Her yerde enflasyon

Hasan ARDIÇ
Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

Herkes artık çok iyi biliyor; Enflasyon global ekonomilerdeki en önemli iktisadî sorun. Bu sorunun ekonomilerde en az hasarla hızla ve kalıcı olarak çözümü artık yaşamsal önem taşımakta. 1929 dünya ekonomi krizi gibi bir krize henüz girmemekle beraber, kriz global ekonomilerin kapısını telaşlandırıcı şekilde çalıyor. Duyarsız kalınabilecek bir durum değil…

Artık çözümü ya da düşürülmesi bu kadar uzayan Enflasyon, bütün ekonomilerin doğrudan ve dolaylı sorunu… Bu andan itibaren global ekonomilerde nasıl oluştuğu ve yayıldığının da o kadar önemi kalmadı. Şöyle bir hatırlatma yapayım; ABD seçimleri sonrasında Yellen’in Hazine Sekreteri olmasına kadar gider. FED Başkanı Jerome Powell’ın Maliye Sekreteri’nin verdiği değerli bir dolar hedefine kadar dayanır.

Dünyanın en büyük ekonomisinde karşılaşılan bu durum, ülkede enflasyon oranının son 42 yıldır olmaması dikkate alındığında önemi ve bunun tüm dünya ekonomilerine derhal yansıyacağı anlaşılmıştır. Tabii ki başta ECB European Central Bank (Avrupa Merkez Bankası) durumdan nasibini aldı. ECB Başkanı Lagerfeld kısa bir süre dirense de  bu enflasyonu sabit tutmaya dayanamadı. Bu iki kuvvetli grubun Enflasyonu yaşamaya başlaması; diğer birçok ekonominin de bu dalgaya kapılmasına yol açtı.

Dünyanın ileri ekonomilerinde son 42 yıldır görülmemiş oranda yüksek enflasyon… 

Her ekonomi; yapısına, enflasyon oranına, olanaklarına, işin vahamet ölçüsüne göre kendine göre önlemler almaya başladılar. En hızlı davranan FED ve ABD Yönetimi oldu. ECB bir süre karar vermekte zorlansa da bir süre sonra ABD'li meslektaşlarını izledi. Gelişmeleri son iki yıl içinde defalarca yazdık, gündeme getirdik. Artık tekrara gerek olmadığı kanısındayım. Bu konuda, bulunulan evrede söylenmesinde gerek olan husus; sadece faiz hareketleriyle enflasyona çare bulunamayacağıdır. Faiz oranları elbette çok iyi bir argüman olsa da tek başına bu çözümü yapabilecek güçte değildir.

Güç sahibi ekonomiler, enflasyonla mücadelede, geçmişteki gibi bir miktar başarıyı erken ya da zamanında müdahale etmekle yapacaklardır. 

Son üç yıldır tutarlı her iktisatçı;

■ %5 üzerindeki her enflasyonun mücadele edilmesi gereken grupta olduğunu,

Enflasyon artışının sadece faizlerle giderilemeyeceğini, 

■ Talep enflasyonuna karşı gelebilmeyi becermenin ivedilikle gerektiğini,

Enflasyondaki artışların süreklilik kazanmasının durgunluğa hızla yol açacağını,

Durgunluğun devamı ile piyasaların malî dengesinin bozulacağını, 

Satınalma gücündeki azalmanın tüketim evlekleri arasında giderek artan huzursuzluklara yol açacağını, Enflasyon altındaki durgunluğun (Stagflation) ekonomideki tehlikeli durumlar listesinde riski yüksek grupta olduğunu

ve enflasyona ilişkin diğer tüm olabilecekleri, neredeyse olması beklenen takvimi de öngörmek suretiyle yazdık, anlatmaya çalıştık, grafiklerle anlattık.

Avrupa Merkez Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi toplantısında mevduat faizini 25 baz puan daha artırarak tarihi bir seviyeye yükseltti ve kötüleşen ekonomik koşullarda enflasyonu düşürmek için daha fazla artışa ihtiyaç olup olmayacağı konusunda seçeneklerini açık tuttu. Bununla birlikte faizlerin yeterince kısıtlayıcı seviyelere "getirileceği" yönündeki yönlendirmeye bu toplantı sonrasındaki bildiride yer vermedi. Dokuzuncu kez yapılan artışla, ECB'nin bankaların mevduatlarına ödediği faiz oranı yüzde 3,50'den 3,75'e çıkarıldı. Bu, Euro banknot ve madeni paraların henüz tedavüle girmediği 2001 yılından bu yana görülen en yüksek oran.

Verilerin ve ECB’nin verileri değerlendirmesinin daha ne kadar faiz artışı gerekeceğine ışık tutacağını söyleyen Lagarde, bu değerlendirmenin aydan aya değişebileceğini söyledi. “Faiz artırabilir, sonra pas geçebiliriz. Eylülde verilen karar, sonraki ay bu kararın değişmeyeceği anlamına gelmez” diyerek, sıkılaşma döngüsünün enflasyonun hedefine sıkı sıkıya bağlı kalacağına vurgu yaptı. 

