Hamburg izlenimleri

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK

Hep yağmur yağıyor Hamburg’a; hele Kasım ayında gidince… Böyle olunca da sevgili dostum Zeynel Abidin Yurtsever (ona Abi diyorum) ile önceki yıllarda bahar ve yaz aylarında, hatta kışın olduğu gibi kendimizi ormanlara, göllere vurmuyor, kapalı mekânları tercih ediyoruz.

Abi, iç mimarlığının yanı sıra bir yeme-içme uzmanı, ödüllü bir gastronom, Almanya’da onlarca restoranın mimarlığını yapmış. 1870 tarihli bir köprünün ayağının altında açtığı Akdeniz mutfağından örnekler sunan Anleger, şehrin ortasındaki yapay göl Alster’e akan Mundsburger kanalı üzerinde…

Kapalı mekân deyince de akla hemen müzeler geliyor. 5,5 milyon kişinin yaşadığı Hamburg'da 92 devlet müzesi ve özel müze bulunuyor. 20 milyonluk İstanbul’da 42 AVM var, müze sayısı ise yalnızca 54…

Almanya'daki müzelerin çoğu pazartesi günleri kapalı oluyor. Hamburg, sosyal deneyimler yaşama şansı sunan kültürel çeşitliliği yüksek kentlerden birisi. Kültürel çeşitlilik, dünyayı farklı açılardan düşünmemize ve anlamamıza, yeni bakış açıları yaratmaya, günlük yaşamda ilham bulmamıza da yardımcı olan unsurlar arasında. Hayat sonuçta yaşadıklarımız arasında köprüler kuran bir süreç değil mi?

Hamburg’un en önemli müzelerinden biri Kunsthalle, yani Çağdaş Sanat Müzesi. Orada bugün, 6 Nisan 2025’e kadar sürecek yeni bir sergi açılıyor: In.Sight (İç Yüzü). In.Sight başlığı, serginin ana temalarına atıfta bulunduğu için seçilmiş. 1970'lerden günümüze kadar sosyal açıdan eleştirel sanatsal pozisyonlar, sosyal alanlar, mimari, cinsiyet, kimlik, cinsellik, göç, ulus-devlet ve ırkçılık ile ilgili bakış açılarını ortaya çıkarmayı ve mevcut normları sorgulamayı hedefliyor…

Abi ile birlikte gideceğimiz kapalı alanları şehrin uzağındaki noktalardan seçiyor; bu seyahatimde kahve ve pasta tadımlarını tercih ediyoruz. Yol boyunca ikimizin de ilgi alanı, onun mesleği olan gastronomiyi konuşuyoruz.

Şu anda Almanya'da yaklaşık 61 bin 500 restoran, 35 bin 500 snack bar, yaklaşık 31 bin 150 taverna, barların yanı sıra dans ve eğlence mekânları ve yaklaşık 10 bin 700 kafe bulunuyor. Ülkede yemek sektöründe satışlar 2024 yılı Ağustos ayında reel olarak bir önceki aya göre yüzde 0,9, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 3,2 düşmüş. Pandemi öncesi Ağustos 2019 ile karşılaştırıldığında ise yüzde 16,7 daha az.

Hamburg'da bulunan 2 bin 28 restoranın 13’ü Michelin Rehberi tarafından ödüllendirilmiş. 70 binin üzerinde yeme içme mekânının bulunduğu ülkede 334 restorana Michelin yıldızları verilmiş. 274 restoran ise Bib Gourmand almış. 72 restoran sürdürülebilirliğe olan özel bağlılıklarından dolayı yeşil yıldızla ödüllendirilmiş.

Abi’den bu bilgileri alınca internetten İstanbul’daki restoran sayısına baktım, bin 122 yazıyor. Geçen yıl sadece Maksut Aşkar’ın Neolokal’i Yeşil Yıldız kazanırken yeni açıklanan Michelin Guide 2024 listesi sonrasında Türkiye genelinde Yeşil Michelin Yıldızlı restoran sayısı 5’e çıkmış. Liste şöyle:

- Araka ⭐️

- Arkestra ⭐️

- Mikla ⭐️

- Neolokal ⭐️ (Yeşil Yıldız ödüllü)

- Nicole ⭐️

- Sankai by Nagaya ⭐️

- TURK Fatih Tutak ⭐️⭐️

Bib Gourmand’lara 16 restoran eklenerek 26’ya ulaşmış, tavsiye listesindeki restoranların sayısı toplamda 74 olmuş.

Abi, şehirde hatta ülkede tanınan, bilinen şeflerin bile restorancılıktan çıkma yönünde arayışları olduğunu söylüyor. Bunun nedenleri hakkında yapılmış bir araştırma henüz bulunmuyor. Ama sektörün Türkiye’de de olduğu gibi çok mutlu olmadığı söylenebilir.

Her sabah 09.00 gibi çıkıp yıllardır yaptığımız gibi çorba içmeye Harburg’a gidiyoruz. Orada Türklerin işlettiği bir restorandaki mercimek çorbasının kalitesini Türkiye’deki pek az restoranda bulabiliyorum. Yanına hiçbir şey koydurmadan aldığım dönerin tadı da hep damağımda.

Tabii ki Alman yemeklerini de ihmal etmiyorum, ama Türkiye’de olduğu gibi orada da ev yemekleri yapan restoranlar yok gibi… Öğrendiğim kadarıyla çalışan restoranların neredeyse yarısı yabancı mutfak yapmayı tercih ediyorlarmış.

Her Hamburg yazımda mutlaka andığım Demir’den de (Gökgöl) söz etmeden yazıyı bitirmek mümkün değil. Abi'nin öz babası kadar hatta daha çok bağlandığı, benim geç bulup erken kaybettiğim Demir, Ohlsdorf Mezarlığı'nda yatıyor. Üç yıldır boğuştuğu gırtlak kanserine 22 Mart 2017 tarihinde yenik düşen dostumuz neredeyse yarım asra yakın süre Hamburg'ta yaşadı. Airbus uçak fabrikasından emekli olmuştu... Onu, tanışmamızdan çok önce seyrettiğim Tevfik Başer'in 1986 yapımı "40 Metrekare Almanya" filmindeki kısa, ama önemli "Hoca" rolünden biliyordum. Bana armağanı olan özenle sakladığım, özel günlerde taktığım gümüş cep saati, bu fabrikanın emeklilik hediyesiydi…

Hamburg’un yeri benim için çok ayrı. Nerede yaşamak istersin diye sorsalar, İstanbul’dan sonra Hamburg derdim herhalde. Bu soğuk Kasım günlerinde bedenim üşüse bile ruhumu sıcacık tutan bu kentten yeri geldikçe söz etmeye devam edeceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Benim Yalvaç’ım(*) 01 Kasım 2024