor. Bu sayı Hollanda, Romanya, Şili gibi ülkelerin nüfuslarından daha fazla ve biz bu değerlerimizi ekonomide rekabet avantajı olarak kullanamıyoruz.
Sonuç olarak, Türk Lirası aşırı değer kaybetti ve cari açığı daha fazla TL’nin değer kaybı ile dengelemek mümkün değil, daha fazla borç alıp harcamak ekonominin rasyonelliğine aykırı. Trendlere uygun üretim ve hizmet modeline odaklanmanın dışında başka bir yol yok, TL’nin değer kaybı artık yeter.