Hayvancılıkta üretene 33, ithalata 48 milyar lira

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli AKP iktidarında 17 yılda hayvancılığa 33 milyar lira destek verildiğini açıkladı. Yılda ortalama 1 milyar 941 milyon liraya denk geliyor.

Yeterli mi? Değil elbette, ancak verimli ve yerinde kullanılsa hayvancılıkta önemli gelişmeler, ciddi değişimler sağlanabilirdi. Dolar bazında bakıldığında 33 milyar liranın bugünkü dolar karşılığı 5.5 milyar dolar. Dolara neden çevirdiğimize gelince, Türkiye, aynı dönemde canlı hayvan ve kırmızı et ithalatına 8 milyar dolardan fazla ödedi. Sadece 2008-2018 döneminde canlı hayvan ithalatına ödenen döviz 6 milyar 399 milyon 978 bin dolar. Kırmızı et ithalatı 2010 yılında başladı. 2010- 2018 döneminde 1 milyar 378 milyon 36 bin dolarlık kırmızı et ithal edildi. 2008-2018 döneminde toplam canlı hayvan ve et ithalatı bedeli 7 milyar 778 milyon 14 bin dolar. Buna 2002-2008 döneminde damızlık hayvan ithalatı ve 2019 kırmızı et ve canlı hayvan ithalatı eklendiğinde 8 milyar doların üzerine çıkıyor.

İthalata ödenen 8 milyar doları bugünkü dolar kuru ile çarparsanız 48 milyar lirayı aşıyor. İktidar 17 yılda hayvancılık yapan çiftçiye yetiştiriciye 33 milyar lira ödemekle övünürken, Brezilya, Uruguay, Polonya, Amerika, Avrupa, Sırbistan, Avustralya başta olmak üzere ithalat yapılan ülkelerin çiftçilerine 10 yılda 48 milyar lira ödeyerek canlı hayvan ve et ithalatı gerçekleştirdi.

Projelerle ithalat desteklendi

2002'de hayvancılığa verilen desteğin sadece 83 milyon lira olduğunu 2019’a gelindiğinde 60 kat artışla yaklaşık 5 milyar lira destekleme ödemesi yapıldığını vurgulayan Pakdemirli, 2003-2019 döneminde hayvancılığa ödenen toplam desteğin 33 milyar lira olduğunu ifade ederken hibe projelerine de dikkat çekti. Hayvancılıkla ilgili pek çok proje uygulandı bu dönemde. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) ve Konya Ovası Projesi (KOP) kapsamında 41 ilde hayvancılık yatırımlarına yüzde 50’ye varan oranda hibe desteği sağlanıyor. Avrupa Birliği ile yürütülen Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) kapsamında hayvancılık ve hayvansal ürünlerin işlenmesine %75’i AB ve %25’i Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nden karşılanmak üzere % 70’lere varan oranda yine hibe desteği sağlanıyor.

Genç Çiftçi Projesi, 2016-2018 döneminde uygulandı. Proje kapsamında genç çiftçilere 30 bin liraya kadar hibe desteği sağlandı. Bu proje kapsamında kaynakların yüzde 90’ı yine hayvancılık projesine verildi. Koyunculuğun geliştirilmesi amacıyla 300 koyun projesi uygulandı. Ziraat Bankası’ndan kredi kullandırılarak çiftçilere koyun aldırıldı. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta genetik kaynakların korunması ve daha birçok proje uygulandı. Bu projelerin bir bölümü de devam ediyor. Genel olarak bakıldığında hayvancılık projelerinin hemen tamamı üretimi artıracak, çiftçileri kırsalda tutacak projeler olarak görünüyor. Fakat proje kapsamında hayvan temini genellikle ithalatla karşılanınca verilen hibe ve desteklerin önemli bölümü başka ülkelerin çiftçilerine gitti.

Bakan değiştikçe politika da değişti

AK Parti iktidarı döneminde Sami Güçlü, Mehdi Eker, Kudbettin Arzu, Faruk Çelik, Ahmet Eşref Fakıbaba bakanlık yaptı. Bu görevi halen Bekir Pakdemirli sürdürüyor. Geçen 17 yılın 10 yılında Mehdi Eker bakanlık yaptı. Kalan 7 yılda ise 5 bakan görev yaptı. Her gelen bakan öncekinin projelerini rafa kaldırdı sil baştan yeni projeler başlattı. Bu nedenle bakan değiştikçe değişen politikalarla istenen başarıya ulaşılamadı.

Sami Güçlü hariç göreve gelen her bakan ithalatı sonlandıracağını söyledi. Ama ithalatı artırarak sürdürdü. Bekir Pakdemirli, Ekim 2019 itibariyle ithalatı durdurmasa da epeyce azalttı. 2018’de 50 bin ton olan kırmızı et ithalatı 2019’da 5 bin tona düştü. Yazının tam burasında Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli telefonla aradı. İnternette PDF olarak yayınlanan Pencere Gazetesi için yazdığım “Bakanların gıda terörü ile imtihanı” başlıklı yazımı okuduğunu ve bu konuda değerlendirmelerde bulundu.

Özetle, hayvancılığa verilen desteklerin üretimi, verimliliği ve ihracatı artırması, ithalatı sıfırlayacak nitelikte ve düzeyde olmalı. İthalata verilen her kuruş üreticinin üretimden kopmasına ve ülkenin dışa bağımlı olmasına yol açar. Türkiye 2010’dan bu yana yoğun olarak ithalat yaptı. Et sorunu çözüldü mü? Çözülemedi. İthalatın çözüm olmadığı artık anlaşılmalı.

Pakdemirli: Üreticiyi ve tüketiciyi korumalıyız

Yazı yazarken Bakan Pakdemirli’nin aramasını “gazetecilik şansı” kabul ederek; hayvancılığa verilen destek konusundaki açıklamasını, Et ve Süt Kurumu raporlarından aldığım ithalat verileri ile karşılaştırdığımı üreticiye 33 milyar lira, ithalata 48 milyar lira ödendiğini bu konudaki değerlendirmesini sordum. Bakan Pakdemirli şunları söyledi: “Rakamı resmi kaynaklardan aldıysanız doğrudur. Sürdürülebilir olması için üreticinin üretim iştahını kesmememiz ve tüketiciye de pahalıya et yedirmememiz gerekiyor. Bu denge çok önemli. Palyatif bir tedbir olarak ithalat yapılıyor. Fakat, ihtiyaç olmadıkça ithalattan uzak duruyoruz. 2018’de 50 bin ton et ithalatı varken, 2019’da 5 bin tona indirdik. Çünkü ihtiyaç olmadı. İthalatı sıfırladık diyemiyoruz. Çünkü, serbest ticaret anlaşmaları çerçevesinde zorunlu olarak yapılan ithalatlar var. Sırbistan’a, Bosna Hersek’e kol kanat geriyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı olmasa da bunu yapmalıyız. Ayrıca ithalat yaptığımız yerlerden 1’e 3 oranında ihracat ta yapıyoruz. Daha yeni Avrupa Birliği Delegasyonu ile görüştüm. Niye et ithalatı yapmıyorsunuz diye sordular. İhtiyacımız yok dedim. Herkes, serbest ticaret anlaşmalarında yazılanların uygulanmasını istiyor. Bizim birinci ajandamız üretimin ve üreticinin desteklenmesi, ikincisi de tüketicinin korunması. Bu nedenle 2020’de de ithalat olmayacak gibi. Biz üretici dostu politikalar uygulamaya devam edeceğiz.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar