Hırsız kızıl baronlar
Yarın Çin Komünist Partisi’nin yüzüncü kuruluş yıl dönümü. Aslında partinin hangi gün kurulduğu belli değil. Devrim sonrası Mao Zedong 1 Temmuz dediği için öyle kabul edilmiş. Çin Komünist Partisi (ÇKP) 1949 yılında iktidara geldi ve kesintisiz 72 yıldır iktidarda. ÇKP yüzyıllık yaşamında, doğal olarak, tekdüze bir gelişim göstermedi. Bu asırlık süreçte kırılma noktaları oldu.
- ÇKP 1934’te milliyetçiler karşısında geriye çekildi; Mao Zedong kuşatmadan partizanlarını meşhur uzun yürüyüşle kurtardı.
- ÇKP, 1949’da iktidara geldi. Elbette seçimle değil, silahla.
- 1958’de büyük sıçrama vaadiyle halka karşı tam bir kıyım yapıldı. Sanayileşmede atak yapma uğruna el koyulan tarım ürünleri nedeniyle yaklaşık 35-40 milyon insan açlıktan öldü (1930’larda Stalin de SSCB’de benzer bir uygulama yapmıştı).
- Mao, 1965 Kültür Devrimi’yle ülkenin üst yapısını yıktı. “ÇKP, genel merkezini de bombalayın” sloganı yıkımın boyutunu anlatmakta. Sonuç elbette başarısızlık oldu. Nedeni de basit: Mao’nun devrimi bir Çin dilbilimcinin ifadesiyle “yeterince devrimci olmayan bir devrim üzerine bir devrimdi.” Milyonlarca insan öldü, aileler parçalandı ve ekonomi çöktü.
- 1976’da Mao öldü, dörtlü çete falan derken kısa süreli iktidar mücadelesi kaosu yaşandı, sonunda reformist Deng Xiaoping başa geçti. 1978 sonrası ülke dışa açıldı; piyasa ekonomisi altyapısının kurulması hedef olarak kabul edildi.
- 1989’da Tiananmen Meydanı ya da Pekin Katliamıyaşandı. Polis silahsız gençleri, halkı katletti. Batı şaşkınlığa düştü; Çin’de ekonomik liberalizmin siyasi liberalizme dönüşeceğini zannediyorlardı, yanıldılar. (Tıpkı 2000’li yıllar sonrası İslamcı partiler iktidara geldiğinde demokrat olabileceklerini sanma yanılgısı gibi.)
- 1989'dan 2002'ye kadar parti başkanı olan Jiang Zemin, oligarkları (kızıl kapitalistler) ÇKP’ye aldı. Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) üye olmak üzere başvurdu. 2005’te de Çin, WTO üyesi oldu. Yüksek büyüme oranı yakalandı, açlık sorunu büyük ölçüde ortadan kalktı. Çinliler artık aç değildiler; işleri vardı, günde 12 saat çalışıyorlardı, ancak yoksullardı.
- 2018 yılında Xi Jinping, kendisinin ömür boyu Çin’in başkanı olmasının yolunu açan Anayasa değişikliğini ÇKP’ye kabul ettirdi. Böylece Çin, tek parti, tek başkanla yönetilen bir ülke konumuna geldi.
Çin, 2o08 krizi sırasında sallandı ancak yıkılmadı, büyüme oranı %6’lara gerilese de 2020 yılının ikinci çeyreğine kadar küçülmedi. Bu çeyrekte %6,8 küçüldü, ancak bu tek çeyreklik bir daralma oldu, 2021’nin ilk çeyreğinde, baz etkisinin de katkısıyla ekonomi %18,3 büyüdü.
