İhracat pazarlarımızdaki büyümeden ne kadar faydalanıyoruz?
İhracatın temel belirleyenlerinin en çok ihracat yaptığımız ülkelerin büyüme oranları ile beraber sattığımız ürünün içeriği ve fiyat bazında rekabet gücü olduğunu biliyoruz.
İhracat yaptığımız ülkeler ne kadar hızlı büyürse bizim de ihracatı arttırma potansiyelimizin o kadar güçlenmesini bekleriz. Son dönemlerde ekonomi yönetimi tarafından en çok dile getirilen konulardan birisi de ihracatın kur ya da fiyat etkisinden ziyade küresel büyüme ile daha alakalı olduğu yönünde oldu. Bu çerçevede baktığımızda, uzun süredir değerlenme eğiliminde olan Türk Lirası’nın ve buna bağlı olarak yükselen reel kur endeksinin ihracatımız açısından son dönemde olumsuz etki yarattığını biliyoruz. Yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle ürünlerimiz pahalı hale geliyor ve rekabette zorlanıyoruz. İhracatta yıllık bazda yüzde 2,5 civarında artış var.
Mevcut siparişler karşılanıyor
Sektörlerden gelen bilgiler ihracatın hafif de olsa artmasının nedenlerinden birisinin önceki dönemlerde alınan siparişlerin tamamlanması olduğunu gösteriyor. Diğer neden ise Kızıldeniz‘in büyük oranda kapalı olmasına bağlı olarak bize yönelen ticaret görünüyor. Fakat gittikçe pahalılaşan ürünlerimizin rekabette zorlanmasıyla, önümüzdeki aylarda ihracatta mutlak bazda düşüş görme ihtimalimizin arttığını da sektörlerden gelen bilgilerden hissedebiliyoruz.
Ürün kompozisyonu açısından kısa vadede zaten bir değişim beklemek çok gerçekçi değil. Yüksek teknoloji ürünlerinin toplam ihracatımızdaki payı çok hafif artışlarla %3,5 lara yaklaşsa bile bunun ağırlıklı olarak savunma sanayi firmalarımızın başarılarından kaynaklandığını biliyoruz. Cari işlemler hesabında fazla veren ülkelerde yüksek teknoloji ürünlerinin toplam ihracattaki payının en az %20 ler civarında olduğunu biliyoruz. Yani gidecek çok yolumuz var görünüyor.
Dış pazarlar büyüyor
İstanbul Sanayi Odası’nın düzenli olarak yayınladığı ve ihracat pazarlarımızın büyümesinin potansiyel ihracatımıza etkisini gösterebilecek ihracat iklim endeksi yılbaşından bu yana yükselme eğiliminde. En çok ihracat yaptığımız ülkelerin ağırlıklandırılmış imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksinden hesaplanan ihracat iklim endeksi, yılbaşından bu yana 50’nin üzerinde ve yükselme eğiliminde oldu. Haziran ayında ufak bir düşüşle gerilese bile verinin 50’nin üzerinde olması dış talep açısından ihracatı arttırma potansiyelinin yüksek ve yükselmeye devam etme eğiliminde olduğunu bize gösteriyor. Bununla birlikte, ihraç ürünlerimizin %96’sından fazlasını oluşturan sanayi sektörünün genel gidişatına baktığımızda, yüzde 1-2 civarında büyümenin devam ettiğini, sanayi üretim endeksinin 2022 Ocak ayından bu yana neredeyse yatay seyrettiğini görüyoruz. Normal koşullarda ihracat iklim endeksindeki büyümenin Türkiye’nin ihracatına daha güçlü olumlu yansımalarını görmemiz gerekirdi. Pazar büyümesine rağmen ihracatımızı arttıramamamızın temel nedeni yaşadığımız enflasyona bağlı olarak rekabet gücümüzdeki kayıp görünüyor.
Küresel büyüme kompozisyonu değişiyor
Bu ay içerisinde ve önümüzdeki ayın başında uluslararası kuruluşların büyüme tahminleri güncellenmiş olarak yayınlanacak. Öncü verilerden izlediğimiz, küresel ekonomide yılbaşından bu yana faiz indirim beklentileri ile yukarı yönlü seyreden imalat sanayi satınalma yöneticileri endeksi verilerinin büyüme konusunda pozitif sinyaller veriyor olması. 2023 yılında, pandemi sonrası ilk normal dönem olması nedeniyle de güçlü artış gösteren hizmet sektörü satın alma yöneticileri endeksi bu yıl daha yavaş bir eğilimle büyüyor. Dolayısıyla geçen yıla benzer %3’ün üzerinde bir küresel büyüme beklenmesine rağmen, bu büyümenin kompozisyonunda imalat sanayinin payını arttırdığı, hizmet sektörlerin ise gücünü bir miktar kaybetse de pozitif katkı vermeye devam ettiği bir tablo ortaya çıkıyor. Bir başka ifadeyle, 2024 yılının büyümesinde imalat sanayi payını arttırırken, hizmetlerin payında gerileme izleniyor. Bu değişimin etkisini hisse senedi piyasasında da göreceğimizi tahmin ediyoruz.
Fiyat rekabetine girebilmemiz gerekiyor
Tüm bu çerçevede, ihracat rakamlarımıza baktığımızda, ihracata olumlu katkı vermesini beklediğimiz dış pazar büyümesinin henüz güçlü bir sonuç vermediğini görüyoruz. İhracat bir bütündür. Pazarın büyüklüğü kadar sattığımız ürünün içeriği ve fiyatı da son derece önemlidir. Rekabetin arttığı küresel ekonomide büyüyen pazarlarda ürünün içeriği kadar fiyat rekabetide öne çıkıyor. Kısa vadede fiyat rekabetine giremediğimiz noktada pazar büyümesinin ihracata katkı vermesi ve sürdürülebilmesi pek mümkün görünmüyor.