Hissedilmeyen büyüme

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM

Türkiye ekonomisinin dengeli bir görünüm sergilediği pek vaki değildir. Ancak bu seneki makroekonomik göstergeler geçen senelerden de daha dengesiz. Son gelen 3. çeyrek milli hasıla rakamları bu sene büyüme oranının yüzde 10’un üzerinde geleceğini teyit etti. Ancak, bu sene aynı zamanda enflasyonun 20’li rakamların üzerine taşındığı ve cari işlemler açığının ise daraldığı bir sene olacak. Öte yandan, yüksek büyüme oranına karşın istihdamda gene kayda değer bir gelişme göremiyoruz.             

Salı günü açıklanan verilere göre 3. çeyrekte yüzde 7.4 büyümüş bulunuyoruz. Bu çeyrekte yüzde 25.6 büyüyen ihracat ve buna karşın yüzde 8.3 daralan ithalat sayesinde, dış ticaret nette büyümeye yüzde 6.8 kadar katkı yapmış. Bu dönem özel sektör tüketim harcamaları yüzde 9.6 ve kamu tüketim harcamaları da yüzde 9.1 reel artış göstermiş.              

Gayri sabit sermaye oluşumu olarak ifade edilen ve 4 çeyrektir yüksek oranlı büyüme göstermekte olan yatırım harcamaları ise bu çeyrekte yüzde 2.4 oranında azalmış. Maalesef ki, bu önemli verinin kamu-özel ayrımı ve sektör ağırlıkları yayınlanmıyor. Ancak, bu çeyrekte makine- teçhizat yatırımları yüzde 17.5 artarken, inşaat sektörü yatırımları yüzde 9.6 azalmış bulunuyor. Dediğim gibi sektör ağırlıkları yayınlanmıyor, ancak yatırım harcamalarının tüm olarak yüzde 2.4 azalmış olması bize inşaat sektörü yatırımlarının makine-teçhizatın yaklaşık bir katı kadar fazla olduğunu göstermekte. Yatırım endeksine baktığımızda ise 201.5 ile inşaat endeksinin 2018’in 2. Çeyreğinde ulaştığı 270.1 endeks rakamının halen çok gerisinde olduğu görülüyor. Makine-teçhizat yatırımları ise 8 çeyrektir artmakta.             

Üç çeyrektir yüksek gelen büyüme rakamlarına rağmen bu durum ekonominin aktörlerine pek de yansımamış görünüyor. Özellikle ücretli kesimin gidişattan hiç memnun olmadığı bir gerçek. Nitekim gelirler yöntemiyle hesaplanan GSYH verisi bu durumu teyit eder nitelikte. Ücretlerin toplam gelirden aldığı pay 3. çeyrekte %26.7 olmuş. Son 3 senede gelirlerin 4 çeyrek hareketli ortalamasının GSYH’e oranı yüzde 31.5’lerden yüzde 28’lere gerilemiş durumda. Azalış çok keskin gözükmese de bu durum ücretli kesimin yaklaşık yüzde 10 reel gelir kaybı yaşadığını gösteriyor. Son çeyreğe ilişkin kapasite kullanım oranları gibi öncü göstergelere baktığımızda pozitif büyümenin devam ettiği söylenebilir.            

Son çeyrekte büyüme oranı yüzde 6 civarında gelecektir. Bu da tüm yıl büyüme oranını yüzde 10.5 civarına taşıyacak. Ancak, bu sene özellikle 2. çeyrekte görülen çok yüksek baz etkisinin ortadan kalkması ve 2022’de zamlarla birlikte zaman içinde alım gücünün daha da gerileyecek olması önümüzdeki sene büyüme oranıyla ilgili iyimser olmayı zorlaştırıyor. Yüzde 3-4 civarında bir büyüme, ancak yüzde 30’lara yaklaşan bir enfl asyon en iyi senaryo gibi duruyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar