Hayat pahalılığı artık “milli mesele”
Her yılbaşında “zor bir yılı geride bıraktık” cümlelerinin sıkça kurulduğu bir ülkede yaşıyorsanız, girilen yıla ve takip edecek yıllara umutla bakmaya çalışırken tedirgin olmamak elde değil. Hele yıl boyunca hayretler içinde nefes nefese izlediğimiz gelişmeleri hazmetmeye çalışırken, yılın son saatlerinde ekonomi tarihinde az görülür şekilde yapılan üç haneli zamlar daha şimdiden 2022’yi “zorlu yıllar” sınıfına sokmuş bulunuyor.
Görülüyor ki sorunların büyüklüğü artık bizi başka bir boyuta taşıyacak. Ekonomide geldiğimiz noktanın kaçınılmaz olarak siyasi etkileri de olacak. Eğer sorunlar çözülmek isteniyorsa, enflasyon canavarıyla mücadele edilecekse, en başta kutuplaştırma siyaseti artık yerini uzlaşma arayışlarına bırakacak. Çünkü, enflasyon başta olmak üzere ekonomideki sorunların çözümü, sürdürülen yönetim rejiminden bağımsız olarak mevcut ya da herhangi bir iktidarın çözebileceği boyutları çoktan aşmış durumda.
Daha önce birkaç kez yaşadığımız gibi, geniş toplumsal uzlaşma, tüm kesimlerin üzerinde uzlaştığı en az orta vadeli istikrar programı ve tüm kesimlere güven verecek bir ekonomi yönetimi gerekiyor. Bu gerçeği görüp söylemek için yıllarını ekonomiyi izlemeye, ekonomi gazeteciliğine vermiş olmak gerekmiyor, hayatını sürdürmeye çalışan sade bir vatandaş olmak bile yeterli. Bu dönüşümün nasıl bir ortamda gerçekleşeceği siyasetçilerin sorumluluğunda. Muhalefet partilerinin artık sabır sınırlarını zorlayan temas trafiğini birlikte çözüm önerme aşamasına getirmesi, iktidarın sorunları tırmandırmayı göze alan inatlaşmayı ve kutuplaşmayı bırakması şart. Sorunlarımız, ‘seçim olsun, parlamenter sisteme geçelim, sonra ekonomiye el atarız’ yaklaşımını kaldıramayacak kadar büyümüş olabilir. Bu kurumlara, özel sektör örgütlerine, baskı gruplarına, sendikalara, çalışan örgütlerine, kanaat önderlerine, akademisyenlere görev düşüyor.
Zamlar artık üç haneli
TÜİK bugün Aralık ayı enflasyon verilerini açıklıyor. Döviz kurları ve enflasyon sarmalında tarihi seviyeleri ölçtüğümüz 2021’in hesabını tam kapamadan 2022’nin kaygılarına daldık. Türkiye, bugüne kadar hiç yaşamasa da geçen yüzyılın son çeyreğinde olduğu gibi bir kez daha hiperenflasyon sınırlarına yaklaşıyor. Bir ülkede enflasyonun aylık yüzde 50’ye ulaşması, yıllık enflasyonun yüzde 200’ü aşması hiperenflasyon olarak tanımlanıyor.
Elektrik ücretleri, tüm tüketici gruplarında vergi ve fonlar dahil olmak üzere yüzde 52 ile yüzde 130 arasında değişen oranlarda artırıldı. Doğalgazda, ocak ayı için mesken tarifesine yüzde 25, sanayi aboneleri için geçerli tarifeye yüzde 50 ve elektrik üretim amaçlı tarifeye yüzde 15 zam yapıldı. Köprü geçiş ücretlerine yapılan çift yönlü zammın yanısıra trafik sigortası tavanına da yüzde 20 artış geldi. Kamunun yaptığı bu yüksek oranlı zamlar 2022’ye ilişkin enflasyon beklentilerini daha yılın ilk gününden çok olumsuz etkiledi.
Kamu zamlarıyla enflasyona etki eden kalemler
Yılbaşı akşamı gelen zamlar işte tam da Merkez Bankası ve TÜİK’in “yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları” başlığında topladığı kalemleri kapsıyor. TÜİK, tüketici fiyatları endeksi içinde yüzde 30 paya sahip bu kalemleri ayrı, ayrı izliyor. Merkez Bankası, 2018’in 2. enflasyon raporundaki kutuda bu kalemleri ve endeks ağırlıklarını şöyle sıralıyor.
