Hizmet belediyeciliğinden hezimete mi?

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu SGK’ya olan borçları; 96 milyar liraya ulaşmış durumda… Bakan Işıkhan bunların tahsilini istiyor; “SGK kapsamında 16 milyon emeklimizin aylıklarını, 85 milyonun sağlık, tedavi, ilaç harcamalarını karşılarken en önemli gelir kaynağımız sigorta primleridir.”

Üstelik SGK’ya olan borçların %80’i, belediye şirketlerine ait. Eskiden SSK’yı KİT’ler batırmıştı. Şimdi SGK’yı, Belediye İktisadi Kuruluşları BİT’ler batıracak. Hal böyle iken Cumhurbaşkanı; “öyle 25 kuruşa simit yok” diyerek Maliye Bakanını “belediye borçlarının kaynağında tahsili için” göreve çağırıverdi.

GİDERKEN BORÇ BIRAK, GELEN BAŞKAN ÖDESİN

Bakan; “parti ayırmaksızın” diyerek tüm belediyelerin kapısına dayanacaklarını söylüyor. Ancak bu borçların büyük bölümünü kim yaptı dersiniz? AK Parti belediyeleri… George Orwell; Hayvanlar Çiftliği’nde şu cümleyi kullanır; “Herkes eşittir ama domuzlar biraz daha eşittir.” Anlayana gitsin…

Yerel seçimler sonrası yeni başkanlar, belediye binaları duvarlarında, devraldıkları borçlara dair posterler yayınladılar. Sadece tek örnek Sancaktepe’nin 8 başkan yardımcısı dâhil 6 dönümlük 13 jakuzili binası için müteahhitlere 804 milyon TL borcu var, devreden toplam borcu da 1,9 milyar lira.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Belediye borçlarına dair…

Hizmet belediyeciliği nedir?

90’lı yılların sonunda yerel yönetimler iflastaydı. Sular akmıyor, çöpler patlıyor, şehirler oturulmaz haldeydi. AK Parti, İstanbul’dan başlayarak yeni bir zihin yapısı getirdi ve çöpleri çözdü, suları akıttı, kenti park, bahçelerle donattı. Nitekim hizmet odaklı bu tutum Erdoğan’ı merkezi yönetime taşıdı.

Hezimet belediyeciliği nedir?

Şimdi el değiştiren belediyelerin kaynaklarını kurutarak, borçlarını ödemeye zorlayarak; kent lokantaları, vatandaşa ucuz hizmet götürme, metro, tünel, ulaşım gibi altyapıya harcama yapmalarının önüne geçiliyor. Hizmet imkânı daralan belediyenin “hezimet” yaşayacağı kesin…

NOT

YEREL YÖNETİMLERE BUBİ TUZAĞI

Savaş terminolojisinde bir kavram vardır; bubi tuzağı… Kaybeden ordu çekilirken bıraktığı mevzi veya tesisleri, “gelen hayrını görmesin” diyerek tuzaklar. Terk ettikleri mekânların her biri ölüm tuzağı haline getirilir. Bu olguyu, 2’nci Dünya Savaşı filmlerinde dramatik öyküler halinde izlemişsinizdir.

Şimdi de iktidar, kaybettiği yerlere “güncellenmiş bubi tuzakları” kurmak istiyor. Ne gibi mi? 1-fütursuzca harcamalarla oluşan borçlar, 2-yandaşına, candaşına boşalttırdığı belediye kasası, 3-hizmet belediyeciliği yapamasın diye onaylanmayan projeler ve 4- SGK’yi üzerlerine salarak finansal kilitleme.

Peki, neden? 2002’de aldığı hale getirmek, kent lokantasına, tünele, metroya, beldeye hizmette kaynak sıkıntısı çekmesini sağlamak… Çalışanına maaş veremesin ve işçi çıkarsın. Bu sayede halkın “iyi hizmet almasının önüne geçerek” muhalif belediyeleri karalamak, kendilerini temize çekmek

Bir okurum bu durumu benden daha güzel izah etmiş, “Bir kadın veterinere gider ve 300 tane hamam böceği ister. Veteriner der ki ‘ne yapacaksınız bunları?’ Kadın:’ev sahibim evi bulduğun gibi bırak demişti’ der... İktidarın belediyelere yaptığı tam da bu!” Sahiden mevcut durumu çok güzel anlatıyor.

Aslında SGK borçlarını tahsil söylemiyle yola çıkıp muhalefet belediyelerini ezmek için böylesi şeytani inovasyonlar yerine, rahmani inovasyon yapabilseydi, iktidar halkın gözünden böylesine düşmezdi.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar