Herkes haklı olur mu?
Hani herkesin bildiği bir Nasreddin Hoca fıkrası vardır. Hocanın iki arkadaşı bir anlaşmazlığa düşmüşler. Biri Hoca’ya gelmiş ve burnundan soluyarak anlaşmazlığa düştüğü kişiye vermiş veriştirmiş ve sormuş: “Hocam, Allah aşkına söyle haklı değil miyim?” Hoca “Haklısın” demiş. Hoca’nın bu arkadaşı sakinlemiş ve gitmiş. Derken diğer arkadaşı gelmiş. O da öbürüne vermiş veriştirmiş ve sormuş: “ Haklı değil miyim?” Hoca: “El hak haklısın” demiş. O da sakinleşerek gitmiş. Tüm bunları duyan Hoca’nın hanımı bu işe şaşırmış ve “Bu ne biçim kadılık Hoca? İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?” deyince Nasreddin Hoca “Hanım” demiş, “sen de haklısın”.
Malum Türkiye'de bir işsizlik tartışması var. Nasreddin hocalık taslamak haddim değil elbet ama görünüşte fıkraya uygun. Herkes haklı gibi ama bu da görünüşte. İşverenler “Eleman bulamıyoruz”, insanlar “iş bulamıyoruz” diye feryat ediyorlar. Bir tartışmadır sürüp gidiyor.
Bir açıdan “Burada tartışacak ne var?” denilebilir. Öyle ya istatistikler var. Söz gelimi TÜİK’e göre Aralık 2022 itibarıyla Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaş grubunda işsiz sayısı 3 milyon 534 bin kişi. İşsizlik oranı %10,2. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı ise % 21,9 olarak veriliyor. Aklınız karışabilir ama TÜİK, işsizlik oranını yüzde 10,1 olarak açıklarken Bakan Nebati bütçe konuşmasında “İşsizlik tek hanelere düştü” demiş. Kim doğru kim yanlış bilemem.
Ek bir tartışma işsizliğin tanımı. TÜİK işsizlik oranını uluslararası standarda göre hesapladığını söyleyerek oranın son 3 ayda iş arayanlar ile 15 gün içerisinde işe başlayacak olanların sayısının toplam işgücüne bölünmesi ile hesaplandığını söylüyor. Bu tanıma da itirazlar var. Neyse, işgücünün %10’u işsiz olarak tanımlanırken, tahmin ediyorum bunun çok üstünde bir yüzde de iş bulamamaktan şikâyetçi. İş bulamayanlar bağırıp çağırmakta haklılar. Diğer taraftan işverenler de şikâyetçi. Onlar neden mi şikâyetçi. Onlar da eleman bulamamaktan şikâyetçiler ve onlar da haklı görünüyor. Dedim ya tam Hocalık.
Doğru mu bilmiyorum ama bir iş insanı “Bizim halkımız çalışmayı sevmiyor, yeşil kart var bir de CHP her aileye 600 lira sözü verdi artık herkesi devlet besliyor. O 600 lira daha verilmeden buna dayanarak nasıl iş bırakıyor yoksul insanlar o da ayrı bir tutarsızlık ya konu o değil. Yakında Afrika'dan işçi getirmek zorunda kalabiliriz” demiş.
2019 yılında bir işkolu derneğinin başkanı da olan iş adamı Üniversite mezunu gençlerin büyük bir kısmı işsiz. Biz ustalara 6 bin TL veriyoruz ama eleman bulamıyoruz. Gençler meslek lisesinden, üretimden kaçıyor; AVM'de güvenlikçi oluyor. Bunu düzeltmeliyiz" demiş ve ilave etmiş "Sanayide, dünya ile rekabet eden bir teknoloji ve bilgiye sahibiz. Ancak hatlarda çalıştıracak ara eleman bulamıyoruz. Şu anda Türkiye'de üniversite mezunları 2 bin 500-3 bin lira maaşla işe giriyor. Biz ustalara 5-6 bin lira veriyoruz” ama eleman bulamıyoruz.
Diyarbakır’dan çıkan Türkiye’nin birçok iline yayılan bir zincir sahibi “İşsizlik yok, iş beğenmemizlik var” demiş. Aynı kanaatte olduğu anlaşılan bir esnaf vatandaşımız insanlara iş beğendirememekten şikâyetle iş bulamıyorum diyenlere '8-9 aydır eleman bulamıyoruz çalışmıyorsunuz, çalışmadan patron olmak istiyorsunuz' diyerek fırça da atmış. Bir iş adamları derneği başkanı Türkiye'de çalışmak isteyen herkese iş olduğunu ancak iş beğenmeme gibi durumun yaşandığını belirtmiş.
