Her ay %1,9 artarsa hedef ancak tutar
Merkez Bankası’nın şu enflasyon raporları, her ne kadar hedef tutturulamasa da gündemi işgal etmeyi sürdürüyor. Dün de öyle oldu ve Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan; daha önceki guvernör Hafize Gaye Erkan’ın miras bıraktığı 2024 yılsonu enflasyon hedefini, 2 puan yukarı çekmiş.
Hedef koyarak piyasaları bu yılsonuna doğru enflasyonun düşeceğine ikna etmek istemiş. Bir tür sözel yönlendirme gibi düşününün. Hani FED yapıyor ya… Faizle oynamasına gerek kalmadan, kelim eseçimi veya hedef açıklayıp dünya piyasalarına yön veriyor, sözel yönlendiriyor, tıpkı o hesap.
Fakat söz hesaptan açılacaksa, sormak gerekir. Guvernörün yılsonu hedefi gerçekçi mi? Aslında buna yorum getirmeye gerek yok. Sadece matematiğe bakarak buna okur karar verebilir. Yılsonu hedefi %38 ise ve ilk 4 aylık enflasyon da %18,7’ye varmışsa önümüzdeki 8 ay toplamında %16,3’lük pay var.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Enflasyon hedefine dair…
Aylık kaç artmalı ki hedef tutsun?
Hesabı birlikte yapalım. Yüzde 38’den ilk 4 ayda gerçekleşen %18,7’lik payı çıkarınca, geriye kalan; %16,3 oluyor. Hedefin tutabilmesi için mayıstan yılsonuna 8 ay boyunca üretilmesi gereken enflasyon… Bunu da 8 aya böldüğünüzde aylık %1,9 enflasyon elde etmiş oluyorsunuz.
Peki, ayda %1,9’luk enflasyon gerçekçi mi?
İşte bu noktada tahmini siz yapabilirsiniz. Baz etkisiyle düşse dahi enflasyonun bu ay dâhil yılsonuna dek her ay %1,9 artması beklenebilir mi? Baz etkisiyle toplamda 20- 22 puan düşmesi halinde bile her ay %1,9’dan taşacak rakam, yılsonu hedefinin ıskalanmasına yol açar. Şimdi bu hedef mi temenni mi?
not - MERKEZ’E BİR DİL LAZIM O DA HEMEN LAZIM
Aslında nicedir bu ülkenin yerel halkı olarak enflasyonun düşeceğine ikna edilmeye hazırım ben. Konuştuğum vatandaşlar, sanayicisi, ihracatçısı, çiftçisi hele ki emeklisi, asgari ücretlisi… Her birimiz ikna edilmeye meyilliyiz. Yeter ki bize olan biten doğru açıklansın, anlayacağımız bir dil kullanılsın.
Dün Merkez Bankası Başkanı, finansçıların anlayacağı bir dille uzun uzun enflasyon raporunu sundu. Kullandığı kelimelerin bazılarını da küresel finansçıların anladığını sanmam, zira heterodoks sürecinde, yığınca bize özgü ekonomik modeller, epistomolojik kopuşlar ve farklı iktisadi tabirler ürettik.
Eğer ikna edilecek olan halk ise sözel yönlendirilecek olan piyasalar ise guvernörün, “sevgiliye mektuplar” iletişim tonuyla değil, halkın anlayacağı dilde konuşması gerekiyor. Merkez’in zaten öteden beri iletişim sorunu vardı ve sözel yönlendirme de “söze” ihtiyaç duyuyor.
Söz, sözel yönlendirmeden açılmışken; bir sözün 3 temel özelliği vardır; 1-söz doğru olmalı, 2-söz yararlı olmalı ve 3-söz güzel olmalı. Dünkü sözlerine bakınca doğru mu değil mi bilmiyorum fakat ben de TÜİK’in yalancısıyım ve doğrudur varsayalım. Peki, faydalı oldu mu? Anlasak belki ama…
Güzel söze gelince… Excel hesap tablosu da bir dildir ama hayat, rakamların izdivacı üzerinden değil, hayatın gerçekleri üstünden yürüyor. Hele ki enflasyonun şaibeli rakamı artık iktisadi tabir değil sosyoloji haline geldiği ortamda, “yılsonunda %38 olmasına karar verilmiştir” hükmü verilemez.
Hükümet tasarruftan söz eder, doludizgin harcamayı sürdürür, kamu verimlilikten söz eder liyakati dışlar, kayırmacılık almış başını gider ise siz hangi hedefe kimi inandırabilirsiniz? Sahi bay guvernör, siz bu hedefe inanıyor musunuz? Muhatabınız eğer piyasa ise onlar inanmıyor. Bilginiz olsun istedim.