Hızlı kargo ve posta yoluyla yapılan işlemlerde neden sürekli değişiklik yapılıyor?
Elektronik ticaret (ET veya E-ticaret) son dönemin en önemli konularından birisi. Küresel salgınla birlikte e-ticaretin daha da önemli hale geldiğine şüphe yok. Aslında bu dönem, ertelenen birçok konuyu öne çekti. Uzaktan çalışma, iş yapma modelinde daha fazla dijitalleşme gibi konular buna örnek olarak gösterilebilir. Ama daha da önemlisi bu dönemde tedarik modelinde de e-ticaretin öne çıktığı görülüyor.
Bu konuda sistemin doğru işleyebilmesi için birçok farklı enstrümanın uyumlu bir şekilde çalışması gerekiyor. İnternet altyapısı, sanal platform, kargo-lojistik, gümrükleme, ödeme sistemleri, faturalama, tüketici alışkanlıkları gibi birbirinden farklı unsurların bir arada ve uyum içinde çalışması gerekiyor. Amazon, Trendyol, Getir, Alibaba gibi başarılı örneklerden görüleceği üzere, bu yapıların giderek büyüdüğüne şahit oluyoruz. Ülke içinde yapılan alışverişte bir sıkıntı olmasa da eşyanın yurt dışından geldiği durumlarda çeşitli kısıtlamalar ile karşılaşılıyor. Son dönemde bu konuya ilişkin hem Avrupa Birliği’nde (AB) hem de ülkemizde bazı değişiklikler yapıldı.
Değişiklikler neleri içeriyor?
1 Mayıs 2022 tarihinde yürürlüğe girecek düzenleme 15 Mart 2022 tarihinde yapıldı. Aslında ticari mahiyet arz etmeyen (B2C-Business to Client) posta ve hızlı kargo şirketleri tarafından taşınan ürünlere ilişkin tek ve maktu vergi oranı, eşyanın AB harici ülkelerden gelmesi halinde %20’den %30’a çıkarılıyor. Ayrıca gerçek kişiler için tek ve maktu vergi uygulamasından faydalanacak eşyaya “kıymeti 1.500 Avro’yu geçmeyen ilaç cinsi eşya” ifadesi ekleniyor.
Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla bir kişiye gelen, ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen eşya, Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi (ETGB) kapsamında işlem görüyor. Gönderinin yukarıdaki limitleri aşması halinde, (numune eşya ve model, inceleme, analiz ve test eşya vs. saklı kalmak kaydıyla) yürürlükte olan ithalat vergilerine ilişkin oranlar uygulanmak suretiyle gümrük beyannamesi açılması gerekiyor.
Ne anlama geliyor?
Bu konuya ilişkin olarak Gümrük Kanunu’nda her ne kadar 150 Avro’luk bir sınır mevcut ise de bu muafiyet sınırı yıllar itibariyle önce 75 Avro’ya, ardından 30 Avro’ya ve akabinde 22 Avro’ya düşürüldü ve en sonunda 2019 yılında muafiyet sınırı kaldırıldı. Bu durum posta ve hızlı kargo yoluyla alışveriş yapan gerçek kişileri etkiledi. Çünkü önceden 22 Avro’yu aşmayan ürünler için vergi alınmıyor ve kargo şirketi tarafından Elektronik Gümrük Beyannamesi (ETG) düzenlenerek gönderi doğrudan tüketiciye teslim ediliyordu. Bu düzenlemeden sonra bu ürünler vergiye tabi hale geldi. Bunun anlamı; gerçek kişiler, ürün 1 Avro’luk gönderi olsa dahi eğer AB’den geliyorsa %18; diğer ülkelerden geliyorsa %20 oranında vergi ödeyecek duruma geldi. 1 Mayıs’ta yürürlüğe girecek değişiklik ile bu oranlar artırılarak diğer ülkelerden gelen gönderilere ilişkin vergi oranı %50 oranında artırılarak %30’a çıkartılıyor.
Gönderilere yönelik bir muafiyet sınırı olmayınca her bir işlem gümrük müşaviri hizmeti almak zorunda kalıyor. Bu konuda yapılan son düzenlemeyle posta ve hızlı kargo şirketlerinin yetkisinin genişletildiği görülüyor. Artık bu şirketler, normal usulde beyan edilecek ve serbest dolaşıma giriş rejimine konu olan, değeri 150 Avro’yu aşan ancak 1500 Avro’yu aşmayan ve ticari miktar-mahiyet arz etmeyen eşyalar için de dolaylı temsil yetkisini kullanabilecekler.
Ayrıca bu yol ile ithal edilen ürünlerin gümrük işlemi yapılırken antrepolarda beklediği süre için ardiye bedeli ödendiğini de hatırlatalım. Bu masraflar da gönderi bedelinin neredeyse 10 katı olabiliyor. Bu bağlamda sadece vergi oranına bakılarak bu yol ile ithalat maliyetinin artırıldığını söylemek doğru olmaz. Aslında ciddi maliyet artışı gümrükleme süreçlerinden kaynaklanıyor.
Ne yapılmalı?
Öncelikle son yapılan değişiklik ile ticari mahiyeti olmayan gerçek kişi gönderilerinde hem vergi oranlarının artırıldığı hem de muafiyet limitlerinin kaldırıldığı ya da azaltıldığı görülüyor. Bunun ana nedeninin, posta ve hızlı kargo ile bireysel ithalat işlemlerini azaltmak olduğuna şüphe yok. Çünkü bu yöntem ile yapılan ithalatlar geleneksel gümrükleme tekniğinden farklı olduğu için hem gümrük kontrolü hem de hazine geliri açısından bir zafiyet oluşturabiliyor. Bunun önüne geçmek için bu değişiklikler yapılıyor.
Sonuç olarak, e-ticaret platformlarının çok ciddi geliştiği bu dönemde, bu yöntemin daha kontrol edilebilir hale dönüştürülmesi için altyapılar üzerine çalışmak gerekiyor. Dijital altyapı ile hem gümrük hem de operatör şirketlerin verileri bir platformda birleştirilerek arzu edilen kontrol düzeyine erişilebilir. Bu noktada operatör şirketler ile daha fazla iş birliği yapılabilir.