“Şirket kârları ücret artışlarını bertaraf edebilecek düzeyde”

Enflasyonda yukarı yönlü risklere dikkat çeken Lagarde, “Rusya’nın tek taraflı olarak tahıl koridoru anlaşmasından çekilmesinin gıda fiyatlarını yükseltilebileceği uyarısını da yaptı. Ücret-fiyat sarmalına ilişkin bir gazetecinin sorusuna ise “Ücret artışları ve şirket kârları enflasyonu yükselten iki ana unsur ve bunun üzerinde çok çalışıyoruz. Diğer dış enflasyonist baskıları eliyoruz. Ücret artışları kesinlikle giderek daha büyük bir rol oynuyor enflasyonda, şirket kârları da öyle. 2023’ün ilk çeyreğinde şirket kârlarında çok hafif bir düşüş gördük. Daha önce de belirttiğimiz gibi şirket kârları ücret artışları için gerekli kâr marjı düşüşlerini karşılayabilecek seviyede. Ama enflasyon beklentilerine bakarsak, ücret ve şirket karları nasıl seyredecek diye bakarsak, ikincil etkiler görmeyi beklemiyoruz. Ama bu konuyu çok dikkatli inceliyoruz çünkü hizmet enflasyonu düşürmek daha zor. Mal fiyatları düşüşte, enerjide de düşüş var. Tabii ki faizlere çok da hassas olmayan hizmet gibi işgücü yoğun sektörlere odaklanıyoruz” yanıtını verdi. Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi toplantısında mevduat faizini 25 baz puan daha artırarak tarihi bir seviyeye yükseltti ve kötüleşen ekonomik koşullarda enflasyonu düşürmek için daha fazla artışa ihtiyaç olup olmayacağı konusunda seçeneklerini açık tuttu. Bununla birlikte faizlerin yeterince kısıtlayıcı seviyelere "getirileceği" yönündeki yönlendirmeye bu toplantı sonrasındaki bildiride yer vermedi.

Art arda dokuzuncu kez yapılan artışla, ECB'nin bankaların mevduatlarına ödediği faiz oranı yüzde 3.50'den 3.75'e çıkarıldı. Bu, Euro banknot ve madeni paraların henüz tedavüle girmediği 2001 yılından bu yana görülen en yüksek oran.

ECB, Yönetim Konseyi toplantısı sonrasındaki açıklamasında daha fazla artışa dair net bir ipucu çıkarmadı. ECB, "Yönetim Konseyi'nin gelecekteki kararları, ECB'nin temel faiz oranlarının yeterince kısıtlayıcı seviyelerde belirlenmesini sağlayacaktır" dedi. Haziran ayındaki açıklamasında ECB, faiz oranlarının yeterince kısıtlayıcı seviyelere "getirileceğini" söylemişti, bu da daha fazla artış anlamına geliyordu.

Lagarde da kapıyı araladı ama...

Konuşmasına “Enflasyon hala çok yüksek” vurgusuyla başlayan ECB Başkanı Lagarde, “Gelecek kararlarımız ana politika faizinin enflasyon hedeflerimize dönüş için yeterli derecede kısıtlayıcı olacak şekilde verilmeye devam edecek. Faiz kararlarımız enflasyon görünümü, ekonomik veriler, dinamikler ve para politikalarının etkisine göre verilecek” diyerek eylüle açık kapı bırakmış oldu.

Verilerin ve ECB’nin verileri değerlendirmesinin daha ne kadar faiz artışı gerekeceğine ışık tutacağını söyleyen Lagarde, bu değerlendirmenin aydan aya değişebileceğini söyledi. “Faiz artırabilir, sonra pas geçebiliriz. Eylülde verilen karar, sonraki ay bu kararın değişmeyeceği anlamına gelmez” diyerek, sıkılaşma döngüsünün enflasyonun hedefine sıkı sıkıya bağlı kalacağına vurgu yaptı.

“Şirket kârları ücret artışlarını bertaraf edebilecek düzeyde”

Enflasyonda yukarı yönlü risklere dikkat çeken Lagarde, “Rusya’nın tek taraflı olarak tahıl koridoru anlaşmasından çekilmesinin gıda fiyatlarını yükseltilebileceği” uyarısı da yaptı. Ücret-fiyat sarmalına ilişkin bir gazetecinin sorusuna ise “Ücret artışları ve şirket kârları enflasyonu yükselten iki ana unsur ve bunun üzerinde çok çalışıyoruz. Diğer dış enflasyonist baskıları eliyoruz. Ücret artışları kesinlikle giderek daha büyük bir rol oynuyor enflasyonda, şirket kârları da öyle. 2023’ün ilk çeyreğinde şirket kârlarında çok hafif bir düşüş gördük. Daha önce de belirttiğimiz gibi şirket kârları ücret artışları için gerekli kâr marjı düşüşlerini karşılayabilecek seviyede. Ama enflasyon beklentilerine bakarsak, ücret ve şirket karları nasıl seyredecek diye bakarsak, ikincil etkiler görmeyi beklemiyoruz. Ama bu konuyu çok dikkatli inceliyoruz çünkü hizmet enflasyonu düşürmek daha zor. Mal fiyatları düşüşte, enerjide de düşüş var. Tabii ki faizlere çok da hassas olmayan hizmet gibi işgücü yoğun sektörlere odaklanıyoruz” yanıtını verdi.

