İhracat da "5 dalya" dedi
Türkiye Devleti'nin kilit taşı olan Cumhuriyet 100 yaşını döndü… Düşlediğimiz coşku ile kutlayamasak da bugünleri yaşamak bile büyük bir mutluluk. Öteki mutluluğum da Dış Ticaret sektöründe 50. yılımı dolduruyor olmam. Türk Parasın Koruma Kanununun sıkı yönetimi altındaki günlerde, uluslararası ticaretin bugünkü rahat ortamını hayal bile edemezdik.
Sektörlere göre % 5 ile % 45 arasında verilen ihracat desteklerinin kaldırılıp, bugün var olan farklı şekillerine dönüşebileceği aklımıza bile gelmezdi. Mesleğe başladığım yıllardaki yıllık ortalaması yaklaşık 1,5 milyar ABD doları olan ihracatımızın, 250 milyar ABD dolarının üzerine çıkabileceği, hayal sınırlarımızın bile ötesindeydi. Bunca yıl içerisinde sektörde yaşadıklarım hem sorunları görmemi sağladı hem de çözümler üzerinde kafa yormama neden oldu.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yelken açtığımız bugünlerde, sorun ve öneri konularında yüksek sesle düşünmek istedim.
Sorun: İhracat, ülke sathına yaygın değil ve bu da ihracatın sağladığı refahın adaletli bir şekilde ulus çapında paylaşılmasının önünde duruyor.
Çözüm: Yatırım teşvik sistemi ile sağlanan devlet destekleri, ihracatı daha az olan bölgelerde, ihracatın artırılmasına yönelik biçimlerde düzenlenmeli. Şu anda uygulanan gelişmişlik temelindeki desteklere, ihracatın arttırılması söz konusu olduğunda, bölgenin gelişmişlik düzeyine bakılmaksızın, ihracat artışı sağlanması koşulu ile pozitif ayırımcılık yapılmalıdır.
Sorun: İhracatın KOBİ ölçeği dışındaki işletmelerde yoğunlaşması.
Öneri: KOBİ ölçeğindeki işletmeler, ihracata daha fazla yönelebilmeleri için daha fazla ve daha kontrollü bir biçimde desteklenmelidir. Başka bir ifade ile yapılan eğitimlerin, seminerlerin ve verilen danışmanlıkların çıktıları, yapılan etkinlik ve katılan sayısı ile değerlendirilmekten daha çok, yapılmaya çalışılanların yarattığı çarpan etkisinin, bilimsel temelde yapılacak çalışmalar ile belirlenmeli ve destek sistemi buna göre yenilenmelidir.
Sorun: İhracatçıların finansmana erişiminin kolay olmaması.
Öneri:Kayırmacılığın önüne geçilerek ( nasıl olacaksa? ) hak eden ihracatçının finansmana rahatlıkla erişiminin sağlanması. Öte yandan, ihracat için sağlanan finansmanın farklı konulara kaynak olarak kullanıldığının belirlenmesi halinde bunu uygulayanların, hiçbir şekilde ve hiçbir devlet desteğinden oldukça uzun sürelerle yararlandırılmaması gerekir. Ayrıca tarıma verilen desteklerin ürüne değil, araziye göre verilmesi gibi anlamsızlıkların yarattığı uygunsuz sonuçlar ortadadır. İhracat koşullu desteklerin, araç olmaktan çıkıp amaca dönüşmemesi sağlanmalıdır.
Sorun: Üniversitelerin ve meslek yüksek okullarının dış ticaret bölümlerindeki eğitimler, sektörlerin ihtiyaçlarından oldukça uzaktır. Öğrenciler, okul/defter/kitap üçgeninde sıkışmaktan kurtarılmalı ve eğitimleri süresince mutlaka dış ticaret firmalarında ve/veya bölümlerinde gerçek anlamda çalışmalıdır.
Öneri:İçeriklerinin, sektör oyuncularıyla birlikte gözden geçirilmesi ve sektörlerin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi gerekir.
Sorun: Okullardaki öğreticilerin birçoğu sektör uygulamalarının dışında olan ve teorik düzeyin dışına çıkmamış kişilerdir.
Öneri: Bu okulların, öğretici olarak sektörde başarı sağlamış kişilerden destek alması ve onların deneyimlerinin öğrencilere okul sıralarındayken aktarılması sağlanmalıdır.
Sorun: Sektörde yetişmiş eleman açığının ciddi boyutta olması.
Öneri: Özellikle ihracatçı birlikleri, üyeleri olan ihracatçılar bünyesinde, stajyer çalıştırma zorunluluğu getirmelidir. Stajyer çalıştıran ihracatçılar da bu öğrencilere ayak bağı muamelesi yapmamalıdır. Öğrencilerden bir an önce kurtulmaya çalışmak yerine, onları nasıl potansiyel ihracatçı yaparız ve nasıl bizlere insan kaynağı oluştururuz diye düşünüp buna göre davranmalılardır.
Sorun: İhraç ürünlerimizin katma değerinin orta düzeyin üzerine çıkartılamaması.
Öneri: Her meslekte eğitim düzeyinin yükseltilmesi gerekir. Bunun olmaması halinde, bu düzeyde bile kalabilmemiz çok büyük bir başarı olacaktır. SAHA 2024 fuarını gezerken “ Buradaki başarılar analiz edilmeli, arkasındaki güdümleyiciler bulunmalı ve diğer sektörlerin de bu hızlandırıcılara erişmeleri sağlanmalıdır“ diye düşündüm. Sorunlar bu kadar mı derseniz, değil amma yerim dar derim… Biz kimseyi kıskanmayalım…
Minibüsün arkasında ne yazıyor?
"Nazar etme ne olur, çalış senin de olur."