Hayati öneme sahip üç kavram: “Süreç yönetimi; koordinasyon, entegrasyon”
Yaşanan bu felaketin dalgaları aylarca, senelerce sürecek. Yardım çalışmalarının uzun vadeli, planlı ve bütünleşik bir biçimde yapılması gerekiyor. Bunun için de kamunun, özel sektörün, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının mükemmel bir biçimde işbirliği yapmasına ihtiyaç var.
Kahramanmaraş merkezli 10 ilde yıkıma neden olan depremin yarattığı keder, kaygı ve acı dolu günlerde Türkiye’nin dört bir yanından bölgeye yardım gönderiliyor. Binlerce gönüllü ellerinden gelen her şeyi yapmak için çırpınıyorlar. Ne yazık ki kayıplar çok büyük. Ne yapılsa yeterli olamıyor. Milyonlarca insan evinden, işinden oldu. Yakınlarını, birikimlerini, anılarını ve umutlarını yitirdi. Depremzede vatandaşlarımızın barınma, beslenme, eğitim ve sağlık hizmeti ihtiyaçları acil çözüm bekliyor.
Yaşanan bu felaketin dalgaları aylarca, senelerce sürecek. Yardım çalışmalarının uzun vadeli, planlı ve bütünleşik bir biçimde yapılması gerekiyor.
Bunun için de kamunun, özel sektörün, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının mükemmel bir biçimde işbirliği yapmasına ihtiyaç var.
Her atılan adım öncesinde süreç yönetiminin nasıl yapılacağı üzerine düşünmek, entegrasyonun ve koordinasyonun sağlanması için çözümler geliştirmek şart.
En büyük sorun barınma
Çok büyük bir konut sorunuyla karşı karşıyayız. Son yıllarda, Ukrayna’dan, Rusya’dan, Arap ülkelerinden ve özellikle Suriye’den gelen milyonlarca yabancı emlak satın alarak Türkiye’de ev sahibi oldular.
Pandemi döneminde inşaat arzının da azalmasıyla birlikte 2022’de kira ve emlak fiyatlarındaki artış kontrol edilemez bir boyuta ulaşmıştı.
Şimdi var olan talebe en az bir milyon yeni konut ihtiyacı daha eklendi. Ayrıca, İstanbul ve diğer riskli bölgelerdeki binaların da yıkılıp yerine yenilerinin inşa edilmesi zorunlu görünüyor. Bu da yüzbinlerce yeni bina inşaatı anlamına geliyor
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) yayınladığı bir rapora göre deprem bölgesinde 3 milyona yakın konut bulunuyor. Bu konutların 1 milyondan fazlası hasarlı. Hasarlı konutların yerine yaşam alanları kurulması halinde kabaca 1 milyon konteyner eve ihtiyaç olacak.
Ancak Türkiye’nin aylık konteyner ev üretimi 30 bin adetle sınırlı. İş dünyasının bu rakamı artırmak için çalışacağı dile getiriliyor.
Kamu-STK-özel sektör ve Akademia işbirliği
Deprem bizi pandeminin yıprattığı ve enflasyonun yükseldiği ve bazı bölgelerde kuraklığın gıda üretimimizi zorlayacağı bir senede yakaladı. TÜRKONFED’in hazırladığı analize göre, 84 milyar doların üstünde bir maddi hasar söz konusu. Bu hasarın 70,7 milyar dolarının konut zararı, 10,4 milyar dolarının milli gelir kaybı ve 2,9 milyar dolarının iş gücü kaybından kaynaklanacağı tahmin ediliyor.
Tüm bu zorluklar içinde kaynaklarımızın kısıtlı olduğu bilinciyle mükemmel bir süreç yönetim sistemi kurmamız gerekiyor. Gerek maddi kaynakları, gerekse insan kaynağımızı çok tasarruflu bir biçimde değerlendirmek için entegrasyona ihtiyaç var. Koordinasyon için takım çalışması yapabilmek “Ben demeden biz” diyebilmemiz şart.
Özel sektörün öncülüğü gerekli
Ülkemizde özel sektör uzun yıllardır toplam kalite yönetimi, takım çalışması, kriz yönetimi, tasarım-odaklı düşünce, inovasyon, dijitalleşme, sürdürülebilirlik konuları üzerine çalışıyor. Şirketler bu deneyimlerini ülke sorunlarına hızlı ve verimli çözümler getirmek için seferber edebilirler.
Pandemi döneminde çok başarılı örneklere tanık olmuştuk. Özel sektör kuruluşları tüm paydaşlarını gözeterek çalışanları, müşterileri ve vatandaşlar için projeler geliştirmiş ve pandeminin etkilerini azaltacak önlemler almışlardı.
Şimdi sıra orta ve uzun vadeli çözümler için birlik olmakta. Türkiye’de çok değerli bilim insanlarımız var. Kaybedecek tek bir kuruşumuz, ziyan edecek tek bir saatimiz olmadığının bilinciyle güçlerimizi ve kaynaklarımızı birleştirmeliyiz. Gün dayanışma, akılla ve bilimle birlikte hareket etme günüdür.