Havadan su ve elektrik üreten cihaz tuzdan batarya, mayalamayla biftek
Memleketin gündemi, yükselen dolar, direnen enflasyon, benzin ve mazot fiyatlarının yeniden uçuşa geçmesi, bulunamayan sıfır otomobil, düşmeyen konut fiyatları ve kiralar olsa da şahsen geleceğe umutla bakıyorum. Çünkü sadece benim gördüğüm ve bilgilendirildiğim kadarıyla bile, gençlerimizin yüzlerce ‘teknoloji inovasyonu’ girişimleri hem ülkemizin hem de dünyanın temel sorunlarına çözüm olacak.
Yakın zamanda Bursa merkezli RePG Enerji, patentli teknolojisiyle ‘havadaki bağıl nemden ve ısı değişiminden hem su hem elektrik üreten, ortamdaki atık ısıları da bu amaçla kullanabilen’ ev tipi ve büyük tüketimler için daha güçlü cihazlar satışa çıkardı. Bu konuyla ilgili haberler dikkatinizi çekmiş olmalı. Su ve enerjinin ne kadar önemli olduğunu söylemek bile yersiz. Yine de bazı karamsarlar ‘ne var ki havadan su yıllardır üretiliyor’ diyebilir ama bizimkilerin teknolojisi ‘havadan su üretmek için gerekli enerjiyi’ de üretiyor. Evde, iş yerinde ya da daha büyük ortamlarda su ve elektrik üreten cihazlarımız var artık. Hem de bizim gençlerimiz yapmış.
Bu girişimin de ötesinde yeni, güzel gelişmeler olup olmadığını, TRAngels kurucularından ve melek yatırımcı, aynı zamanda çok sayıda girişimin ‘ticarileşmesini sağlamış’ önemli isimlerden biri olan Hüseyin Karayağız’a soruyorum. Çünkü TRAngels, erken aşamada çok sayıda teknoloji inovasyonu için yatırım yapan melek yatırımcılardan oluşuyor ve yatırımların tamamına yakını çok başarılı şekilde yol almaya devam ediyor. Hüseyin Karayağız, RePG Enerji’nin cihazlarıyla ilgili “Çok yakında seri üretimleri başlıyor” diyor ve diğer girişimleri konuşmaya başlıyoruz. Doğal olarak enerjiden devam ediyor: “Önümüzdeki dönem evde enerji üretimi ve depolanması konusunda hangi teknolojiler gerekiyorsa onların gelişeceği ve yaygınlaşacağı bir dönem olacak. Bu nedenle bu alanda geleceği olan başka yeni girişimleri de destekliyoruz. Mesela, bataryalar meselesine yerli çözüm üzerinde Teknopark İzmir’de çalışan gençlerimiz var. Bu girişim, Salty Enerji. Mevcut lityumlu bataryalarda riskler var, geri dönüşüm sorunları büyük. Salty, Sodyum (tuz) bataryalar geliştiriyor. Tuz bataryalar yüzde 100 yerli kaynakla üretilebiliyor. Farklı ölçeklerde enerjiyi depolayacak uzun ömürlü güçlü bataryalar. Yerli kaynaklara dayalı ve maliyet uygunluğu nedeniyle memleketin dış ticaret açığına da çok olumlu katkısı olacak.”
Atık araba lastikleri ‘atık olmaktan’ çıkıyor
Hüseyin Karayağız, enerji girişimlerini anlattıkça benim aklıma 2022’de enerji ithalatı için ödediğimiz 90 milyar dolarlık fatura geliyor. Doğal olarak umutlanıyorum ve bu girişimlerin Türkiye için ayrıca çok stratejik öneme sahip olduklarını düşünüyorum. Karayağız, da enerjiden devam ediyor ve bir girişimi daha anlatıyor: “Ankara’da Laska Teknoloji, çok başarılı şekilde yoluna devam ediyor. Atık araba lastiklerinden (Türkiye’de çok fazla) termo-kimyasal yöntemle otomotiv ve kauçuk endüstrisi için ‘karbon siyahı’ üretiyoruz. Karbon siyahı sanayide çok önemli bir ara mamuldür ürünlerin sertliğini sağlar ve ülke olarak yaklaşık 500 milyon dolarlık ithalatımız var. Karbon siyahının yanında bio-yakıt gibi ekonomik değeri yüksek ham maddeler de elde ediliyor. Bu tesis aynı zamanda atık lastiklerden enerji de üretiyor ama lastikleri yakmadan. İlk ısı doğalgazla sağlanıyor, onunla atık lastik ısınıyor (yanmıyor) ve o ısıdan enerji üretiliyor. Böylece sistem için başta dışardan alınan ilk enerjinin çok daha fazlası üretilip kullanıma veriliyor. Bu girişim de çok hızlı büyüyecek.”
Bu kadar enerji üretmeye odaklı girişim olur da yapay zekalı enerji depolama teknolojisi geliştirilmez mi? Hüseyin Karayağız, “Kayseri’de Batron Enerji girişimi büyüyor. Akıllı enerji yönetimi ve Li-Ion depolama sistemleri alanında hizmet veriyor. Elektrikli arabalar, bisikletler, insansız araçlar, askeri cihazlar, depolama sistemleri, robotik sistemler, dronlar, tıbbi cihazlar ve benzeri onlarca farklı uygulama için ‘yapay zekaya sahip bataryalar’ üretiyor. Elektrikli araç şarj istasyonları da geliştiriyor” diyor.
Biftek.co, ABD’de patent başvurusu yaptı
Bu kadar enerji konuştuktan sonra ‘ete kemiğe bürünmüş farklı bir teknoloji inovasyonu yok mu’ diyorum. Sormaz olaydım yanıtı çok şaşırtıcı oluyor: “Hani şu ‘laboratuvarda üretilen biftek’ meselesi var ya, mayalanma esaslı biftek ürettiler. Nasıl sütten mayalanma ile yoğurt, peynir yapılıyorsa öyle üretiyorlar. İşin başında çok değerli bilim insanımız Prof. Dr. Can Akçalı var. Girişimin adı Biftek.co oldu. Ekip, hayvandan alınan tek bir kök hücreden, kültür ortamında ve hastalıklardan ari, temiz et üretim teknolojisi geliştirdi. Hayvandan alınan kas kök hücresinin çok daha ucuza et üretilmesini sağlayan büyüme ortamı üzerine çalışılıyor. ABD’de patent başvurusunda bulunuldu, prototip ürünlerini geliştirmeye devam ediyor. ABD’de laboratuvarda üretilen etin kilogram maliyeti 1000 dolar. Bizimkiler, şu anda 60 dolara indirdiler, 2024 sonunda kilogramını 5 dolara mal etmeyi hedefliyorlar. Sağlıklı, çevre dostu ve ucuz et üretimi son derece önemli bir konu ve Türkiye’nin girişimcileri bu alanda da önde yürüyor.”