Her taşın altından emirlik çıkıyor
Uluslararası ilişkilerde para pek çok kapıyı açıyor. Hele ülke ekonomik kriz içindeyse, sadece kapılar sonuna kadar açılmakla kalmıyor, bir de üzerine “tören” düzenleniyor. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed’in Ankara’ya yaptığı ziyaret tam da böyle oldu. Ekonomik krizle boğuşan AK Parti hükümeti, bir dönem hemen her uluslararası konuda karşı karşıya geldiği, içerde ise darbecileri desteklemekle suçladığı BAE Prensi’ni yere turkuaz halılar –AK Parti kırmızı halı yerine turkuaz renge geçti- sererek karşıladı. Ankara’daki görüşmelerde BAE’nin 10 milyar dolarlık yatırım sözüne karşılık, AK Parti hükümeti de Veliaht Prens’e Varlık Fonu’ndaki Türkiye’nin en değerli şirketlerinin kapısını açtı. –Katar da geçen yıl Türkiye’ye 15 milyar dolar yatırım sözü vermişti, ancak bu sözün çok küçük bir bölümü hayata geçti. BAE yatırımının akıbeti de bu açıdan merak konusu.
İran’da, Suriye’de, Afganistan’da, Rusya’da..
BAE’nin en güçlü adamı olan Veliaht Prens Ankara’da temaslarda bulunup, Türkiye ile 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana gergin ilişkileri normalleştirirken, Emirliğin değişik düzeydeki yetkilileri Türkiye’nin yakın coğrafyasında –deyim yerindeyse- at koşturuyorlardı. BAE Dışişleri Bakanı’nın yıllar sonra Şam’a yaptığı ziyareti malum; Esad Suriyesi’ne Arap Birliği yolu açılıyor bu ziyaretle birlikte. BAE liderinin danışmanı Enver Gardash ise, dün İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bagheri’yi Dubai’de ağırladı. Körfez Arapları’nın Tahran yönetimiyle ilişkileri normalleştirmesi açısından son derece kritik bir ziyaret. Nitekim Suudi Arabistan da Irak aracılığıyla Tahran yönetimi ile temaslara başlamıştı. Washington yönetiminin, Körfez Arapları ile İsrail’i barıştırdıktan sonra, BAE ve Irak üzerinden bölgedeki Şii-Sünni itişmesine de çeki düzen vermeye kararlı olduğunun göstergesi adeta.
Bitmedi;
BAE Veliahtı’nın Ankara’da olduğu saatlerde, AK Parti hükümetinin çok isteyip de alamadığı Kabil Uluslararası Havalimanı’nın işletmesinin BAE’ye verilebileceğine ilişkin haberler düştü ajanslara. BAE yetkilileri Taliban’la masaya oturup, Kabil havaalanı işletmesinin ayrıntılarını görüşmeye başlamışlar bile haberlere göre.
Suriye’de de hiç beklenmedik bir yerden, PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG kontrolündeki bölgeden BAE yetkilileri çıktı; 16 Suudi Arabistan ve 8 BAE subayı, Fırat’ın doğusundaki El Şidadi Amerikan üssünde “incelemelerde bulunmuşlar” meğer. Belli ki Washington yönetimi buradaki krizi de Körfez Arapları üzerinden çözmek niyetinde. Plan tahmin edilebilir; BAE ve Suudi Arabistan eliyle Suriye’nin kuzey doğusunda Araplar daha görünür, PKK uzantısı oluşum daha silik hale getirilecek. Böylece Türkiye’nin çekinceleri ortadan kaldırılacak, bölgeye iş birliği havası hakim olacak. –Ancak PYD-YPG de bu plan işlerken boş durmadı elbette; Fırat’ın doğusundan bir heyet Moskova’ya gidip, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüştü. PYD-YPG’nin hesabı da Rusya üzerinden Esad’a ulaşıp, bölgede özerk yönetim kotarabilmek.
İşin ilginci, BAE yetkilileri de Moskova’daydı bir hafta önce; Rusya ile enerji alanda işbirliği için niyet mektubu imzaladılar. BAE’nin Doğu Akdeniz’de artan etkinliğini, Rum-Yunan cephesinde hem askeri, hem de ekonomik olarak saf tutmasını da unutmamak gerek. Kahire’de Akdeniz Gaz Forumu’nun geçen hafta yapılan toplantısında gerçi BAE yetkilileri yoktu ama, İsrail’den Kıbrıslı Rumlar’a, Yunanistan’dan Fransa’ya, hatta ABD’ye kadar beraber hareket ettikleri tüm ülkeler toplantıdaydı. Oturup, Akdeniz’de Türkiye’yi dahil etmeden nasıl enerji işbirliği yapacaklarını konuştular.
Libya’da ise BAE’nin Mısır-Fransa ve AK Parti hükümetinin “darbeci” ilan ettiği Hafter’in cephesinde yer aldığını bilmeyen yok. O kadar ki, geçen yıl Türkiye’nin kontrolündeki Vatiyye üssü işaretsiz uçaklar tarafından bombalandığında da tüm oklar BAE’yi göstermişti; Türk subaylar için kurulan barakaları yerle bir edenin işaretsiz BAE uçakları oldukları yazılıp çizilmişti.
Interpol başkanı da emirlik’ten…
Ne ilginçtir ki, Türkiye’de geçen hafta yapılan İnterpol zirvesinden de BAE çıktı; Interpol Genel Kurulu’nda Teşkilatın yeni Başkanı olarak BAE İçişleri Bakanlığı Başmüfettişi Ahmed El Reisi seçildi. Üstelik bu seçim, EL Reisi hakkındaki “işkenceci” iddialarına rağmen yapıldı. El Reisi’nin hakkında muhalifl erin keyfi tutuklanmaları ve işkenceye uğramalarında etkin olduğu gerekçesiyle iki ayrı suç duyurusu var. Buna rağmen Interpol Başkanı seçilmesinde ise, “paranın gücünün” etkin olduğu konuşuluyor. BAE, ABD’den sonra Interpol’e en çok mali katkı yapan ülke. Belli ki ABD, Ortadoğu’yu zapt-ı rapt altına almak için yeni bir “BOP eş Başkanı” bulmuş kendine.
Ne demişler?
Parayı veren, düdüğü çalar…