Hayat defterini doldururken dikkat et
Defter; kitabın boş hali… Henüz kitap olmayan… Bizim yazmamızı bekleyen kâğıt demeti. Genelde karton veya plastik kapak içinde formalar halinde tutturulmuş bulunan kâğıt yapraklarından oluşan ve sayfalarına yazı yazılan, resim yapılan, not düşülen nesne.
Günahın sevabın tutulduğu kayıt. Alacağını vereceğini kaydettiğin yer. Şirketinin işlemleri ve hesaplarını kayıt altına aldığın evrak. Defteri kebir, ana kayıtlar yığını… Devlete karşı şirketinin tutmakla yükümlü olduğu işlemler yığını…
Daha sonra ödemek üzere kayıt düşülen veresiye defteri… Birinin izini kâğıda dökmek, defterini tutmak… Kitap, geneldir. Ancak defter özeldir. Basılmaz, çoğaltılmaz. Her defter kendine hastır. Kopyası çıkarılmayandır. Ailenin kaydını tutarsın, ona cönk dersin. Kim doğmuş, kim ölmüş… Kime ne vermiş, ne almışsın. Duyduğun güzel bir söz, verdiğin değerli bir mülk, aldığın kıymetli bir hediye…
Eski Türk töresinde aile defteri tutmak, son derece özen gösterilen bir gelenekti. O defteri ailenin akil insanı tutardı. Öldüğünde defterin kimin tarafından kullanılacağı vasiyete girer, sülalenin ortak hafızası olan cönk aracılığıyla sosyal DNA’lar bir sonraki kuşağa nakledilirdi.
Defter açarsın, birine kredi imkânı sunarsın. Defterden silersin, dostluğuna son verir, adını anmaz olursun. Gözden düşürür, çevrenden uzaklaştırırsın. Defteri kaparsın, uğraştığın her ne ise onunla bağını koparırsın. Artık o insan, o kavram, o uğraş, açılmamak üzere kapanan bir defterdir.
SİLGİN KALEMİNDEN ÖNCE BİTİYORSA BAŞIN BELADA
Hayat defterine kayıt düşmüyorsan, yaşamıyor, dolup taşıyorsan, hayata değer katıyorsun demektir. Defter, henüz yazmadıklarımızdır. Boş alınır, doldurulur. Dolu defter, gerektiğinde bakılmak için raftaki yerini alır.
Kalem, silgi ve defter… Yaptıkların yazdıklarındır. Sildiklerin hatalarındır ve bütün olan bitenin sahnelendiği yer; defterindir... Yazarı sen olduğun kitabın, defterin…