Hükümetin umudu var ama yöntemi yok
Umut; her şeydir ama asla bir yöntem olamaz. Umudun sürmesi, neyi murat ettiysen o yolda yürümek ve çaba sarf etmekle mümkündür ancak. Orta Vadeli Program, hükümetin vatandaşa sunduğu umut manzumesidir. Fakat gel gör ki onu topluma anlatanlar dahi buna inanmıyor.
OECD’nin Türkiye raporunu tartıştık Global Konuşmalar’da… Söylediği şu; Merkez sıkılaştırmayı sürdürsün, asgari ücret firmalara göre ayarlansın, kıdem tazminatı işsizlik sigortasına dönüşsün, sürekli iş sözleşmeleri esnekleştirilsin. Yapısal reform yerine yapısal deformasyon önerisi adeta…
Türkiye’yi rapor manyağı yaptılar
Farkında mısınız, son aylarda dışarıdan rapor yağıyor. Her biri “güllük gülistanlık bir ülke” tablosu çiziyor, hükümete övgüler yağdırıyor. Ekonomi tıkırında imiş ama kendileri neden gelmiyor ki? Dışarıdan bakınca böyle mi görünüyor cennet ülkemiz ve biz gafiller(!) bu gerçeği(!) göremiyoruz?
Yabancı yatırımcı ilgisi doruklarda imiş… Mademki öyle neden yabancı yatıya gelmiyor da carry trade (fırsat kazancı) için geliyor? Aslında ekonominin yönetilmediğinin onlar da farkında… Hal böyle olunca herkesten nasihat alırsın. İngiliz Çörçil’in lafıdır; “Türkiye, solarsa sulayın, uzarsa budayın.”
İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…
OVP’ye inanan var mı?
Buna Mehmet Şimşek dışında inanan yok. Onun da inanıp inanmadığı şüpheli. Programın sunumunda 9 erkek Manisa sürahisi gibi dizilmiş, OVP korosu oluşturmuştu. Beden dillerini okuyabiliyordum zira alt yazıları açık kalmıştı; “Biz dahi inanmadığımız bir programı, vatandaşa acaba nasıl inandıracağız?
Güven yoksa ne olur?
Olacağı şudur; gelecek yıl bir OVP daha hazırlar ve zaten çoğu vaatleri yapanların dahi unuttuğu ortamda, yenilerini sıralarsın. Enflasyon hedefi verirsin, büyümeden söz edersin, “kararlı tutum” diye üfürürsün. Hesap soran basın, alternatif üreten muhalefet yok. Meydan senin ey OVP’ciler.
not/ Ey kamu, müsrif harcamalarını kıs yoksa ülke ekonomisi batacak
Bunu ben değil, Bütçe söylüyor. Yılın tamamı için öngörülen açığı ilk 8 ayda verdik. Geriye kalan 4 ayda yatay seyir gerekir ki açık daha da şişmesin. Kaldı ki açık, 2 trilyon lirayı aşıyor ve hükümetin açığa dair söylediği, “daha etkin vergi toplamak” cümlesi… Peki, ama nasıl? Bunu onlar da bilmiyor.
Teori bize der ki bir para politikasının netice vermesi için 6-9 ay zaman geçmesi lâzım. Bizde 9 ay sonra gördük ki ekonominin şişen karnı, istikrar bebeği değil, düpedüz gaz imiş. Vatandaşa gelince “sımsıkı para politikası”, kamuya gelince “kurusıkı para politikası…” Demek ki bir şeyler eksik gitmiş.
Eksik olan, para politikasının yanına maliye ve üretim politikası konulmamasıdır. Şimşek, Anadolu’yu dolaşıp halka ekonomiyi anlatacakmış. Söylediklerine sen inanmıyorsun fakat halk inansın istiyorsun. Soru; “Kamu ne zaman yalan söyler?” Cevap; “Konuşurken dudakları kıpırdıyorsa…”
Görünen odur ki kamu israfı terk etmezse ekonomi iflasa sürüklenecek. Vatandaş acı ilacı içiyor ama kamu hala eski müsrif alışkanlığında… İbni Haldun der ki; “kıtlık zamanları insanı açlık değil, alıştığı tokluk öldürür.” Bizim ekonomiyi de kamunun alıştığı israf öldürecek fakat gömülen biz olacağız.
Şu anda ülkede, geri döndürülemez ekonomi hasarı var. Siyasal kriz, sosyal kriz, ekonomik kriz yetmezmiş gibi, şimdi de diplomatik kriz üretme gayretindeyiz. Bakalım sonumuz nereye varacak…