Haziran enflasyonu yüzde 6’dan az olmaz, 8’e kadar da yolu var; ama...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Enflasyonun temel belirleyicisi durumundaki döviz kuru ve ondan kaynaklanan fiyat artışları haziran oranının yüzde 6-8 arasında gelmesi gerektiğini söylüyor.

Ancak TÜİK'ten yüzde 4.95'ten daha yüksek bir oran beklenmiyor. Yüzde 4.95'in önemi geçen yılki oran olması. 

"Faiz arttı, yıllık enflasyon da yönünü yukarı çevirdi" denilmesine göz yumulur mu?

Önce iki kavramı ayırmak gerek. Başlıkta dile getirdiğim oranlar TÜİK'in yarın açıklayacağını tahmin ettiğim oranlar değil, bunlar benim bir dizi hesaplamayla yaptığım tahminle bulduğum oranlar.

TÜİK’in ne açıklayacağını tabii ki bilemem ama tahminim yüzde 4.95’ten düşük bir oran açıklanacağı. Niye mi yüzde 4.95, onu da birazdan izah edeceğim. 

Tüketici fiyat endeksinde temel belirleyici konumunda olan veriler var. En başta da döviz kurundaki değişim. İşte kurdaki değişimin fiyat endeksine olan etkisi geçmiş baz alınarak hazirana uygulandığında yüzde 6 bile öpüp başımıza koyacağımız ölçüde düşük bir oran kalıyor. 

Ama işte o etkilerin ancak bir kısmı hazirana yansıyacağı için yüzde 6 dolayında bir oran makul sayılabilir. 

Normalde o etkiler tümüyle haziran ayı endeksine yansısa yüzde 8'e kadar bir artış görebiliriz, hatta çok daha yukarılara giden bir oran, öyle ki çift hane bile sürpriz olmaz. 

Bunu söyletirler mi? 

TÜİK’in niye yüzde 4.95’in üstüne çıkmak istemeyeceğine gelince... Yüzde 4.95’in önemi şu; geçen yılın haziranındaki gerçekleşme yüzde 4.95 olduğu için daha yüksek bir oran, yıllık oranın artışa geçmesi demektir. Herhalde bu da istenmeyecektir. 

Merkez Bankası aylar sonra faiz artıracak. Faizin artırıldığı ayın enflasyonu da yönünü yukarı çevirecek. 

Ekonomi yönetimi böyle bir koz vermek ister mi? 

Dolayısıyla her ne kadar makul hesaplamalar çok daha yüksek oranlara işaret ediyorsa da TÜİK’in açıklayacağı oran çok muhtemeldir ki haziran ayı için yüzde 4.95’in altında kalacaktır. 

Herhalde bu oranı fiyat etiketi gibi yüzde 4.94 düzeyinde açıklayacak değiller, oranı şöyle yüzde 4'e doğru çekmenin kime ne zararı var! Tabii ki enflasyona göre zam alacak memur ve emekliyi saymazsak! 

Hangi etkenlerle mi? 

Fiyatların haziranda gerçek anlamda yüksek sayılabilecek bir artış göstermesinde en başta gelen etken, hiç tartışma götürmez, tabii ki kur hareketi. Daha detaylı olarak değineceğim ama hemen söylemekte yarar var; kimi dönemlerde kur artmadığı halde fiyat artışı yaşanıyor, bu bir çelişki değil. Demek ki o dönemlerde kur kaynaklı maliyet artışı olmadığı halde bir fiyat artışı yaşanıyor. Bu kez haziranda yaşadığımız özellikle kur artışı kaynaklı bir baskı. Bir de seçim dolayısıyla ertelenen zamlar var. 

Kur artışının en başta akaryakıt fiyatlarını yukarı ittiği biliniyor. Haziran ortalamasında mayıs ortalamasına göre benzin yüzde 16, motorin yüzde 17 zam gördü. 

Bir diğer belirleyici etken, otomobil fiyatları. Otomobile haziran ayında marka ve modellere göre değişmekle birlikte ortalama olarak yüzde 15-20 arasında zam geldi. 

TÜFE kapsamında yer alan ürünlerin kalem kalem ağırlıklarını artık bilmiyorsak da, gruplar olarak ağırlıklara ulaşmak mümkün. Otomobil ile akaryakıtın toplamdaki ağırlığı da yüzde 10 düzeyinde. 

Şu durumda otomobil ve akaryakıttaki ortalama zammı yüzde 17-18 kabul etsek, yalnızca bu kalemlerden TÜFE'ye gelecek etki 1.7-1.8 puan demektir. 

Kaldı ki akaryakıt öyle tek başına bir zam olarak görülemez. Akaryakıt zammı, özellikle de motorin zammı suya atılan taş gibi halka halka büyür ve tüm mal ve hizmetleri etkiler. 

En basit formül: Dolar artışı/2=TÜFE artışı 

Giriş bölümünde kimi dönemlerde fiyatların kur artışı olmadan da arttığını vurguladım. Şimdi dikkat edelim, haziran için kur artışı da var, hem de ne artış! 

Dolar haziran ayında mayısa göre yüzde 17 arttı. 

Yüzde 17’nin ne kadar yüksek bir oran olduğunu görmek için bir hatırlatmada bulunmak isterim. 

Son yılların en yüksek aylık kur artışı yüzde 29 ile Aralık 2021’de görüldü ve o ay TÜFE yüzde 13.58 arttı. 

Şimdi haziranda ikinci en yüksek artış var, yüzde 17. 

Ne var ki buradan yola çıkarak “Haziranda dolar yüzde 17 arttı, TÜFE de yüzde 8.5 artar” demek elbette doğru değil. Fiyatlara geçiş zamana yayılarak olur. Örneğin 2022’nin ocak ayında kur artışı sıfır ama TÜFE artışı yüzde 11.10’du. Bu 11.10’u, önceki ayların kur artışı yaratmıştı. 

O yüzden bu kur-TÜFE artışı ilişkisine biraz dönemsel bakmak gerekiyor. Örneğin 2021 Ekim-2022 Ocak; dört ay... Dolar artışı yüzde 59, TÜFE artışı yüzde 34. 

Grafik kur artışının nasıl hızlandığını ortaya koyuyor. Haziranda yüzde 17’lik bir artış var ve bu devam ediyor. Doların haziran ortalaması 23 lira, oysa daha temmuzun başında 26 lira aşıldı ve yüzde 13’lük artış var. 

Eğer kurda bir geri dönüş olmazsa, -ki olacağına dönük hiçbir işaret yok, tam tersine artış yönünde işaretler bulunuyor- temmuz ayı ortalamasının hazirana göre artışı çok daha yukarı gidecek. Dolayısıyla kur artışından TÜFE’ye olan etki haziranda “saklanabilecek” ama sonraki aylarda bundan kaçınmak mümkün olmayacak. 

Bu fark kapanacak; dolar düşmeyeceğine göre... 

Faiz indiriminin hemen öncesini, Ağustos 2021’i 100 kabul ederek dolar ve TÜFE’nin grafiğini oluşturduk. Nasıl seyretmişler, bir görelim istedik. 

Hazirandaki ayrışma ne kadar belirgin değil mi... Bu fark kapanacak, mutlaka kapanacak.

Peki hangisi hangisine yaklaşarak? 

Merkez Bankası göründüğü kadarıyla piyasaya döviz satarak müdahale etmediğine, Başkan bunun sona erdirildiğini söylediğine, Türkiye’ye de henüz oluk oluk döviz akmadığına göre kur yönünü öyle kısa zamanda aşağı çevirmeyecek. 

Soru yanıtını kendiliğinden buluyor; hangi göstergenin hangisine yaklaşacağı da ortaya çıkıyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ALAATTİN AKTAŞ YAZDI 13 Kasım 2024