İddiaya girerim genç olmak istemezsiniz
Toplumun her kesimiyle ilgili mutsuzluk kaynağı göstergesi olan araştırma enflasyonu yaşıyoruz. Doğrusu bu ya, mutsuz ve umutsuz olmayı kanıksamaktan korkuyorum. Birbirinin peşi sıra okuduğum Universum'un ile Youthall’ın gençlik araştırmalarından bazı verileri kanıksamayalım diye paylaşacağım, mümkün olsa bağırmak istiyorum… Youthall’un kurucusu Emre Aykan’a ulaştım, Fikir Buluşması’na davet ettim.
Youthall Gençlik iş-staj platformu, yaptığı araştırmaya göre gençler haftada 4 gün çalışmak, mesainin 6 saate çekilmesini istiyor. Okumak için çalışmak zorunda kalanlar ise mesaiye kalıyor. Universum’a göre Türkiye'deki öğrencilerin %81'i yurt dışı kariyer fırsatlarıyla ilgilendiğini aktarıyor. Yüzde 40 mezun olduğunda bir ihtimal Türkiye’de iş bulabileceğini düşünüyor. Önemli sorunlarının arasında dışarıda yemek yiyememek, bir şeyler içememek, evdeyse yeterince sağlıklı yemekler tüketememeyi sıralıyor. Tasarruf yapıyor ve yöntemleri yemekle sınırlı değil. Kahve ya da çayını yanında götürüyor, fatura çok gelmesin diye karanlıkta oturuyor, telefon faturasını dizginlemek için evde internetin çekmediği odalarda elektronik cihaz kullanmıyor, ayakkabı, bot almakta zorlanıyor, montlarını önceki sezon ürünlerinden, yazın satın alıyor, zaten o ay başka hiçbir şey alamıyor. Bu arada OECD’ye göre Türkiye’de 15-29 yaş arasındaki gençlik ne eğitimde ne istihdamda diyeceğiz neredeyse. Bu performansıyla OECD ülkeleri arasında en düşük dördüncü.
Özetle Türk gençlerinin halleri hal değil. Diyeceksiniz toplumun diğer kesimleriyle aynı, ne bekliyorsun... Beklentim hoplayıp zıplayan enerji dolu, gelecekten umutlu gençlik görmek. “Hoplayıp zıplayan” tarifine uyan da çok ya… Onlar ya “hamili kart yakinim olur”un oğlu kızı… ya Rus ya Arap… Ben radarımı Youthall’dan Emre Aykan’a çevireyim, söyleşiyi youtube kanalımdan izleyebilirsiniz.
Yaprak Özer: Platformda ne kadar genç, ne kadar kurum var?
Emre Aykan: Aktif kullanıcımız 1 milyonu geçti. Belirli bir kitle staj ilanlarına, belirli bir kitle iş ilanlarına bakıyor. Kendini geliştirmek için etkinliklere, eğitimlere, içeriklerimize ulaşıyor. Böyle çeşitlendirilmiş bir kullanıcı altyapımız var. Şirketler tarafına baktığımızda küçük ölçekli şirketlerden, girişimlerden tutun büyük ölçekli şirketlere kadar bütün spekturumu kapsıyoruz. Pandemi dönemiyle birlikte staj sürecini şirketlerle de iletişim halinde kalarak online’a taşıdık. Özellikle 1- 2’nci sınıfta okuyan öğrencilere deneyim kazandırabilecekleri bir duruma getirdik; staj imkanları, yetenek programları iş ilanları gibi… şirketler de bunları kendi içlerinde ayırarak gençlerle buluşmaya başladı.
Yaprak Özer: Gençlere faydası anlamında ne kadar inandırıcı online staj?
Emre Aykan: Şirketlerin bir fayda beklentisi olmuyor üniversiteye yeni girmiş gençleri süreçlerin içerisine dahil etmeye çalışıyorlar. Eğitimler veriyorlar. Belirli görevler atanıyor ama bu görevler şirketin süreçlerine destek olabilecek nitelikte olmuyor. Başarıyla bitirenler şirketle yakın temas halinde kalıyor.
