Her şey farklı olacak: 2
"Sosyal mesafe ayarları" üzerine düşünelim
Covid-19 hastalığıyla ilgili söylenmesi gereken her şey söyleniyor.Hepimiz yaygın biçimde "malumat" sahibi olduk.O malumatlardan biri de " Covid-19'dan sonra her şey farklı olacak!"
Malumat, belli bir yöntemle ve belli bağlamlar çerçevesinde "bilgiye" dönüşürse, değer üreterek, maddi ve kültürel zenginlik yaratmanın aracı haline gelir.
Gündeme iyice oturmuş, kitlelerin günlük ilgilerinin bir parçası haline gelmiş olan "sosyal mesafe ayarlarının" yarın için ne anlam taşıyacağını sorgulamanın, malumatlarımızı bilgiye dönüştürmenin zamanıdır.
İlk adım, toplumsal yaşam olan bütün canlılarda "rol paylaşımının bütününü" kapsayan "sosyal mesafeyi" Covid-19 nedeniyle iki metreye indirgeyen anlatıma çok fazla saplanıp kalmayalım.Bu mekansal uzaklık, hastalık bağlamında doğrudur ama, hastalık sonrasında geleceği inşa etme bağlamıyla düşündüğümüzde eksik kalabilir.
İkincisi, Batı kültürünün etkisi altında olan hepimiz, yedi büyük günahtan biri olan "açgözlülük ve sorumsuzluğu" besleyen "aşırı değerlendirilmiş bireyciliğin" yarattığı "benmerkezci" davranışları dikkate alalım. Gelecekte daha güvenli, refahı artmış bir toplumu yaratmanın gerek şartı olan "işbirliklerini zayıflatacak", birbirimizi anlamamızın sağlayan "dokunmayı" sakıncalı davranış olarak algılatacak eğilimi beslemeyelim.
Üçüncüsü, iletişim kurmamızı sağlayan "kısa mesajlı anlatımların", gelecek inşa etmenin özünü oluşturan "düşünce geliştirmeye" yetmeyeceğini bilelim. Net bilgiye dayalı "kaliteli fikir üretmenin" sağlıklı bir toplumsal ilerlemenin olmaz olmazı olduğunu unutmadan, "sosyal mesafe ayarında derinlik" yaratılmasını da gündemlerimizde diri tutalım.
Dördüncüsü, "piyasa üst göstergelerini aktarmaya" yüzde 90 zaman ayıran, temel eğilimlerin yarattığı "dip dalgaları" tartışmaya yüzde 10 bile zaman ayırmayan bir kitle iletişim sisteminin, sosyal mesafe ayarlarını sığlaştıracağını, toplumsal enerjinin üretime dönüşmesinde eksikler ve boşluklar yaratacağını unutmayalım.Yüzeysel, sığı sorunlara abanırsak, sürdürebilir güvenli gelecek yaratacak sosyal mesafe ayarlarını kaçıracağımızı da akıldan çıkarmayalım.
Beşincisi, "kibir ve üstünlük inancının" tek hücreli bir virüs karşısında yerlere serildiğini yaşayarak öğrendik. Normal koşullarda "popülist, gelecek yaratma iddiası olmayan, ırk ve inanç odaklı ayrıştırmalara abanan, ben merkezci ve kendisiyle aşırı meşgul liderlerin" güvenli bir gelecek yaratmayacağının bilincini yükseltelim. Toplumu ayrıştıran, inanç ve düşünce özgürlükleri arasında denge kurmayan bir dil kullanmanın zararlarını da iyice anlamış olmalı; kapsayıcı bir dil özeninin " sosyal mesafe ayarı" bağlamını da unutmayalım.
Sosyal mesafe ayarı, toplumsal yaşamdaki canlıların "bağlantı kurması, iletişim geliştirmesi ve işbirlikleri yapması" potansiyelleriyle belirlenir. Gelecek on yılda, özellikle mobil iletişim teknolojisinin potansiyelleri bağlantıların, iletişimin ve işbirliklerinin nitelik ve niceliklerinde köklü değişiklikler yapacak. Değişmeler "sosyal mesafe ayarlarını" yeniden tanımlamayı gerektirecek.
Eğer, yeni bir " medeniyet tasarımız" yoksa, "sosyal mesafe ayarları" yaparken bütünsel bir yaklaşım mümkün olmaz.
Eğer, yaygınlaşan, yoğunlaşan ve derinleşen "bağlantı, iletişim ve işbirliklerinin" yaratacağı "ani temas kırılganlıklarının" üzerinde kafa yormaz, insanlarımızı "bilgiyle donatmaya" gerekli özeni göstermezsek ciddi sorunlar yaşarız.
Sosyal mesafe ayarlarını düşünmenin, sorgulamanın bir ortak akla erişmenin tam zamanıdır.