Son dönemde sürekli olarak Yellen ve Powell görüşlerine, biraz da doğal olarak, çünkü karar belirleyicileri, yer verdim. Bu bakımdan biraz aradan hemen sonra ECB Başkanı C. Lagarde görüşlerine bu yazımda daha uzun yer rezerve ettim.

Tabii sadece Merkez Bankaları ve Maliye Bakanlıkları enflasyon kararlarında belirleyici olmuyor. Piyasalardaki satıcılar ve alıcılar da davranışlarıyla bu kurumların kararlarına etki edebiliyorlar. Bu hususu önemsiyorum; tüketici yeni fiyat düzeyine alışıncaya kadar, karşılaştırma yapana kadar mecburi kayıtsız bir dönem kısa da olsa yaşanıyor ki işte bu dönem enflasyonist baskıya kalıcılık yönünde şans tanıyor. Piyasalar açısından tehlikeli bir durum. Artık bu noktada ayrıca kötü niyetli ve fırsatçılığı ön planda kullanabilen satıcı ve stokçuları burada hatırlatmamız tabii gerekiyor. Bu da piyasalar açısından, bilhassa piyasalarda ürün bulunabilmesi bakımından risk oluşturuyor. Bazı ürünlerde işin takibi zorlaşıyor, örneğin yakıt perakendesi. Perakende yakıt fiyatının yarın ya da diğer  gün, hangi oranda zam alacağının 2 gün önceden ilanı tuhaf gelse de o kadar sık zam geliyor ki artık bunu garipseyen de yok. Arada yapılan zammın altında bir oranda indirim de yapıldığı olsa da tüketiciyi memnun etmiyor. Bu derece volatilitesi yüksek yakıt fiyatları bütün piyasaları etkiliyor.

Özetle enflasyon ve enflasyonun vereceği zararlar konusunda sayfalarca yazmak, saatlerce konuşmak tabii ki son derece mümkün ve kolay. Ama artık her ekonomi bu aşamayı 2022 ve sonrası dönem için geçmiş bulunuyor. Yapılması gereken; maliye ve para politikalarını gerçekçi verilere göre yeniden gözden geçirmek, buna göre enflasyon tahminlerinde siyasi değil ekonomi bağlamında realist öngörülerde bulunmak ve mikro ekonomik politikaları da denetlemek… Ceza yazarak ya da yasaklayarak, belirli konularda sert ısrarlarla ekonomi yönetmek sonuç vermez. Bunu deneyimleyen ülkeler arasında vardık. Serbest piyasa ekonomisini uygulayan bir ekonomi yönetiminin ekonomiye detayda müdahale etmemesi ancak çok major problemleri çözmede yardımcı olması tercih edilmektedir.

Gördüğüm kadarıyla bizler daha birkaç yıl boyunca “Enflasyon” demeye devam edeceğiz. Bunu ülkem için söylemiyorum. Aksine Türkiye ekonomisi hakkında şimdilik yazmama kararıma devam ediyorum. Ama bu demek değildir ki takip etmiyorum; hayır özellikle ve dikkatle ülkemiz ekonomisini izliyorum. Sadece şimdilik yazmıyorum, kendime verdiğim bir süre var o süre içinde sözümü tutacağım. Belki ülkenin başta ana muhalefet partisi, onun genel başkanı ve hattâ diğer muhalefet partileri benden önce açıklamalar yaparlar. Çünkü liderle politikacılar arasında bir fark olmalı. Bu fark da kullanılan aracın gücünde değil, konulara bakış ve değerlemelerdeki ayrımsallıkta ortaya çıkmalıdır. Sistem lider değil politikacı üreten bir düzende çalışıyor. Politikacıların hedefi ilk seçimlerdir. Liderin hedefi de bir sonraki kuşaktır. Bu incelenmesi gereken bir olay çalışmadır. Bizi de yakından ilgilendirmektedir. Aslında her küresel ekonomide yakın vade değil, onunla beraber ve ondan ziyade orta ve uzun vadeli yatırımlar ekonominin sorunlarına kalıcı çözümler getirir.

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Muhalefet 13 Kasım 2023
Ortadaki Doğu 23 Ekim 2023
Ekonomide 29 Ekim 18 Ekim 2023
… Bundan sonra ? 28 Ağustos 2023
KKM, gelişmeler 25 Ağustos 2023