Yaprak Özer: Araştırmanıza 1130 genç 240 şirket katılmış. Enteresan olmasının sebebi Türkiye’de işsiz genç bu kadar yüksekken işe sahip olanların da dört gün çalışmayı tercih ediyor olmaları.
Emre Aykan: Şirketler tarafında 4 güne henüz sıcak bakılmıyor olsa da özellikle 6 saate düşürülmesi noktasında hem şirketler hem de gençler sıcak. Gençler tabii hem 4 güne düşürülmesi hem de 6 saate düşürülmesi konusunda ısrarcı. En azından Türkiye’de çalışma saatlerinin düşürülebileceği noktasında hemfikiriz. Şirketlerin yarısı, Türkiye’de pandemiden sonra da düzenli olarak ofislerinden çalışmaya devam ediyorlar. Yeni nesil ise hibrit çalışmayı kalıcı hale getirmek istiyor. Hibrit çalışmanın ilerleyen dönemlerde artacağını öngörüyoruz.
Yaprak Özer: Yüzde 50 hala düzenli şekilde çalışıyor. Çalışma yasal koşulları buna uygun değil. Türkiye’de hibritten ne anlıyoruz?
Emre Aykan: Türkiye’deki hibrit aslında her türlü… şirketten şirkete değişiyor. Sabah 7’de başlayalım, 4’de mesai bitirelim ya da 8’de başlayalım 5’de bitirelim hibrit çalışma düzeni değil. Hibrit çalışmadan kastımız günleri ya örneğin 2.5 gün-2.5 gün bölersiniz ya da 3 gün-2 gün ya da 2 gün-3 gün… Özellikle girişimci olarak adlandırdığımız ya da yurt dışındaki uygulamaları bünyesine alabilen şirketler Türkiye’de hibrit çalışmaya ikna oluyorlar. Şirketin ölçeği arttıkça değişen bir ivme olarak karşımıza çıkabiliyor. Şirketlerin hibrit düzene dönüyor olması pandemiden sonra hızlanmış olsa da, pandeminin etkilerinin azaldığı bu günlerde ofislerden çalışma düzenine dönmeye başlanmış oldu. Büyük ölçekli bir şirket, bundan sonra küçük ölçekli bir girişim çalışanına teklif götürdüğü zaman kaybetmeye başladığını görecek. Nabzı tutuyoruz bir bir buçuk sene gibi bir süre veriyoruz. Yani 2023’ün ortalarından itibaren şirketlerin yüzde 50 ofiste çalışma oranı düşecek.
Yaprak Özer: Maliyet ve performans unsurunu anlatır mısınız?
Emre Aykan: Bakış açısına, şirketin ölçeğine göre değişse de mecburiyet sürecine doğru gidiyor. Ankette “neden hibrit?” diye sorduk, yüzde 32,5 “Kendime daha fazla zaman ayırabiliyorum” dedi. Diğer yanıtlar, “daha iyi odaklanabiliyorum, verimim artıyor” oldu. Yüzde 22,5 “maddi açıdan tasarruf sağlayabiliyorum”, “ruh sağlığıma iyi geliyor” gibi sebepler sundu. “Yolda kaybettiğimiz zaman çok fazla… daha verimli çalışabilecek ya da kendi özel hayatıma vakit ayırabileceğim” fikri yaygın. Uzun vadede şirketler aradıkları yetenekleri kendi bünyelerine kazandıramıyor olacaklar. Bu da şirketlerin katma değerli ürün çıkarmadaki verimliliğini düşürmeye başlayacak. İşveren markasına, işe alım süreçlerine yatırım yapmış şirketler, yatırım yapmamış şirketlere göre daha hızlı büyüyecek.
