Hakan Bulgurlu, Everest’e meydan okudu

Necla DALAN
Necla DALAN Hikayeler&Liderler

Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, iklim kriziyle mücadele konusunda farkındalık yaratmak için çok farklı ve riskli bir yolculuğa imza attı. Uluslararası arenada çevre, sürdürülebilir iş modelleri ve amaç odaklı stratejiler konusunda önde gelen fikir liderleri arasında yer alan Bulgurlu, 23 Mayıs 2019’da 8 bin 848 metrelik yükseklikteki Everest’in zirvesine çıktı. Defalarca ölümle burun buruna gelen Bulgurlu, zirve yolculuğunu “Tehlikeli Tırmanış” adını verdiği kitapta topladı. Bulgurlu, kitabında kişisel deneyimleriyle ilham vermeyi amaçlarken çevre krizini genç iklim aktivistleri, biyologlar, bilim insanları ve girişimcilerin görüşlerinin de katkısıyla geniş bir perspektiften değerlendiriyor.

Yaklaşık 1,5 yıllık çalışmanın ürünü olan Tehlikeli Tırmanış, 16 Kasım’da yayımlandı, Mart 2022’de de İngiltere başta olmak üzere globalde yayınlanacak, sesli kitap olarak da okurlarıyla buluşacak. Bulgurlu, COP26 görüşmelerinde de iş dünyası liderleri, siyasetçiler, bilim insanları ve Prens Charles’la kitabının ilk taslağını paylaştı. Bulgurlu ile kitabını ve sıradışı yolculuğunun hem insan hem lider olarak kendisinde nasıl değişimlere vesile olduğunu konuştuk. Kitabını mümkün olduğunca fazla insanın okumasını istediğini belirten Bulgurlu, “Çünkü kimse iklim konusundaki riski ve yaratacağı sorunların ne kadar yakın olduğunu bilmiyor” diyor. Bulgurlu, bu konuda herkesin bir şeyler yapması gerektiğini, hükümetlerin de zorlayıcı regülasyonlarla destek vermesi gerektiğini vurguluyor.

Ölüme çok yaklaştığım anlar oldu, inerken 12 saat ağladım

Everest yolculuğundan yeni bir insan olarak döndüğünü kaydeden Bulgurlu, şunları söylüyor: “Zirve muazzamdı ama yükseklikten korktum. İnemeyeceğimi düşündüm. İki üç kez ölüme çok yaklaştığım an oldu. Oradan kurtulabilmek için aklıma gelen her sözü verdim. Üç çocuğum var. Eskiden ben olmasam da onlar hayatını sürdürebilir, bensiz büyüyebilirler derdim. Ama zirveden inerken 12 saat ağladım, ben nasıl çocuklarımın yalnız büyümelerine neden olabilecek bu kararı aldım diye…  Egosu yüksek biri olarak gittim ama yaşadığıma şükrederek döndüm. Zamanın kıymetini, zamanı daha verimli kullanmayı, daha önemli şeyler yapmayı, çocuklarımı daha iyi dinlemeyi öğrendim. Eşim de artık küçük şeyleri takmıyor. İlişkimizin 2.0 versiyonunu yaşıyoruz. Tırmanışımın başarısı işyerinde de sürekli ve gerçek bir değişimin yaşanmasını sağladı. Liderlik tarzım da değişti. Artık çok daha fazla dinliyorum, insanlara daha çok güveniyorum.”

Zirvede tavla rekoru için Guinness’e başvurdu!

Hakan Bulgurlu, dünyanın en yüksek noktasında tavla oynama rekoru için Guinness’e başvurduklarını ancak rehberin tavlayı yük olduğu için dağda atması yüzünden bu hayallerinin gerçekleşmediğini de anlatıyor.

Rahmi Bey döneceğime dair söz aldı eşim şarap kadehini üzerime fırlattı!

Hakan Bulgurlu, Everest’te tırmanmadan önce yine en zorlu zirvelerden biri olan Arjantin’in batısında, Şili sınırından 30 kilometre uzakta yükselen 6 bin 959 metrelik Aconcagua’ya tırmanmış. 3 ay oksijen seviyesinin kademeli düşürüldüğü özel bir çadır yatakta alıştırma yapmış. Everest yolculuğunu eşine, babasına ve Koç Ailesi’ne söylemesi ayrı bir macera olmuş. Everest’e tırmanacağını kimseye söylememiş. Bulgurlu, bu süreci şöyle anlatıyor: “Aconcagua’dan dönünce eşim Stephanie’yi yemeğe çıkardım ve kendini tutamayıp kararımı açıkladım. Yaptığı ilk şey elindeki şarap dolu kadehi bana fırlatmak oldu. Eşimden sonra Koç Holding’in yöneticileriyle görüşmem gerekiyordu. Rahmi Koç ile bir görüşme ayarladım. Benden iki konuda söz istedi. ‘Çok dikkatli olacaksın ve en ufak bir risk olursa geri döneceksin. Bayrağımızı da orada dalgalandıracaksın değil mi’ dedi. Sonra CEO’muz Levent Çakıroğlu ile görüştüm. Babama ise tüm izinlerimi tamamladıktan sonra haber verdim.”

Kitapta Bulgurlu’nun dikkat çektiği sorunlar ve çözüm önerileri 

  • Sanayi öncesi dönemden beri gezegenimiz 1°C’nin üzerinde ısındı. Sıcaklık artışını 1,5°C’nin altında tutmak için bir yol bulmak zorundayız. Bunun için karbondioksit emisyonlarının 2030’a kadar yüzde 45 azalması, 2050’ye kadar net sıfır olması gerek.
  • Dünyada halka açık en büyük 2000 şirketten sadece 622’sinin teknik olarak net sıfır emisyon hedefi mevcut.
  • Her yıl 8 milyon plastik okyanuslara, sulara karışıyor. 2050’ye kadar okyanuslarda balıktan çok plastik olacak. Aralık 2020’de doğmamış bebeklerin plasentalarında bile mikroplastik bulundu.
  • 2019’da 53,6 milyon ton e-atık ürettik. 2030’a kadar 74,7 milyon tona yükselmesi bekleniyor. E-atıkların yarısından Asya kıtası sorumlu. Kişi başına düşen e-atık miktarı açısından Avrupa ilk sırada. Bu e-atıkların sadece %17,4’ü geri dönüştürüldü. Zehirli atıkların %70’ini e-atıklar oluşturuyor. Geri dönüştürülen 1 milyon cep telefonundan 16 ton bakır, 350 kilo gümüş, 33 kilo altın ve 15 kilo paladyum geri kazanılabilir.
  • Küresel vergilerin yalnızca yüzde 6’sı çevre kirliliğini kapsıyor. Karbon vergisi, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji çözümlerine yönelmemiz gerekiyor.
  • Dünyada elektrik motorları, klimalar, buzdolapları, aydınlatma toplam enerjinin yüzde 40’ını tüketiyor. Bu dört kalemde en yüksek enerji verimliliğine sahip ürünlere geçiş sağlanması demek 3 bin kömür santralini kaldıracak etkiye sahip.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar