Hamsi stokları tehdit altında
Dr. Nazlı Demirel, “Yalnızca Türkiye balıkçılığının ana ekseni değil, avcı türler için de çok önemli bir besin kaynağı olan hamsi, aynı zamanda ekosistemin ‘kilit türü’ olma özelliği taşıyor. Hamsi stoklarındaki azalma, tüm avcı balık türlerinin stoklarını etkiler” diyor.
İklim değişikliği nedeniyle deniz yüzey suyu sıcaklıklarında yaşanan artış, palamut ve lüfer gibi türlerin göç takvimlerinde kayma yaratıyor. Bu gecikme, hamsi ve sardalya gibi daha küçük balıkların daha yoğun avlanmasıyla ‘telafi’ ediliyor. Avcılığın, küçük türlerde yoğunlaşması, bu balıkların da stoklarını tehdit ediyor. Ekosistemin kilit türü olan hamsiyi korumak için acilen av mevsimini sınırlandırmak gerekiyor. Hamsinin kilit taşı tür olduğu ve ortamdan çekilmesinin tüm avcı balık türlerinin stoklarını etkileyeceğini vurgulayan araştırmacılar, av mevsiminin 45 gün ertelenerek 15 Ekim’e kaydırılması ve kısaltılarak 180 günle sınırlandırılması gerektiğini ifade ediyorlar. Bunlar yapılmazsa, çok yakın bir gelecekte, endüstriyel balıkçılığın tamamen yasaklanması gerekeceğine dikkat çekiyorlar.
Önlem alınmazsa balık stoklarının çökeceğine dikkat çeken İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nazlı Demirel, Doç. Dr. Taner Yıldız ve Doç. Dr. Ekin Akoğlu ile birlikte önemli bir çalışma yayınladı. Dr. Demirel’in bu konudaki yorumlarına kulak vermekte fayda var.
Hamsi stoklarında azalma, tüm balık türlerinin stoklarını etkiler
“Hamsi, istavrit, sardalya, palamut ve lüfer türlerinin 20 yıllık avlanma verilerindeki değişimler ile Marmara Denizi yüzey suyu sıcaklığında yaşanan artışı inceleyen araştırmamız, avlanma takvimlerinde kayma yaşanan balıkların, tehlikeli düzeyde avcılık baskısıyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. İklim değişikliği nedeniyle balıkların iyi bilinen avlanma takviminde kaymalar olduğunu gösteren çalışmamıza göre, su sıcaklığının soğuması geciktikçe, palamut ve lüfer gibi balıkların göçleri de erteleniyor. Eylül ortasında başlayan av sezonları, artık Ekim ortasına kaymış durumda. Bu durumda avcılık, hamsi ve istavrit gibi türler üzerinde yoğunlaşıyor. Palamut ve lüfer gecikmeli olarak Marmara Denizi’ne geldiklerinde ise, temel besin kaynaklarını oluşturan balıkların miktarı oldukça azalmış oluyor. Yalnızca Türkiye balıkçılığının ana ekseni değil, avcı türler için de çok önemli bir besin kaynağı olan hamsi, aynı zamanda ekosistemin ‘kilit türü’ olma özelliği taşıyor. Özetle, hamsi stoklarındaki azalma, tüm avcı balık türlerinin stoklarını etkileyecek nitelikte.”
Toplam av sezonu kısaltılmalı
“Çalışmanın bulgularına dayanarak yaptığımız en acil öneri, balıkçılık sezonunun 45 gün gecikmeli başlatılarak 15 Ekim’e kaydırılması ve toplam av sezonunun da kısaltılarak 180 günle sınırlandırılması. Bu önlem, Türkiye balıkçılığındaki en önemli pelajik türlerin (deniz yüzeyine yakın yaşayan, büyük miktarda sürü oluşturan ve sürekli hareket halinde olan balıkların) stoklarını çökmekten korumanın kısa ve orta vadedeki tek yolu. Bu yapılmadığı takdirde, oldukça yakın bir gelecekte, Marmara Denizi’nde çok daha sert önlemler alınması ve endüstriyel balıkçılığın tamamen yasaklanması gerekecek.”
Ekosistem yaklaşımlı yönetim anlayışı benimsenmeli
Dr. Nazlı Demirel, “Herhangi bir ekosistemin direnci ve sağlığı, içinde barındırdığı canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkileri ile yakından bağlantılı. Ekosistem üzerindeki baskıları dikkate alan bütüncül değerlendirmeler yapılması ve tüm paydaşların katılımıyla kararlar alınması - kısaca ‘ekosistem yaklaşımlı yönetim’ anlayışının benimsenmesi gerekir” diyor. “Marmara Denizi ekosisteminin mevcut durumu, sürdürülebilir deniz ekosistemleri için yerel ve merkezi yönetimler arasında ciddi bir işbirliği gerektiğini ortaya koyuyor” diye ekleyen Dr. Demirel, şu dört unsurun dikkate alınması gerektiğinin altını çiziyor:
* Bilimsel tabanlı, iyi balıkçılık yönetimi uygulamalarını benimsemek,
* Kentsel ve endüstriyel faaliyetlerle denize verilen yükleri azaltmayı planlamak,
* Aşırı avlanmadan kirliliğe kadar tüm baskı bileşenleri için kısa, orta ve uzun vadeli çözümler sunmak
* Farklı paydaşların karar alma süreçlerine katılımı sağlamak.
Avlanan tür sayısı giderek azalıyor
“Her ne kadar Türkiye’nin diğer denizlerinden çok daha küçük bir yüzölçümüne sahip olsa da, oldukça verimli bir deniz olan Marmara’nın verimliliği, zaten uzun süredir azalıyor. 2000’li yılların sonuna kadar Marmara Denizi, Türkiye balıkçılığının yüzde 10 ila 15’inden sorumluydu, bugün bu rakam yüzde 5 ila 7 oranına gerilemiş bulunuyor. Son yıllarda, Marmara’daki toplam balıkçılığın yüzde 90’ını yalnızca 11 tür oluşturuyor: Hamsi, istavrit, sardalya, palamut, lüfer, mezgit, tekir, kefal ve derin su pembe karidesi.”