VERGİ DEĞİŞİMİNE KONU OLABİLEN KALEMLER:
Alkollü İçecekler ve Tütün Ürünleri, Otomobil, Akaryakıt
Endeksteki Toplam Ağırlık: 17,0
YÖNETİLEN/YÖNLENDİRİLEN KALEMLER:
Elektrik, Su (Şebeke Suyu), Belediye ile Şehir içi Yolcu Taşımacılığı (Metro, Tramvay, Belediye Otobüsü, Vapur Ücreti vb.), Çay (Gıda ve Yemek Hizmetleri Kalemleri Toplamı), Şehir Gazı ve Doğalgaz, MEB Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği’nden Etkilenen Özel Eğitim Hizmetleri (Özel İlköğretim ve Lise Ücretleri), Çeşitli Kamu Eğitim Hizmetleri (Açık Öğretim Öğrenci Katkı Ücreti, Devlet Üniversitesi Yurt Ücreti, Devlet Anasınıfı Ücreti), İlaçlar, Çeşitli Kamu Hizmetleri (Ehliyet Alım Masrafları, Mahkeme İşlemleri ile ilgili Evraklar, Noter Ücreti, Pasaport Ücreti, Zorunlu Deprem Sigortası, Zorunlu Trafik Sigortası, Araç Muayenesi Ücreti, Emisyon Ölçüm Ücreti gibi), Şeker, Hac ve Umre Gidiş Ücreti, Çeşitli Sağlık Hizmetleri (Devlet Hastanesi Doktor Muayene Ücreti, Aile Hekimi Doktor Muayene Ücreti vb.) , Belediye Ekmeği, Şans Oyunları (At Yarışı, Milli Piyango, Sayısal Loto vb.), TCDD Tren Ücretleri (Şehirlerarası, YHT ve Banliyö) Otoyol ve Köprü Geçiş Ücreti Diğer (PTT Kargo Gönderme Ücreti, Devlet Tiyatro Ücreti)
Endeksteki Toplam Ağırlık: 13,3
Endeksteki Genel Toplam Ağırlık: 30,3
Kaynak: TCMB, TÜİK.
MERKEZ BANKASI’NA GÖRE, YÖNETİLE(MEYEN)N FİYATLAR CAN YAKIYOR
Enflasyon raporlarında yer alan kutularda konularla ilgili çok önemli bilgiler, analizler yer alır. Merkez Bankası’nın kurumsal kapasitesinin kalitesi çoğu zaman bu kutulara yansır. Şimdi hiç yoruma gerek kalmadan kamu eliyle yönetilen/yönlendiren fiyat mekanizmalarının enflasyonu nasıl olumsuz etkilediğini 2018 Nisan ayındaki enflasyon raporundan öğrenelim. Sözü Merkez Bankası’na bırakalım:
- “Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve dolaylı vergi ayarlamalarının enflasyon dinamikleri üzerinde kayda değer etkileri olmaktadır.”
- “Doğrudan etkilerin yanı sıra akaryakıt, elektrik ve doğalgaz gibi enerji ürünlerindeki fiyat veya vergi değişikliklerinin üretim maliyetleri kanalıyla enflasyon üzerinde dolaylı etkileri de bulunmaktadır.
- “Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve vergiler, tüketici enflasyonunun ortalama yüzde 8,4 olduğu 2007-2017 döneminde enflasyona doğrudan ortalama 1,9 puan katkı yapmıştır. Bunun 1,2 puanı yönetilen fiyatlardan, 0,7 puanı ise vergilerden gelmiştir.”
- “Akaryakıt fiyatlarının maliyetlere etkisi başta ulaştırma hizmetleri kanalıyla olmak üzere geniş bir sektörel yayılımla gerçekleşmekte ve enflasyon üzerindeki dolaylı etkileri doğrudan etkisinin 1,5 katına kadar ulaşabilmektedir.”
- “Enflasyon seviyesi üzerindeki etkilerinin yanı sıra yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları, enflasyonun oynaklığını da artırarak beklentileri olumsuz etkileyebilmekte, bu öngörülemeyen fiyat hareketleri enflasyon belirsizliğini besleyerek fiyatlama davranışlarını bozabilmektedir.”
- “Yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon üzerindeki bir diğer etkisi de bu fiyatların çoğunun geçmiş enflasyon ve döviz kuru gelişmelerine göre belirlenmesi şeklinde ifade edilebilecek endeksleme mekanizmaları ile ortaya çıkmaktadır.
- “Geçmiş Yİ-ÜFE artış oranlarına göre hesaplanan yeniden değerleme oranı esas alınarak artırılan kamu fiyatlarının varlığı, enflasyonda atalete sebebiyet veren bir fiyatlama davranışıdır.”