Halka açık enerji şirketine neden ortak olunur?
Dünya enerji konuşuyor.
Çünkü enerjide kriz var.
Türkiye enerji ile yatıp kalkıyor, çünkü enerji krizi burayı da etkiliyor. Gazeteler enerji yazıp çiziyor.
Televizyonlarda Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılıktan nasıl kurtulacağı tartışılıyor.
Radyolarda enerji fiyatlarının seyrine dair tahminler soruşturuluyor.
Enerjinin toplum gündeminde bu kadar çok yer edinmesinde, enerji krizinin vatandaşa yansıyan kısmının, yani fiyat artışlarının etkisi tartışılmaz elbette. Çünkü doğalgaz, elektrik, motorin, benzin, tüpgaz fiyatları almış başını gitmiş.
Bu arada son 10 yılda çok hızlı büyüyen, gelişen ve dönüşen bir sektörden söz ediyoruz. Bu dönüşüm, sektörün kendisi ile sınırlı kalmıyor, ekonominin bütününü de etkiliyor. Çünkü enerjide liberalizasyon, faturalar üzerinden bütün ekonomi aktörlerini yeni bir yola soktu.
Geçmişte sabit fiyattan enerji kullanan sanayici son yıllarda pazarlık yoluyla daha düşük enerji tedariki peşine düşmek durumunda kaldı. Yani enerji, konut abonesi dar gelirli Ali Amca ve Ayşe Teyze için olduğu kadar, sanayici ve tüccar için de çok iyi yönetilmesi gereken bir harcama kalemi haline geldi.
Öyle ya, şirketlerin sattığı ürün ya da hizmetin maliyetini hesaplayabilmek için üretim prosesinde kullanılan doğalgaza, elektriğe, buhara, basınçlı havaya ne ödeneceğini hesaba katması şart. Hele son 18 aylık sürede yaşanan fiyat artışları, enerji maliyetlerini yönetme işinin önemini de iyice arttırdı.
Bu arada enerji sektöründeki hızlı büyümenin finansal piyasalara yansıması da kaçınılmazdı. Öyle de oldu. Özellikle son dönemde hisse senetleri piyasasında işlem gören kâğıtlar arasına çok sayıda enerji şirketi hissesinin katıldığını gördük. Bu halka arzların mantığı neydi peki?
Aslında bu şirketler özetle şunları söylüyor: “Sektör büyürken, biz de büyümek durumundayız, bunun için yatırım yapmalıyız. Yatırım için gereken dış kaynak ihtiyacını bankalardan kredi olarak kullanmak yerine elinde tasarrufu olanları şirkete ortak ederek sağlamak istiyoruz. Gelin siz de bu hisse senetlerinden alın ki, ileride şirketimiz büyüyüp ciddi karlar elde edince siz de bundan payınıza düşeni alın.”
Eh, büyüyen ve ileride de büyümesi beklenen bir sektörde yatırım yapmayı kim istemez? Bunun için ille de elektrik santrali ya da enerji ekipmanı üretim tesisi kurmak gerekmiyor değil mi? Sektörde faaliyet gösteren ve hisseleri halen borsada işlem gören şirketlere ortak olabileceğimiz gibi, yeni halka açılacak enerji şirketlerine de pekala ortak olabiliriz.
Peki enerji şirketi hisselerini ne zaman ve hangi fiyattan almalıyız? İşin bu kısmı yatırım danışmanlarının faaliyet alanlarına giriyor.
Ancak geçmişte borsa finans editörlüğü de yapmış, 10 yılı aşkın bir süredir enerji muhabirliği/editörlüğü yaşan birisi olarak, kendi sınırlarımı aşmadan, bu konuda birkaç söz etme sorumluluğu hissediyorum. Enerji sektörü son 10 yılda olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de büyümeye aday. Çünkü ülke ekonomisi büyürken enerji talebinin artmaması düşünülemez.
Dolayısıyla işin arz tarafında, yani başta elektrik olmak üzere enerjinin birçok alanında üretime dönük yatırımlar cazibesini sürdürecek.
Aynı zamanda enerji sektörü şirketleri ile bu sektördeki şirketlerle iş yapan, onlara ekipman ve hizmet satan şirketlerin büyümesi, yeni yeni oyuncuların sahne alması olağan.
İşte tüm bu nedenlerle, evet, enerji sektörüne, sermaye piyasası araçları üzerinden pekala yatırım yapabilirsiniz. Ancak yukarıda da değindim, bunları dedikodu ya da kulaktan dolma bilgilerle değil, işin uzmanına danışarak yapmak en sağlıklı yoldur.
“Biz enerji faturalarımızı bile ödemekte zorluk çekiyoruz, sen ne yatırımından bahsediyorsun” diyenler bu yazının hedefinde değil elbette. İşin bu kısmının sorumluluğu enerji sektörü oyuncularından çok, bu alana yönelik politika geliştirip uygulayan karar alıcılarda zaten.