Hukukun üstünlüğü
Türkiye'deki 14 Mayıs seçimleri için yapılan kampanyalarda muhalefet tarafı ağırlığı yolsuzlukla mücadele, gelir dağılımı eşitliği ve liyakat üzerine verdi.
Ancak yolsuzluk ve liyakatsızlık meselesi, sadece Türkiye'nin meselesi değil. Dünyada son bir kaç gün içinde yaşanan iki örnek, tüm ülkelerin bu konulara kafa yorduğunu, çözmeye çalıştığını gösterir nitelikte.
Trump'a tazminat cezası
İlk örnek ABD'den; Ülkede ilk kez bir eski Başkan yargılandı ve suçlu bulundu. Bir önceki ABD Başkanı Donald Trump aleyhine New York'ta açılmış olan "cinsel taciz ve tecavüz" davasında jüri, üç saat gibi çok kısa sayılabilecek bir toplantının ardından, eski Amerikan Başkanı'nı "suçlu" bulduğunu ilan etti. Jürinin bu kararında, davacı tarafın mahkemede dinlettiği, Trump'ın kendilerine de tacizde bulunduğunu tarih, mekan ve ayrıntılar vererek anlatan diğer kadınların tanıklığı etkili oldu. Davacı taraf bu tanıkları kullanarak, ABD'nin eski Başkanı'nın parasal gücünü ve etkisini kullanarak, kadınlara benzer şekilde yaklaşma trendinde olduğunu gösterip, jüriyi ikna etmeyi başardı.
Trump, davacı taraf olan yazar Jean Carrol'a 5 milyon dolar tutarında tazminat ödemeye mahkum edildi. Dava, ceza değil, bir tazminat davası olduğundan Trump hapis yatmayacak. Trump'ın avukatları davayı temyize götüreceklerini açıklasalar da, dava sonucu ABD'de hukukun üstünlüğünün bir eski Başkan için de geçerli olduğunu ortaya koydu.
Pakistan'da eski başbakan gözaltında
Trump'ın cinsel tacizden hüküm giydiği dönemde, Pakistan ise bir önceki Başbakan İmran Khan'ın yolsuzluk iddiasıyla gözaltına alınmasıyla çalkalanıyor.
Halen muhalefet partisi lideri olarak siyasete devam eden Khan'ın gözaltına alınması Pakistan'ı karıştırdı. Ülkenin çeşitli yerlerinde Khan'ın partisinin taraftarları ile güvenlik güçleri arasındaki olaylar devam ediyor.
Pakistan'ın geçen yıl bu zamanlarda parlamentoda yapılan güvensizlik oylamasıyla düşürülen Khan'ın hakkındaki iddialar, eşi Bushra Watto ile birlikte kurdukları bir Vakfa usülsüz para aktarımı ve arsa sağlanması üzerine kurulu.
Khan hakkındaki soruşturmada iddiaların bir ayağı İngiltere'ye kadar uzanıyor. Pakistan'ın en zengin işadamlarından biri olan Malik Riaz Hussain hakkında İngiltere Ulusal Suç Ajansı'nda "para aklama" ve suçtan kaynaklanan yöntemlerle zenginleşme konusunda bir soruşturma açılmıştı. 2029'da bu soruşturma, İngiliz ajansı ile Hussain arasında varılan bir uzlaşmayla kapatıldı. Uzlaşma çerçevesinde Hussain İngiliz Ajansı'na 190 milyon İngiliz Sterlini ödedi. İngiliz ajansı da bu parayı, suçun kaynaklandığı yer olarak belirlediği Pakistan'a gönderdi.
Hussain'in parası Pakistan'a iletildiğinde iktidarda Başbakan olarak İmran Khan vardı. İddialara göre, Khan İngiltere'den gelen parayı Pakistan Hazinesi'ne irad kaydetmek yerine, çeşitli yollarla Hussain'e geri verdi. Hussain de buna karşılık İmran Khan ve eşi Bushra Watto'nun kurmuş oldukları Al Khadir Vakfı'na çok geniş araziler bağışladı. İddialara göre, Hussain ayrıca yardımcısı üzerinden İmran Khan'a nakit para da verdi.
Pakistan'da daha İmran Khan iktidardan düşmeden bu konuda başlayan soruşturma, dün eski Başbakan'ın gözaltına alınmasına kadar ilerledi. Yapılacak yargılama, İmran Khan'ın suçlu olup olmadığını da ortaya koyacak. Ancak Khan'ın partisi, yolsuzluk iddialarının siyasi olduğunu, Khan'ın yeniden Başbakan seçilmesinin önüne geçme amacını taşıdığı konusunda ısrarlı.
Dünyada yaşanan bu örnekler, tarafsız bir hukuk sisteminin bir gün herkese lazım olabileceğinin en büyük göstergesi...