Hakemi bırakıp oyuna bakmak

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU

Cuma günü kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye’ye Ağustos 2020’de verdiği BB- notunu korudu ama negatif olan görünümü durağana değiştirdi. Dolayısıyla, sınırlı da olsa bizim açımızdan olumlu bir adım attı. Kararın gerekçesinde ağırlıklı olarak son aylarda ekonomi politikasında yapılan değişikliklere atıf yapılıyor. Bu değişiklikler, özellikle de para politikasının sıkılaştırılması olumlu bulunuyor.

Kredi notu veren kuruluşlarının verdikleri notlar, ne yazık ki, bu kurumların Türkiye ekonomisini ‘yatırım yapılabilir’ düzeyinin oldukça altında değerlendirdiklerine işaret ediyor. Bu ortak görüşe karşın, aralarında belirgin bir değerlendirme farkı var. Fitch’e göre yatırım yapılabilir düzeyin üç altındayız. Standard and Poor’s dört, Moody’s ise beş altında olduğumuzu düşünüyor. Bu önemli farklılıklar, bazı kredi derecelendirme kurumlarının kararlarında dış politikaya ilişkin gelişmelerin önemli bir rol oynayıp oynamadığı sorusunu sordurtuyor. Bazı yorumcular, geçen yılın nisan ayında 650’ye sıçrayan sonra da uzun süre 500 civarında gezinen risk primimizin şu sıralarda 285 civarına düşmesinin neden not artışına yol açmadığını da sorguluyorlar.

Dış politikanın etkisine ilişkin sorunun bir yanıtı yok; çünkü bu konuda bir bilgimiz yok. Öte yandan ikinci sorunun muhtemel yanıtları var. En akla yatkın görüneni şu: Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunların sadece para politikası ile çözülmesi mümkün değil. Bu tür bir programın eksikliği belirgin bir not artışını engelliyor. Öte yandan, kapsamlı bir ekonomik program yürürlüğe konmasa bile, belirgin olmasa da sınırlı bir not artışı mümkün: Para politikasının enflasyonu düşürecek şekilde yürütülmesi, bir miktar rezerv biriktirilmesi ve diğer alanlarda mevcut duruma kıyasla olumsuz kararlar alınmadığı sürece bu tür bir gelişme olabilir. Sorun şu ki, yakın geçmiş, para politikasının enflasyonu düşürücü yönde uygulanmasının bir süre sonra kesintiye uğradığını ve enflasyonu düşürme isteğinin kalmadığını ima ediyor. Bu durumda da kredi notu veren kurumlar ‘bekle gör’ eğilimine giriyorlar; sürdürülebilirlikten emin olmak istiyorlar.

Bu ekonomik gerekçelere karşın, üç farklı notun varlığı, yukarı da değinildiği gibi dış politika ya da başka nedenlerle hakemin ‘taraflı’ olabileceği şüphesini yaratıyor. Bize düşen, hakemi tartışmak yerine oyuna odaklanmak. Geçen hafta Eurolig basket maçında Anadolu Efes’in rakibinin koçu, oyuncularına, “hakemi bırakın, mücadele edin ve iyi oynayın” diye bağırıyordu. Gerçi Efes’ten fark yediler ama gelin biz kendimize bakalım; iyi oyun oynamaya çalışalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Verimlilik yazıları 15 Ekim 2024