Hikayeler ve çıkış noktaları
Ekran başında piyasaları her gün uzun saatlerce yakından izleyenler bilirler; bizim mesleğin en büyük handikaplarından birisi ağaç-orman karmaşasına kapılmak, diğeri de olayların çıkış noktalarında kendimizi geç güncellemektir. Yani, neden- nasıl ilişkisi arasındaki makas açıldı mı yorumlardaki tutarlılığımız da sendelemeye uğramaya başlar. O nedenle olabildiğince güncel kalmak, bir şekilde hikayenin çıkış noktası hakkında fikir sahibi olabilmek önemlidir, elzemdir.
Biraz felsefe tadında biraz da içimden gelenleri dökme şeklindeki bu girişin ardından esas hikaye üzerine yoğunlaşmakta fayda var. 2021’in ana temalarını konuşmaya başladığımızda iki başlık etrafından şekillenen bir resim ile karşılaşıyoruz.
i) Zayıf Amerikan doları temasının yılın genelinde hakim olması
ii) Global tahvil faizi hadlerindeki yükselişin belirginleşmesi. O vakit son 1 hafta içerisinde olan bitene dair detaylı konuşmanın da zamanı gelmiştir.
Küresel piyasalarda ‘reflasyon’ teması dediğimiz kavramın öne çıktığı işlemlerin bir süredir etkilerini yakından izliyoruz. Özellikle de Kasım- Ocak döneminde belirginleşen bu eğilim genel enflasyon bekleyişlerinin 2020’den daha yüksek olmasını ve fakat enflasyonist baskı boyutuna ulaşmamasını ifade ediyor desek hatalı olmaz. Bu da riskli varlıklara olan yönelimi destekleyici bir gelişme. İyimser tarafta genişleyen beklentiler global büyüme teması üzerinden şekillenirken, fonların da ABD içerisindeki sıkışıklığını dışa açılma yolu ile aşmasına imkan tanıyor. Tüm bu gelişmelere de “pozitif risk algısı” yorumu yapıyoruz.
Ocak ayının ikinci yarısı sonrasında olanlara farklı bir bakış açısı getirmek zorundayız. Strateji olarak öne çıkardığımız çerçevenin dışında gelişmelerin etki-tepki durumu söz konusu. ABD’de kısa yoldan para kazanma sevdası içerisine girerek internetteki forumlar üzerinden organize olan bireysel yatırımcıların yarattıkları dalgalanmaya regülasyonu belirleyen kurumların açıklamaları ve şirketlerin marj ayarlamaları ile dolu birkaç günü geride bıraktık. Elde kalan, hisselerdeki yükselişin ardından hafta içerisinde gözlenen kayıplar, spot gümüşün $3’lık geri çekilmesi ve ortaya çıkan oynaklığın diğer varlık gruplarındaki pozisyonları etkilemesi oldu.
Hafta içerisinde Amerikan dolarının genele yayılır değer kazancı, tahvil faizlerindeki yükseliş ve ons altındaki düşüşü yakından izledik. Birbirinden farklı gibi görünse de ilişkili eğilimlerin söz konusu olduğunu unutmayalım. Marj ayarlamaları ve gümüşteki hızlı yükseliş gibi hızlı düşüşün yarattığı nakit ihtiyacının ons altın cephesine de yansımaları olabilir. Bu ihtimal bir köşede dursun. Öte yandan Amerikan dolarındaki değerlenme ile tahvil faizlerindeki yükseliş ana kurgu olan reflasyon teması ile birebir örtüşmekte sorun yaşıyor. Bir kısmı için evet, geri kalan kısmı içinse farklı argümanları dikkate almak gerekiyor. Mesela, Amerikan dolarına yönelik açılan kısa yönlü pozisyonların ciddi kalabalık boyutlara ulaşması ve pozisyonların oynaklığın arttı dönemlerde birbirini tetikleme ihtimali. Diğer yandan tahvillerdeki yükselişi ise Başkan Biden’ın Cumhuriyetçi senatörler ile teşvik paketini geçirmek adına kurduğu diyalog çabaları ve yine, yeni, yeniden beliren mali gündem ve ABD Hazinesinin borçlanma stratejisi ekseninde okuyalım.
Görüldüğü üzere tek bir doğru üzerinden şekillenmeyen piyasa fiyatlamaları söz konusu. Gündemin yoğunluğu bir yanda kendi içerisinde karmaşaya neden olurken, diğer yanda ise sürekli güncel kalma zorunluluğu yaratıyor. Bir de bilinen tek doğrulara dönüş çabaları var ki onları hem göz ardı etmemek hem de alkışlamak gerekiyor. Kim gibi? TCMB’nin 6 Kasım sonrasında yakaladığı müthiş iletişim ivmesi ve kabul edilir politikalara dönüş çabası gibi. Bir kez daha görülüyor ve fiyatlamalar üzerinden teyit ediliyor ki atılan her doğru adım, yapılan her şeffaf ve gelecek yönlendirmesi içerir iletişim başta ülke risk primindeki azalış olmak üzere önemli noktalardaki hasarın onarılmasına imkan tanıyor. Dileriz devam eder ve yarın daha düşük seviyelerde oluşarak kalıcı olması için katlanmak zorunda kaldığımız bugünkü parasal sıkılığın karşılığını almış oluruz.