Otomotiv, makine, mobilya ve çeşitli alanlarda faaliyet gösteren ve önemli bir istihdam merkezi olan sitede eleman sıkıntısı yaşanıyormuş. 2 bin 500 iş yerinde 15 bin kişinin istihdam edildiği bu sanayi sitesinde 500-600 civarında, aylık 5 bin 500 liradan 15 bin liraya kadar çalışacak kalifiye eleman aranıyor ama bulunamıyormuş. Başka bir dernek başkanı da kelimesi kelimesine aynı şeyi söylemiş. Bir başka iş insanı “Başıma bir şey gelmez umarım ama bir haber gördüm ‘işsizlik rakamları yükseldi’, açıkcası pandemi sonrası hiçbir pozisyona aradığımız insanları bulamıyoruz, hangi sektörde arkadaşımla konuşsam en büyük problemi nitelikli iş gücü ama sokağa baktığınızda işsizlik sorunsalı" diyerek yakınmış. Bu duruma göre eleman bulamayanlar da bağırıp çağırmakta haklı görünüyorlar.
Nasreddin hocanın hanımı da haklı “İki taraf birden nasıl haklı olur?” Bu gibi bir konuda, her iki taraf da haklı olamaz. Belki de soruyu yanlış soruyoruz. Hani derler ya soruyu doğru sormak cevap bulmanın yarısıdır diye. Doğru söze ne demeli?
Türkiye’de işsizlik var mı? diye soracağımıza Türkiye’de bulunan işler işgücü piyasasında olanları işe girmeye teşvik edecek ve girdikleri işlerde tutacak kalitede mi? diye sorsak büyük olasılık daha doğru cevaplar bulabiliriz. Yani önce iş nedir bir onu tanımlasak. Eğer soruyu işi tanımlayarak sorarsak ilk yapılacak şey insanları işi kabul ve işte kalıcılığa teşvik eden iş tekliflerinin özelliklerini sıralamak olur olur. 2021 ve 2022 yıllarında yapılan bir araştırma bu özellikleri şöyle sıralamış:
- İşin sunduğu kariyeri geliştirme ve kariyerde ilerleme fırsatları;
- İşin sunduğu toplam net maddi olanak
- İşyerinde empatik ve ilham verici liderlerin bulunması
- İşin işi yapana verdiği manevi hazzın seviyesi
- İşte ulaşılamayacak hedefler ve makul olmayan isteklerin varlığı
- İşyerinde güvenilir ve destek sağlayıcı kişilerin varlığı
- İşyerinde işçilere esnek ve hoşgörülü davranılması
- Genel esenlik ve sağlık konularında desteğin düzeyi
- İşyeri ve yakın çevresinde çalışanlara hüsnükabul
- İşin coğrafi kapsamı ve seyahat yükü
- İş ve işyerinin emniyeti
- İşi yapana işin gerektirdiği kaynakların sağlanma düzeyi
İzahtan vareste. Bu yukarıda sıralananları sıralamak için büyük bir araştırmaya gerek yok. Hepimiz üç aşağı beş yukarı benzer bir listeyi hazırlayabiliriz. Gerçekten de bu özelliklerin hepsi önemlidir, mantıklıdır ve insanların işlerinden beklentileri arasındadır. Yani iş demek bir işletmenin veya kurumun bordrosunda bulunmak demek değildir.
Bu listenin iki önemli özelliği var. Birincisi, listede sıralanan özellikler ne birbirlerini dışlarlar ne de toplu olarak ayrıntılıdırlar. Türkçesi ne birbirlerinden kesin tanımlarla ayrılmışlardır yani, biri bir veya birkaç diğerini içerebilir ne de birlikte olabilecek tüm özellikleri kapsarlar. Yani, başka özellikler de bulunabilir. İkinci ve daha önemlisi bu özellikler birbirlerini telafi edebilirler.
Yüksek maaş veriyorum diye bir çalışanı işinde hiçbir gelişme olanağı sağlamadan ve ona bir kariyer planı üretme şansı vermeden tatmin edemezsiniz. O belki 19. yy Sanayi Devrimi yıllarında olurdu ama artık olmuyor. Bir çalışana maddi menfaat sağlarken insan sağlığını ve emniyetini hiç dikkate almazsanız onu işinde zor tutarsınız. Aynı şekilde düşük ücretli işlerde çalışanlar işin manevi hazzının (işin işi yapana verdiği manevi hazzın seviyesi) yüksekliği nedeniyle sadakat ve özveri ile çalışmaya devam edebiliyorlar. Benim çalışma hayatımın en doyurucu ve hala özlemle hatırladığım deneyimim, kariyerimde en düşük ücretle çalıştığım Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde asistan, yardımcı profesör ve doçent olarak geçirdiğim yıllarımdı.
Sağlıcakla kalın