İhracat yapalım mı?
Bu teklife hayır diyecek sanayici veya tüccarın Türkiye Cumhuriyeti'nde mevcut olmadığını düşünüyorum dersem sizler de bana katılırsınız sanırım. İhracata, özellikle de piyasanın sıkıştığı dönemlerde, kurtarıcı gözüyle bakılır. İhracat bir kurtarıcı mıdır? Bence değildir!
Diyebilirsiniz ki iç piyasada yaşadığı sıkıntıları, birdenbire ihracatla aşan kuruluşlar olmamış mıdır? Vardır ve olacaktır da.
Peki, o zaman neden, ihracat kurtarıcı olamamaktadır? Bunun nedeni, işletmelerimizi tesadüflere emanet etmememizin gerekliliğidir. Olaya basit yaklaşalım ve temel prensipler penceresinden bakalım...
İhracatın temelde iç piyasadan çok da farklı bir yönü yoktur. Ürettiğinizi iç piyasada da pazarlarsınız yurt dışı pazarlarda da. İhracattaki farklılık “pazarlama” aşamasında yoğunlaşmaktadır. Şüphesiz bazen pazarın kurallarına ve ihtiyaçlarına bağlı olarak üretiminizi de farklılaştırmanız gerekebilir. Ancak bu her zaman şart değildir.
Farklı olma zorunluluğu taşıyan ise pazarlama ayağıdır. Şimdi, iç piyasada bulunduğunuz konuma bakalım. Bu duruma gelene kadar harcadığınız çabaları, kaynakları ve emekleri düşünelim. Bugünlere gelmenin hiç de kolay olmadığı gün gibi açıktır.
Çoğumuzun hep vurguladığı gibi “Biz buralara dişimizle, tırnağımızla çabalayarak geldik.” İyi de biz içerisinde yetiştiğimiz, ana dilimizi konuşan, kültür ve kavram farklılığı ile karşılaşmadığımız bu piyasada bu şekilde (dişimizle, tırnağımızla) bir yerlere geldiysek, uluslararası piyasalara yerleşme ve yaşama şansımız nedir acaba? Buna bir de “uluslararası rekabet” denilen kavramı eklersek hayat ne hale gelir? Yabancı dil, yabancı kültür, değişik değer yargıları, farklı kalite beklentileri, uzun mesafeye taşıma, farklı ambalaj kuralları, değişik riskler, farklı finansman ihtiyaçları, kur riskleri, iklim farklılıkları ve benzeri bir sürü farklılık.
Bu listeyi onlarca başlıkla uzatmak ve sonunda birimizin “ İmdaaaatttt “ diye bağırdığını duymak mümkün. İyi ama şimdi biz ihracat yapmayalım mı, diye soran iş insanlarımıza cevabım şudur: İhracat yapacaksınız, çünkü gerek şarttır… Eğer iç piyasa sorunluyken ihracat yapıp, düzelince de iç piyasaya geri dönerim diye düşünenler varsa (ki maalesef var) bu işe hiç girmesinler. Bilsinler ki iç piyasaya geri döndüklerinde yaşanabilecek bir dahaki krizde ihracat müşterileri orada olmayacak ve onlara pek de iyi olmayan ve zedelenmiş bir itibar bırakacaktır.
Peki, istikrarlı, güvenilir, sürekliliği olan ihracat yapmak için ne yapmalıyız? İlk olarak iş sahibi olarak yapmamız gereken şey kendimizi işletmemizden farklı bir yere koymak olmalıdır. Bu ne demektir? Bir otomobili ele alalım, bir arada çalışan ve binlerce parçadan oluşan bir bütün. Hepsinin istenilen şekilde kusursuz bir biçimde çalışması halinde, tıkır tıkır çalışan bir araç görürüz. Ona ne gereklidir? Bir sürücü. Onu kurallara uygun şekilde kullanarak, varış yerine kadar kazasız belasız gidebilmesini temin edecek ve ona kumanda edecek bir sürücüye ihtiyaç vardır.
Şoförün, arabanın etkileşim içerisinde çalışan parçalarıyla bir ilgisi var mıdır? Şoförümüz onlarla birlikte mi çalışmaktadır? Şüphesiz ki hayır… Şoför sadece arabanın düzgün çalışması için gereken bakımlarını yaptırmakla, yakıtını temin etmekle ve parçalarının düzgün çalışıp çalışmadıklarını (bilgisi çerçevesinde kontrol etmekle veya ettirmekle) ve onu kurallara uygun bir biçimde kullanmakla yani yönetmekle yükümlüdür.
Otomobili bir işletme ve yöneticiyi de şoför olarak düşünelim. Yönetici, işletmesinin düzgün ve istenilen şekilde çalışması için gerekenleri planlayacak, yaptığı planın uygulanmasını sağlayacak ve uygulamaların sonuçları kontrol edecek.
Bunu yapmalıdır ki başlangıçta neredeydik şimdi nereye vardık diye kıyas yapabilsin. İhracatın pazarlama ayağı farklı bir iştir ve farklı bir biçimde yönetilmesi gerekir. Bunun için de işletmenin insan, bilgi, tesis vb. kaynaklarının bir kısmının da bu farklı iş için kullanılması gerekecek. Bu işe hangi kaynağın ne kadarının tahsis edileceği ne zaman ve nasıl kullandırılacağı, ihtiyaç duyulan kaynak yeterli değilse nasıl ve nereden temin edileceği hep yöneticinin görevi olacak.
Şüphesiz, kaynak tahsisine ve kullanımına karar verebilmek için, öncelikle nelere ihtiyacımız olduğunun tespiti gerekir. İlk adım işletmemizin ihracata yönelik olarak yeterliliklerini ve yetersizliklerini tespit etmek. Bu çalışmayla tespit edeceğimiz sonuçlara dayanarak ihracata yönelik kaynak kullanımı planlaması yapabiliriz. Bu tespiti yapabilmek için gerekli olan ipuçlarını da başka bir yazımızda vereceğiz.