Her sorunun arkasında o var
Dünyanın üretim ve ihracat üssü Çin, diğer ülkelere “dengesizlik” ihraç ediyor. Konteyner krizinden koronavirüse kadar dünyanın başına dert olan birçok sorunun altında ya da arkasında Çin faktörü var.
Dünyanın birçok yerinde ticaret hız keserken krizden ilk çıkan Çin ticaretin ana merkezi oldu. Dünyanın dört bir tarafına Çin’den mal akmaya başladı. Ama Çin’den diğer ülkelere dolu giden konteynerleri dolduracak ithalat olmayınca giden konteynerler gittikleri yerlerde kaldılar. Önceki gün Dünya Gazetesi’nde vardı. Pandemiyle başlayan konteyner krizi büyümeye devam ederken, iş yapamaz hale gelen bazı sanayiciler kendi çözümünü geliştirmeye başlamış. Mesela Oba Makarna, iki konteyner gemisi alarak kendi armatörlük şirketini kurmuş. Egeli bir ihracatçı ise yüklerini kuru yük gemisiyle gönderme yolunu seçmiş. Çin’den kaynaklanan sıkıntı iş insanlarını bu tür alternatif çözüm arayışlarına yöneltiyor.
Yine aynı şekilde bir çok sektörü vuran çip krizinin başladığı yer de Çin. Çip üretimindeki en önemli hammadde olan silisyumun yüzde 60’ı Çin’de üretiliyor. Çin bunları eritemeyince çip üretimi de aksıyor.
Çin dünyanın dengesini bozdu
Hafta başında gazetelerde Çin’in döviz rezervlerinin Mayıs ayında 3.22 trilyon dolar yükselerek son 5 yılın zirvesine çıktığı haberleri yer aldı. İşte size ekonomileri alt üst eden küresel dengesizliğin rakamsal bir başka yansıması. Ucuz iş gücü, zayıf iç tüketim ve kontrollü bir şekilde değersiz tutulan para biriminin desteğiyle Çin güçlü bir ihracat ekonomisi haline geldi. Dünyada birçok ülke cari açık verirken Çin cari fazla veriyor. Böylece döviz rezervleri kabarıyor. Bu paralar bizim gibi, ABD gibi cari açık veren ülkelere borç ya da yatırım olarak gidiyor. Yani Çinlilerin tasarrufu sayesinde normal şartlarda tüketebileceğimizden daha fazlasını tüketiyoruz.
Deyim yerindeyse Çin dünyanın dengesini bozdu. Sadece üretimi ve sattıklarıyla değil tüketimi ile bozdu.
Dünya emtia fiyatlarındaki artışın arkasında Çin talebi var. Öyle böyle değil, birçok emtiada en büyük tüketici açık ara Çin. Mesela dünyada üretilen kömürün yüzde 70’inden fazlasını, alüminyumun ve nikelin yarısını, çinko, bakır, demir cevheri ve kurşunun yarıya yakınını, platinin üçte birini, paladyumun beşte birini ve petrolün yüzde 15’ini tek başına Çin tüketiyor. Aynı şekilde tarımsal ürünlerde de en büyük tüketici Çin.
Çin’deki nüfus artışı, sanayileşme ve kentleşme 2000’lerdeki emtia süper-döngüsünün ana nedeniydi. Görünen o ki, COVID etkisinden çıkan ve üretimini artırmaya başlayan Çin, 2020’lerdeki emtia hareketinin de sebebi olacak.
“İki ucu keskin bıçak durumu”
Bu tehlike önlenebilir mi? Çok zor. En iyi olasılık mevcut durumu koruyabilmek. Batı Çin’in korumacılığı bırakıp daha fazla tüketmesini istiyor. Çinlinin tasarruf ederken, kendi halklarının aşırı tüketmesinden rahatsızlar. Çözümü kolay bir sorun değil. Küresel ekonomi “iki ucu keskin bıçak durumu” ile karşı karşıya. Çünkü Çin deyince dünya nüfusunun yüzde 20’sinden bahsediyoruz. Eğer Amerika ve batının istediği gibi Çinliler de batılılar standardında tüketmeye başlarsa olacakları düşünebiliyor musunuz? Etinden sütüne, bakırından kobaltına kadar emtia talebi daha da artacak; fiyatlar daha da kabaracak; dünyayı emtia kaynaklı yeni bir enflasyon dalgası kaplayacaktır.
Neyse ki 100’üncü yılını kutlamaya hazırlanan Çin Komünist Partisi’nin ve Çin yönetiminin böyle bir değişikliğe niyeti yok gibi…