“Hedefimiz değişimi yönetmek”
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Mehmet Tütüncü, “’Bu Dünya Bizim’ yaklaşımımızla belirlediğimiz üç ana odak çerçevesinde sürdürülebilirlik çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu odak alanlarımızı doğanın geleceği için çalışmak, paydaşlarımızla güçlenmek ve geleceğe ilham vermek olarak tarif ediyoruz” diyor.
“Dünya, büyük bir hızla dönüşüyor ve bu dönüşüm karşısında ezberlerimizi sürekli gözden geçirmek zorundayız. Zorlu koşullardan geçtiğimiz böyle dönemlerde her organizasyon kendi hedefleri, sektörü ve yapısı doğrultusunda kendine özgü bir yol haritası çiziyor. Bu doğrultuda biz de değişimden etkilenen değil, değişimi yöneten bir kurum olma hedefimizle iş gücünden yatırımlarımıza, çalışma modellerimizden ürün portföylerimize kadar her alanda gelecek vizyonumuz çerçevesinde adımlar attık ve atmaya da devam ediyoruz.”
Bu sözler, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Mehmet Tütüncü’ye ait.
“İsrafsız Şirket” çalışma modelini tüm faaliyetlerinin odak noktasına yerleştiren Yıldız Holding, sürdürülebilirliğin ötesine geçen sistem dönüşümü anlayışını benimsiyor. Mehmet Tütüncü ile “sürdürülebilirliğin ötesine geçen sistem dönüşümü”nü konuştuk.
Verimlilik, dijitalleşme ve insan
“Yıldız Holding’de yönetim yaklaşımımızın temelini ‘İsrafsız Şirket’ modeli oluşturuyor. Stratejimizin arkasındaki önceliklerimizi ise ‘Verimlilik, Dijitalleşme ve İnsan’ üçgeninde ele alıyoruz ve bütüncül bir sistem dönüşümü anlayışını benimsiyoruz. İşimizin bugününü iyi yönetip verimli hale getiremezsek, işimizi büyütecek ve dönüştürecek kaynağı da yaratamayız. Öte yandan, yalnızca bugüne odaklanırsak gelecekte bizi bekleyen koşullara yanıt vermek için çok geç kalabiliriz. Biz de Yıldız Holding’de bu 3 unsur üzerinden tüm ekosistemimizde değer yaratmak ve birlikte dönüşmek hedefiyle hareket ediyoruz. Başta yetenek yönetimi olmak üzere kurumsal yönetişim ve dijitalleşme odağımızla bütünsel bir süreç yönetimini benimsiyoruz. İşimize dair cevapları bulurken, değişen sorulara da yanıt verebilmek için hem iş yapış şeklimizin hem de kullandığımız sistemlerin bu değişime açık olması gerekiyor. Değişimi yakından takip eden yapılar, olumsuz etkilenmemek adına kalıcı yatırımlar ve yapılar yerine daha esnek yapılara, çevik organizasyonlara ve akışkan stratejilere yöneliyor. Biz de bunu uygulamaya gayret ediyoruz.”
Etki ettiğimiz geniş ekosistemde dönüştürücü bir role sahibiz
“’İsrafsız Şirket’ en temelde ‘verimli şirket’ demektir. Ancak bizim kastımız, sadece şirket içinde dört duvar arasında yapılan tasarruf değil. Tüm değer zincirimizi kapsar. Tarladan aldığımız bezelyede israf olmasın diye kullandığımız hasat makineleri, çiftçiye verdiğimiz gübreleme, tohum desteği bu modelin birkaç örneği. Değer zincirinin uçtan uca tüm katmanlarını kapsayan bir anlayıştan söz ediyoruz. Etki ettiğimiz geniş ekosistemde dönüştürücü bir role sahip olduğumuzun bilinciyle bugün attığımız her adımda verimliliği gözetmek durumundayız. Bu kapsamda hasattan tüketime her aşamada israfı azaltmaya yönelik etkili uygulamalar geliştiriyoruz. Sorumlu bir gıda üreticisi olarak, çok sayıda ülkeye yayılmış olan operasyonlarımız dahilinde küresel ticaret ve tedarik zincirlerini yeniden kurguluyor, dönüştürüyor ve tedarik zincirimizi sorumlu ve dayanıklı hale getirmeye odaklanıyoruz. 2030 yılına kadar stratejik tedarikçilerimizin tümünün ‘Yıldız Holding Sorumlu Satınalma Politikası’na uyumunu sağlamayı hedefliyoruz. Sürdürülebilir ve iyi tarım alanlarında kritik paydaşlarımız olan çiftçilerimizle birlikte çalışıyoruz. Topraktan Tabağa Sıfır Gıda Kaybı iş modelimiz ile atığı kaynağında önlemek amacıyla çiftçilerimize danışmanlık veriyor, fabrikalarımızda uyguladığımız sıfır atık prensiplerimiz doğrultusunda tarıma dayalı ham madde kalıntılarını biyogaz tesislerinde yenilenebilir enerji üretiminde değerlendiriyoruz. Tesislerimizde de yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmaya devam ediyoruz. Yakın bir zamanda Aytaç Gıda’nın Çankırı’da faaliyet gösteren fabrika arazisinde 6 MWp kapasiteli Güneş Enerjisi Santrali kurulumu gerçekleşecek.”
Bu Dünya Bizim
* “Bu Dünya Bizim” yaklaşımımızla belirlediğimiz üç ana odak çerçevesinde sürdürülebilirlik çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu odak alanlarımızı doğanın geleceği için çalışmak, paydaşlarımızla güçlenmek ve geleceğe ilham vermek olarak tarif ediyoruz. ‘Doğanın Geleceği için Çalışmak’ başlığı altındaki öncelikli konularımız arasında iklim ve karbonsuzlaşma, enerji ve su yönetimi, sürdürülebilir tarım, biyoçeşitlilik ve toprağın korunması, atık yönetimi ve plastik azaltımı yer alıyor. 2050 yılına kadar “net sıfır” karbon hedefine ulaşmak üzere çalışmalarımıza devam ederken Ülker ve Kerevitaş şirketlerimizin başlattığı karbonsuzlaşma projelerini tüm iştiraklerimize kademeli olarak yayma hedefiyle Aytaç ve Bizim Toptan şirketlerimizde de bu yöndeki çalışmalarımızı başlattık.
İkinci odak alanımız olan ‘Paydaşlarımızla Güçlenmek’ ise ‘İnsana Yatırım’ anlayışımızın somut bir göstergesi olarak stratejik konularımızdan biri olmayı sürdürüyor. Global değerlerimizden biri olan fırsat eşitliği ve kapsayıcılığın yanı sıra yetenek yönetimi, çalışanlarımız başta olmak üzere ekosistemimizin tamamının gelişimi en önem verdiğimiz konuların başında yer alıyor. Üçüncü ana odak noktamız olan ‘Geleceğe İlham Vermek’ kapsamında ise sorumlu ve yenilikçi iş modelleri ve ürünler ile müşterilerimize alternatif sunmak, daima temel prensip olarak benimsediğimiz ürün kalitesi ve güvenliğinin yanı sıra, değişen tüketici beklentileri doğrultusunda inovatif ürünlere de ağırlık vermek için çalışıyoruz.”
“Tarımın Kadın Yıldızları”
* Kerevitaş’ın SuperFresh markasıyla 2022 yılında, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın destekleriyle ‘Tarımın Kadın Yıldızları’ projesini başlattık. Kerevitaş, bu proje kapsamında, sözleşmeli kadın çiftçilere alım garantisi sunuyor, avans desteği sağlıyor ve tohum seçiminden hasada kadar her aşamada uzman ziraat mühendisleriyle yanlarında oluyor. Projemizin temel hedefi, 3 yılda desteklenen kadın çiftçi oranını yüzde 100 artırmaktı ve bu hedefe sadece 1 yılda ulaştık. Tarımın Kadın Yıldızları projesini, 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgelerimize öncelik vererek geliştirmeye devam edeceğiz.
Sistemlerin iyileştirilmesi, onarılması şart
“Gıdanın sürdürülebilir geleceğini tehdit eden pek çok unsur var. Nüfus artışı, bununla birlikte ihtiyaçların artması, iklim krizine bağlı olarak ham madde tedariğinde yaşanan sıkıntılar, tedarik zincirindeki kırılmalar, artan göçler, biyoçeşitlilik kaybı ve su kıtlığı başta olmak üzere dünyamızın kaynaklarının azalması bu unsurlardan sadece birkaçı. Bunun yanı sıra gıda kaybı ve gıda israfı yine gıdanın sürdürülebilirliğinin önündeki en önemli engeller arasında yer alıyor. FAO dünyanın 2050’de ulaşacağı nüfus için bugünkü endüstriyel gıda ve tarımsal üretiminin yüzde 70 oranında artması gerektiğine vurgu yapıyor. Çok açık olan bir gerçek var. Mevcut sistemlerin eski anlayışlarla sürdürülmesi mümkün değil. Bu sistemlerin iyileştirilmesi ve onarılması şart. Bu doğrultuda tarladan sofraya stratejilerinin uygulanması ve hasat aşamasından tüketime döngüsel modellerin kurgulanması gerekiyor. Tarımsal üretimin karbonsuzlaştırılması, biyoçeşitliliğin korunması ve su kullanımında iyileştirmeler yapılması önem taşıyor.”