İhracat Ama Farklı Pazarlara

Dr. Hakan OKAY
Dr. Hakan OKAY Helikopter Bakışı

Ülkemiz işletmelerinin her zamankinden daha fazla ihracata ihtiyaçları vardır. Sadece iç pazara ürün (mal veya hizmet) satan işletmelerin, oluşacak bir resesyondan olumsuz yönde etkilenmemeleri mümkün değildir.

Böyle koşulları ne yazık ki ülkemizde sıklıkta yaşamaktayız. Kuruluşundan beri sadece iç pazara ürün satan işletmelerin, bazı yıllarda çok zor durumda kaldıkları, aşırı borçlandıkları veya faaliyetlerini sürdüremez duruma gelip kapattıkları, hatta iflas ettikleri bilinmektedir. Böyle durumda kalmamak için riski dağıtmak ve yurt dışı pazarlardan da müşteriler bulmak gerekmektedir.

Yurt dışı pazarların da, ülkenin ekonomik durumuna bağlı olarak riskleri veya pazarın cazibesine göre ağır rekabet koşulları vardır. Yurt dışı pazarlarda, pazara giriş maliyetleri (Markalı ihracat için) veya yabancı şirketlerin taleplerini karşılamak için kalite standartlarını sağlama veya diğer etkenler, küçük üreticiler için yerine getirilmesi zor koşullar olabilir. Hatta bu konuda bilgi ve deneyimlerini aktaracak personel bulma sıkıntısı yaşayabilirler.

Bilindiği gibi ihracat sadece lisan bilmek ve potansiyel müşterilerle iletişime geçmek değildir. İhracat yapmanın ve sürdürmenin bir çok süreci vardır. Ancak bu yazımda özellikle değinmek istediğim nokta, ülkemizde ihracat dendiğinde ilk akla gelen gelişmiş Avrupa ülkelerinin (Almanya, Hollanda, Fransa, İngiltere…vs.) dışında kalan pazarlara da odaklanmak gerekliliğidir. Zira bu ülkelere dünyanın her yerinden işletmeler ürün satmaya çalışmaktadırlar ve rekabet çok yoğundur.

Potansiyellerinin farkında olan söz konusu gelişmiş Avrupa ülkelerindeki alıcılar da, üreticilere olan pazarlık güçleri artmış durumdadır ve başta fiyat baskısı olmak üzere, onlarca talepleri bulunmaktadır. Hatta dövizin TL karşısında yükselmesinde bile, -ki yabancı şirketler, ülkemizden döviz cinsinden ürün alıp, yine kendi dövizleri cinsinden ürünü satmaktadırlar-, Türkiye’deki üretici işletmelerle fiyat pazarlığı yaparak, alım fiyatlarını düşürmeye çalışmaktadırlar.

Gelişmiş Avrupa pazarları doymuş ve nüfusu diğer ülkelere göre daha yaşlı olduğu için de, bu pazarlara girmek oldukça zordur. Burada bir parantez açalım, gelişmiş Avrupa pazarlarında belirli bir pazar payı aldıktan sonra da pazarda kalıcı olmak mümkündür. Oysa Türki Cumhuriyetler, Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika pazarlarına girmek çok daha kolay, ama kalıcı olmak da zordur. Zira bu pazarların hızlı değişken yapısı, nispeten genç nüfusları ve değişken eknonomik durumları, pazarların değiken olmasına (stabil kalamamasına) neden olmaktadır.

İlk ihracat deneyimlerini gelişmiş Avrupa ülkelerine yapan işletmelerin, yaşadıkları zorluklar ve kendilerinden beklenenleri gerçekleştirmek konularındaki sıkıntılar karşısında, başka pazarlara girme konusunda çekimser davrandıkları bilinmektedir. Oysa dünyanın diğer bölgelerinde, rekabet henüz doymuş pazarlar kadar zor olmayabilir, daha hızlı markalaşma mümkündür, hatta daha yüksek kâr marjları ile ürün satılabilir.

Bu nedenle işletmelerin, yeni ihracat pazarları ararken, biraz daha geniş perspektifli olmaları ve  biraz daha risk alma cesaretini göstermeleri gerekmektedir. Ayrıca günümüz teknik ve teknolojik olanaklar sayesinde, çok daha hızlı ve verimli iletişim kurmak, bilgi alış verişinde bulunmak ve uzak pazarları bile yönetmek mümkündür, yeter ki bu konularda alt yapı kurulsun.

Genç kuşakların tüm dünyayı bir “Global Köy” olarak gördüklerini dikkate alınırsa, zaten işleri teslim alacak yeni çalışanların da bu anlamda önlerini kesmek mümkün olmayacaktır, sadece önceki kuşak girişimci veya yöneticilerin kendilerine şans vermeleri yeterli olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Stratejide 3C Modeli 11 Kasım 2024
Grup düşünüşü 04 Kasım 2024