İhracat bedellerinin getirilmesinde son durum
Sayın Dünya okurları, Merkez Bankası tarafından İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesi kurallarında önemli değişiklikler yapıldı. Muafiyet tanınan ülkeler listesi genişletildi ve ihracat bedellerinin serbest tasarruf edilmesi konusunda yeni düzenlemeler yapıldı.
İhracat bedellerinin yurda getirilmesi bakımından muafiyet sağlanan İran, Suriye ve Lübnan gibi ülkeler listesine ilaveler yapıldı.
Yeni duruma göre şu ülkelere yapılan ihracatta bedellerinin yurda getirilme zorunluluğu kaldırılmış bulunuyor; Afganistan, Gine, Nijerya, Angola, İran, Senegal, Belarus, Gabon, Gana, Moldova, Kamerun, Somali, Benin, Kenya, Sudan, Cibuti, Kırgızistan, Suriye, Etiyopya, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Fildişi Sahili, Küba, Tacikistan, Filistin, Liberya, Lübnan, Tanzanya, Venezuela.
Yine yapılan değişiklikle, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri tarafından yapılan ihracat işlemleri muafiyet kapsamına alınmış bulunuyor.
Bir diğer konu da bedellerin tasarrufu yeniden ele alınmış bulunuyor. Esasen Hizmet ihracatı, transit ticaret, Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan satış, Türkiye'de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satış, mikro ihracat ve serbest bölge işlem formu kapsamında gerçekleştirilen 5.000,- ABD doları veya karşılığı döviz ya da Türk lirasını geçmeyen tutardaki ihracat işlemlerinde bedellerin tamamının tasarrufu serbest durumdaydı.
Buna ilave olarak yapılan yeni değişiklikle de bazı ülkelere yapılan ihracatta bedellerinin yüzde ellisinin tasarrufu serbest bırakılmış bulunuyor. Yani bedelin yarısını süresi içinde yurda getirmekle taahhütler kapatılmış oluyor. Bu ülkeler şöyle sıralanıyor; Azerbaycan, Cezayir, Fas, Kazakistan, Mısır, Özbekistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna ve Yemen. Peşin bedel karşılığı ihracatın 24 ay içerisinde yapılması zorunlu idi. Zorunlu hallerde uzatma konusunda da değişiklik yapıldı. Bir yıllık ek süre uygulamasına da geçildi.
Bu değişikliklerin beklenen sonuçları doğuracağını uygulamada göreceğiz. Ancak, sahadaki mevcut uygulamanın mevzuatla dayanağa kavuşturulması şeklinde algılanabilecek bu durumu çok önceden öngörebilmek en doğrusu idi.