Çin, 1980 sonrası hızlı büyüdü. Ancak ekonomide liberalizme dönüş yapmaya başladığı andan itibaren yozlaşmanın ve yolsuzluğun içine düştü. Yolsuzluk elbette her otoriter rejimde olduğu gibi 1979’dan önce de vardı. Ancak son kırk yılda yolsuzluk şekil değiştirdi. Önceden yolsuzluk devlet memurlarının rüşvet alması şeklindeyken, bu yeni dönemde artık yolsuzluk sistematik hale geldi. Yolsuzluğun çok yüksek olmasına rağmen, ekonomide büyümenin devam etmesi ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Ancak ironik anlamda bu başarının altında Çin’deki yolsuzluğun boyutunun ve biçiminin farklılığı da yatmakta. Çin’de yolsuzluk üç başlık altında toplanabilir. İlki küçük yolsuzluklar (hırsızlıklar, örneğin trafik polisinin rüşvet alması); ikincisi kamu çalışanlarına, genel olarak düşük unvanlardaki memurlara verilen rüşvet (örneğin evrak hızlandırması için). Asıl yolsuzluk ise üçüncü tür yasallaştırılmış yolsuzlukla, hırsızlıkla yapılmakta.
Yasallaştırılmış yolsuzluk yönteminde partinin ve bürokrasinin seçkinleri oligarklarla iş birliği yaparak ülkenin ulusal bütçesinden devasa paraları üçüncü ülkelere (vergi cennetlerine) aktarmaktalar. Bu yöntem hükümetin yöneticileri (bakanları, bürokratları) tarafından farklı yollarla hayata geçirilmekte. Kullandıkları yolları sıralayalım:
- Korudukları şirketlere (yeni kapitalistlere) düşük faizli kredi vermek,
- Arazi hibeleri,
- Üretim, dağıtım tekel hakları,
- Yolsuzluğa kılıf bulunması için inşaat yatırımları teşvikleri, bu sektöre kredi kolaylıkları sağlamak (2020 yılında Çin, bu sektöre yönelik kredi plasmanı büyüme oranında dünyada Türkiye’den sonra ikinci sırada)
- Satın alma sözleşmeleri, vergi indirimleri.
Yasallaştırılmış yolsuzluklar steroid gibidir, ciddi yan etkileri vardır
Farklı yolsuzluk türleri ülkelere farklı şekillerde zarar verir. Küçük hırsızlık ve büyük hırsızlık zehirli ilaçlar gibidir; karşılığında hiçbir fayda sağlamazken, kamu ve özel serveti tüketerek ekonomiye doğrudan ve açık bir şekilde zarar verir. Basit yolsuzluk ağrı kesicilere benzer, baş ağrısını dindirebilir ama kişinin gücünü artırmaz. Yasallaştırılmış yolsuzluklar ise steroid gibidir. Kas büyümesini teşvik eder ve kişinin insanüstü yetenekler sergilemesine izin verir, ancak kas erime olasılığı da dâhil olmak üzere ciddi yan etkilerle de karşı karşıya kalınır.
ÇKP yüzüncü yılına girerken, ülkede banka kredileri orantısız bir şekilde siyasi olarak bağlantılı şirketlere gidiyor ve nakit sıkıntısı çeken girişimciler tefeci faiz oranlarından borç almaya zorlanıyor. Aşırı kredi borçlanmasına giden kayırılmış şirketler, daha sonra sorumsuzca harcama, örneğin, gayrimenkul sektöründe spekülasyon yapmaktalar. Politikacılar kendi yetki alanlarından kişisel olarak faydalandıkları için, projelerin sürdürülebilir olup olmadığına bakılmaksızın yatırımlara girişmekte, borçlanmaya gitmekteler (Bu dönemde bir ulaştırma bakanı, 350’den fazla daire ve 140 milyon dolar rüşvet almakla, bir kamu banka genel müdürü 100'den fazla metresi olan bir harem kurmakla suçlandı).
Sonuç olarak, Çin ekonomisi bu yapı nedeniyle sadece hızlı büyüyen bir ekonomi değil, aynı zamanda yüksek riskli ve dengesiz bir ekonomidir. Çin hükümeti bunları görmeksizin halkı uyutmak için dış düşmanlar ve ülkede bölünme tehlikesi var korkusu yaratmakta. Nitekim bugünlerde olmayan Hindistan tehlikesi gündeme taşınmakta, Uygurlu Türkler terörist, bölücü olmakla suçlanmakta.
Okuma Önerisi:
Vural Fuat Savaş, Bilmediğimiz Çin
Foreign Affairs, July-August 2021, (ben bu yazı için birçok makaleyi kullandım)
Alper Birdal, Hegemonya Bunalımı ve Çin