Yaprak Özer: Bir şirket esnek çalışma ortamını yaratabilirse kaliteli gençlere mi ulaşabiliyor?
Emre Aykan: Tek bir kıstas değil. Ama etkileyen bir faktör.
Yaprak Özer: Yasal altyapı müsait mi?
Emre Aykan: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yakın bir zamanda bir açıklama yaptı… Türkiye’de maksimum 45 saate kadar çalıştırılabilir bir düzen var.
Yaprak Özer: Ama yıllardır Türkiye bu eşiği geçemedi ki… yasal düzenleme getirilemediği için… kayıtsız bir ekonomi doğdu.
Emre Aykan: Çalışma süreçleriyle ilgili aslında yapılması gereken birçok yasal düzenleme olduğunu varsayıyoruz. Bu sadece part time’la ilgili değil, staj süreçleriyle de alakalı… stajyerlerin yapmış olduğu çalışmalar karşılığında yapılan sigortaların emeklilik yıllarından düşülmesi gibi birçok konu var. Çalışma saat ve günlerinin yasal hale geliyor olması elbette şirketleri daha hızlı bir şekilde teşvik edecek. Bakan’ın açıklamasına dayanan bir bilgilendirme içerisindeyiz.
Yaprak Özer: Gençler 6 saat çalışalım diyor. Ücretlendirme nasıl olacak; şirketler bu konuda esnek mi süreç profesyonelce gidiyor mu?
Emre Aykan: Amerika’da bir kişi 3 gün bir şirkette çalışır, 3 gün farklı bir şirkette farklı bir bordro altında çalışabiliyor. Türkiye’de ben 3 gün bir şirkette çalışayım, 3 gün başka bir şirkette çalışayım ya da 6 saat bir şirkette çalışayım, geri kalan 6 saat de şöyle çalışayım gibi bir sistem yok. Şirketlere “6 saat çalışmaya yeşil ışık yakar mısınız” diye sorduk… “Evet” dediler. Ama 4 günlük çalışmaya ne diyorsunuz dediğimizde, oran yüzde 25’te kaldı. Yüzde 1’i hiçbir şekilde bunu desteklemedi; “asla geçmememiz gerekiyor” dedi. Güzel yanı şu: yüzde 63’ü 4 gün çalışma konusunu “değerlendireceğiz” dedi. Yani en azından bir umut ışığı yandı. Sonuç şu anda şirketler bir anda çalışma süresinin 4 güne düşürülmesi konusunda sıcak değiller. Tabii düşürüldüğü zaman, 4 güne 5 günlük maaş vermeyiz dediğimiz zaman da hiçbir anlamı olmayacak.
Yaprak Özer: Türkiye’de çalışma niyetinde olmayanlar ile öğrenim hayatlarını çalışarak ve dahası fazla mesai yaparak geçirmek zorunda kalan gençler var…
Emre Aykan: Yaptığımız araştırmaya göre, her 3 gençten biri fazla mesai yapıyor oranı yüzde 25’e yakın. Kastım şu: 10 saat ve üzeri çalışarak da mesai yapıyor. Bir gencin psikolojisini hayata bakış açısını yaşama standardını her açıdan değiştiren bir kavram.
Yaprak Özer: Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat’ın verisine göre Türkiye, eğitimden kopan öğrenciler sayısıyla 1 numara. Sektörünüzde sorunları dile getirmek, üzere bir birliktelik söz konusu mu?
Emre Aykan: Böyle bir iklimi şu anda ben çok sezmiyorum.
Yaprak Özer: Çözüm nedir sizce?
Emre Aykan: Karar vericilerin elini taşın altına koyup özellikle gençlerin ve tüm çalışan kesimin olanaklarını genişletmeleri… en azından çalışma saatlerinin düşürülmesi konusunda. Karar vericilerimiz şirketleri bu yönde teşvik ederse verimli bir çalışma ikliminin Türkiye’de yaratılabileceğine inanıyoruz.