İhracatçı ve sanayiciye kurumlar vergisi indirimi geliyor

Numan Emre ERGİN
Numan Emre ERGİN PERSPEKTİF

2022 yılına (ertelenmiş) zam ve vergi artışlarıyla birlikte girmiş bulunuyoruz. Bu yılın herkes için çok zor geçeceği daha ilk günden belli oldu. Ekonominin en önemli sorunu olan enflasyonun bu yıl artarak devam edeceğini öngörmek için ekonomi uzmanı olmaya da gerek yok. Yİ-ÜFE ile TÜFE arasındaki makas açıldıkça konu daha da vahim bir durum almaktadır. Merkez Bankamız kanunen görevli olduğu fiyat istikrarını sağlama amacını bıraktığından tüm uzmanlar neden dünyanın tersine gittiğimizi anlamaya çalışıyor. Ben sonunda uygulanan politikanın nihai amacını anladım ve bu politikanın mimarlarını Nobel ekonomi ödülüne aday gösteriyorum. Evet buradan herkese açıklıyorum: Yeni ekonomi modelinin amacı enflasyonu %100 yaptıktan sonra bir gece yayımlanacak bir kararnameyle iki sıfır atıp tek haneli rakamlara indirmek. Aksi halde bugün uygulanan politikalarla son beş yıldır devamlı olarak ilan edilen tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşma hedefine asla erişemeyeceğiz. Atılan sıfırları da israf etmeyeceğiz merak etmeyin, atacak dediysek çöpe değil! Aynı gün yayımlanacak diğer bir kararnameyle enflasyondan attığımız iki sıfırı milli gelire ekleyip bir taşla iki kuş vuracağız. Böylece Cumhuriyet’in 100. yılına %1 enflasyonla dünyanın en büyük ekonomisi olarak girebileceğiz…

Bu dahiyane planı keşfetmenin gözlerimde yarattığı “ışıkla” yazımın ana konusuna ve hayatın gerçeklerine dönüyorum. Meclisin yeni yıl mesaisine başlamasıyla birlikte içinde önemli vergi düzenlemeleri de bulunan bir torba yasa teklifi Meclis’e sevk edildi. Söz konusu torba yasa teklifi ile vergiye ilişkin olarak aşağıdaki düzenlemelerin yapılması önerilmektedir.

1- Vergi iadelerine ilişkin davalarda teminat uygulaması

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanun (İYUK)’un 27/4. maddesine eklenen bir ifade ile vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu edilen tutarın %50’si oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilememesi teklif edilmektedir. Kısa maddeye yazılan uzun gerekçede özetle, vergi iadesi taleplerinin incelemeye sevk edilmesi üzerine açılan davalarda verilen yürütmeyi durdurma kararları ile gerçekleştirilen iadelerin inceleme sonucunda iade edilmemesi gerektiği yönünde rapor düzenlenince, bazı mükelleflerin bu arada malvarlıklarını yok ettiği için iade edilen vergilerin alınamadığı, bu nedenle haksız iadelerin yapıldığı, düzenlemenin de bu haksız iadelerin önüne geçmek için önerildiği ifade edilmiştir. Gerekçede her yıl yapılan iadelerin büyüklüğü dikkate alındığında bu şekildeki ret işlemlerinin ise sınırlı olduğu, büyük riskli mükelleflerin taleplerinin reddedildiği ve sınırlı sayıdaki işlem nedeniyle Hazine kaybının önlenmek istendiği belirtilmektedir.

İYUK’a göre Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulması kararı vermektedir. Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir; ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir. Görüldüğü üzere, yürütmenin durdurulması kararı, istisnai ve belli şartların gerçekleşmesi halinde, genellikle teminat alınarak verilmektedir. Ancak kararı veren hakim teminat aramadan da idari işlemin yürütmesini durdurabilmektedir. Önerilen teklif ile hakime “ben senin yargı gücüne güvenmiyorum, o nedenle de sana takdir yetkisi vermiyorum” denmekte, zaten çok sınırlı sayıda olduğu kabul edilen birkaç durum nedeniyle bütün vergi iade taleplerine ilişkin teminat aranması istenmektedir. Öncelikle iade ret işlemlerinin uygulamada bazen hiç de o kadar masum sebeplerle yapılmadığını, çok da haklı olmayan sebeplerle iadenin reddedildiği veya geciktirildiği bilinen bir gerçektir. Böyle bir teminat uygulaması, iyi niyetli mükelleflerin üzerinde ilave finansal yük oluşturmaktan başka bir şey değildir. Tabiri caizse üç-beş kuru için bütün yaşlar yakılmak istenmektedir. Ayrıca mahkemenin esas incelemesi sonrasında mükellefi haklı bulması sonunda, gösterilen teminat nedeniyle mükelleflerin katlandığı finansal yükün İdarece tazmin edileceğinin Teklife alınmaması önemli bir eksikliktir. Madem düzenleme “kötüler” için geliyor, o zaman “iyiler” mağdur edilmesin. Öngörülen yüksek teminat nedeniyle söz konusu düzenlemenin mahkemeye erişim hakkı bağlamında Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkı karşısında sorunlu olduğunu düşünüyorum.

2- Yatırım fonu kar paylarına kurumlar vergisi istisnası

Teklifteki diğer bir düzenleme, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun istisnaları düzenleyen 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine yapılan ekleme ile kurumların tam mükellefiyete tabi diğer yatırım fonu katılma paylarından elde ettikleri kar paylarının kurumlar vergisinden istisna olmasıdır. Portfoyünde yabancı para birimi cinsinden varlık ve altın ile diğer kıymetli madenler ve bunlara dayalı sermaye piyasası araçları bulunan yatırım fonlarından elde edilen kazançlar istisnadan yararlanamayacaktır.

Böylece, Teklif ile halihazırda girişim sermayesi yatırım fonu katılma paylarına tanınan istisna diğer yatırım fonlarına da tanınmış olacaktır. Girişim sermayesi dışındaki diğer yatırım ortaklıklarından elde edilen kar paylarına ise istisna uygulanmayacaktır. Bu düzenleme ile Türk lirası cinsinden menkul kıymet yatırım fonları ile gayrimenkul yatırım fonlarına yatırım yapacak şirketlere önemli bir istisna sağlanmış olacaktır. Bu istisna 1 Ocak 2022 tarihinden, özel hesap dönemine tabi olan mükelleflerde ise 2022 takvim yılında başlayan özel hesap döneminin başından itibaren elde edilen kazançlara uygulanacaktır.

Diğer taraftan, bazı yatırım fonlarından elde edilen gelirler üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesi uyarınca stopaj yapılmaktadır. Söz konusu maddenin 5 bendi uyarınca elde edilen kazancın gelir/kurumlar vergisinden istisna edilmesi stopaj uygulanmasına engel değildir. Genellikle stopaj oranı şu an için sıfır olmakla birlikte, eğer teklifte bu yönde bir değişiklik yapılmazsa yatırım fonlarından elde edilen kar paylarından stopaj yapılacak (stopaj oranı sıfır olmayanlar için) ve bu kazançlar kurumlar vergisinden istisna edildiğinden yapılan stopajlar nihai vergi olarak kalacaktır.

3- İhracatçı ve sanayiciye kurumlar vergisi indirimi

Yasa Teklifindeki bir diğer vergisel düzenleme, bazı kurumlar için kurumlar vergisi oranında indirim sağlanmasıdır. Buna göre, ihracat yapan kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançlarına, sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumların münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlarına kurumlar vergisi oranı 1 puan indirimli uygulanacaktır. Sanayi sicil belgeli ihracatçılara indirim iki defa uygulanmayacak, ayrıca indirimli oran, KVK md. 32 kapsamındaki diğer indirimler uygulandıktan sonraki kurumlar vergisi oranı üzerine uygulanacaktır. Bu vergi indirimi de 1 Ocak 2022 tarihinden, özel hesap dönemine tabi olan mükelleflerde ise 2022 takvim yılında başlayan özel hesap döneminin başından itibaren elde edilen kazançlara uygulanacaktır.

Kurumlar vergisinin yasal oranı %20 olmakla birlikte bu oran 2022 yılı için %23 olarak uygulanmaktadır. Dolayısıyla, kapsama giren mükelleflerin belirtilen kazançlarına uygulanacak oran 2022 yılı için %22, sonraki yıllarda ise %19 olacaktır. KVK’nın 32. maddesinin 5 ve 6. fıkralarında düzenlenen durumlarda ise önce bu fıkralarda belirtilen indirimli oranlar uygulanacak, sonra yeni getirilecek %1’lik indirimli oran uygulanacak. Örneğin, payları Borsa İstanbul Pay Piyasasında ilk defa işlem görmek üzere en az %20 oranında halka arz edilen kurumların paylarının ilk defa halka arz edildiği hesap döneminden başlamak üzere beş hesap dönemine ait kurum kazançlarına kurumlar vergisi oranı 2 puan indirimli olarak uygulanmaktadır. Bu durumda, söz konusu kurumlar için kurumlar vergisi oranı 2022 yılı için %20, sonraki yıllar için %18 uygulanacak olup, bu kurumların ihracat veya üretim faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar için kurumlar vergisi oranı 2022 yılı için %19, sonraki yıllar için %17 olacaktır.

Teklifte indirimli oranın münhasıran üretim ve münhasıran ihracat faaliyetlerinden elde edilen kazançlara uygulanacağı belirtilmektedir. Bu durumda, ihracat/üretim dışında başka faaliyetleri olan mükellefler, söz konusu faaliyetlerden elde ettikleri kazançları için indirimli oranı uygulayamayacaktır. Diğer taraftan, Teklifte ihracat ve üretim faaliyetlerinden elde edilen gelirler nedeniyle oluşan kur farkı ve faiz gelirlerinin nasıl değerlendirileceği konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Maliyenin bugüne kadarki yaklaşımı, bu tür pasif gelirleri (özellikle faizleri) ayrı değerlendirip ana gelire tanınan istisna ve muafiyetlerin dışında bırakmaktır. Eğer kanunda açık bir düzenleme yapılmazsa Maliyenin aynı görüşünü devam ettirmesi sürpriz olmayacaktır. Bu durumda, vergi mahkemelerinin kucağına bırakılacak yeni bir konumuz daha olacak gibi görünmektedir. Bu nedenle, Teklifte bu yönde gerekli eklemenin yapılması faydalı olacaktır. Kişisel kanaatim, bu pasif gelirlere de indirimli oranın uygulatılması gerektiği yönündedir. Madem teşvik veriyoruz, tam verelim…Kurumlar vergisi indiriminin neden sadece sanayici ve ihracatçılara tanınıp diğer sektörlere tanınmadığı sorusu ise oldukça yerinde ve haklı bir sorudur.

Bu arada, enflasyon düzeltmesi uygulamasının ertelenmesi için Plan Bütçe Komisyonu’nda öneri verildiği bilgisi kamuoyuna yansıdı. Bu yazının kaleme alındığı an itibariyle henüz önerinin kabul edildiğine dair kesin bir bilgi alamadım, ama bir ihtimal 2021 yılı için enflasyon düzeltmesini pas geçebiliriz. 

Sözün özü: Anası neredeyse, danası da orada olmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar