Hafız Mustafa Batı ile Doğu arasında köprü kurdu
1864 yılında İstanbul Bahçekapı’da Hacı İsmail Hakkı Bey tarafından yaratılan Hafız Mustafa markası, bugün İstanbul’da 13, Antalya’da 2, Bodrum’da 1, Dubai’de 3 ve Londra’da 1 olmak üzere toplam 20 şubeden oluşan modern bir kuruluş olarak yoluna devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta Hafız Mustafa Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar’dan markanın gelişim öyküsünü dinledim. Eren Ongurlar iş yapma biçimlerinin temelinde çalışan ve müşteri memnuniyeti olduğunun altını çizdi. Türk tatlıcılığını dünya çapında temsil etmenin bir anlamda markanın kültürel elçilik misyonunu yüklemek olduğunu anlattı.
Hafız Mustafa 1864 markası Doğu ve Batı’yı birleştiriyor. Türkiye’nin geleneksel tariflerini yenilikçi teknoloji ile buluşturuyor. Güler yüzlü hizmete verdiği önemle, mekânların tasarımındaki geleneksel dokunuşlarla ülkemizin misafir severlik kültürünü uluslararası arenada temsil ediyor.
Hafız Mustafa’nın öyküsü nasıl başladı?
Hafız Mustafa 1864 yılında İstanbul Bahçekapı’da Hacı İsmail Hakkı Bey tarafından kuruldu. Hacı İsmail Hakkı Bey şirkete oğlunun adını verdi ve işini titizlik ve heyecanla yönetti. Bu özenli başlayış Hafız Mustafa’yı kısa sürede başarıdan başarıya taşıdı. Hafız Mustafa dönemini çok aşan bir vizyon ve çaba ile katıldığı tüm uluslararası yarışmalardan madalya ile döndü. Osmanlı lezzetlerini kendine has tariflerle ölümsüzleştirdi. Köklü geleneksel özellikleri kadar, sürekli yenilik arayışı ile Tanzimat’tan beri yaşanan Osmanlı modernleşmesinin önemli yüzlerinden oldu.
Kültür elçisi olarak çalıştığınızı ifade ettiniz. Servis kalitenizi yüksek tutmayı nasıl başarıyorsunuz?
Bizim için başarı, sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız, bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri. Biz hep “en iyi işveren” olmayı hedefledik. 1.500 çalışanımız var. Onların kariyer planları yetenekleri, tecrübeleri ve eğitim düzeylerine göre şekilleniyor. Çalışanlarımız kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitim düzeyleri arttıkça cirodan pay almaya hak kazanıyorlar. Üniversite mezunu olmak, İngilizce bilmek ve 15 yılı aşkın süredir Hafız Mustafa 1864 bünyesinde çalışmak, ortaklık sisteminde alınacak payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor.
İngiltere’deki çalışanlarınız nasıl uyum sağladı?
Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden kaynaklanıyor. Her çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. İngiltere’de çalışmak için İngilizce bilmek gerekiyor. Yoksa çalışma izni alınamıyor. Londra’daki şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız çalıştı, İngilizce öğrendi ve kendini geliştirme fırsatı buldu. Çalışanlarımızın gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim başarımızdır.
Türkiye’de eğitim programlarınız var mı?
Biz geleceğin yeteneklerine de yatırım yapıyoruz. Kâğıthane’de Hafız Mustafa Pastacılık ve Baklavacılık Meslek Lisesi’ni açmaya hazırlanıyoruz. Bu okulda, kalifiye pasta ve baklava ustaları yetiştirilecek. Eğitim alan ustalar, hem yerel hem de küresel pazarlarda istihdam imkânı bulacaklar. Sektörün kalifiye iş gücü ihtiyacını karşılamak için, yabancı dil bilen, mesleğinde uzman genç ustalar yetiştirmeyi ve onlara iş garantisi sunmayı hedefliyoruz. Eğitimde kaliteyi artırmak, yalnızca markamız için değil, tüm sektör için kritik bir adım.
Yurt dışında taze ürün nasıl temin ediyorsunuz?
Biz sadece tatlı üretmiyoruz, aynı zamanda kültürel mirasımızı dünya ile paylaşıyoruz. Geleneksel tariflerimizi modern damak zevkine göre uyarlıyor, Ar-Ge çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Londra’daki şubemizin 160 kişilik oturma kapasitesi ve özel VIP odaları var.
Londra'nın kuzeyindeki Enfield bölgesinde 3 bin 500 metrekarelik bir üretim merkezi kurduk. Kendi fabrikamızda ürettiğimiz günlük taze ürünlerimizi sunuyoruz. Tüm şubelerimizde tatlılarımız günlüktür. Her gün sonunda kalan ürünleri dağıtıyoruz, bir sonraki gün fabrikadan taze ürünlerimiz geliyor.
Franchise vermeyi düşünüyor musunuz?
Hayır. Biz üretimden, dağıtıma; tasarımdan servise tüm süreçleri kendimiz yönetiyoruz. Ürünlerimiz kendi fabrikalarımızda günlük olarak üretiliyor. Mağazalarımızda kullandığımız ışıkları, renkleri, oturma düzenlerini tek tek düşünerek seçiyoruz. Örneğin firuze renk ruha iyi geliyor. Kırmızı iştah açıyor. Ahşabın ayrı bir duygusu var. Mermerin ayrı.
Fiyat politikanız nasıl?
İstanbul’da Üsküdar’da da, Nişantaşı’nda da aynı fiyatı sunuyoruz. En iyi malzemeyi en uygun fiyata sunmaya özen gösteriyoruz. İnovasyona ağırlık veriyoruz. Örneğin ayvalı muhallebi, baklavalı pasta gibi özel ürünlerle farklılaşıyoruz. Ürünleri kendimiz ürettiğimiz için hem maliyetleri hem de kaliteyi kontrol edebiliyoruz. Bu da bize fiyat konusunda da avantaj sağlıyor.
2025 hedefleriniz ne?
Yakında Londra’da Oxford Street'te bir şube daha açmayı hedefliyoruz. 2025 yılı sonuna kadar dünya çapında toplam 45 yeni mağazamız olacak. Bunlardan 7-8 tanesi yine Londra'da olacak.
Yapay zekâ ile yarının şehirleri Hackathonu”nda 12 takım yarıştı
Global Vodafone Vakfı, Avrupa genelinde 6-19 yaş arası çocuk ve gençlere yönelik özel bir hackathon düzenledi. Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Arnavutluk, İspanya, Yunanistan, Hollanda, İtalya, Portekiz ve Romanya’da “Dijital Uçurumu Kapatmak” temasıyla gerçekleştirilen hackathon’da, katılımcılardan teknoloji aracılığıyla daha kapsayıcı bir toplum yaratılmasına yönelik yenilikçi fikirler geliştirmeleri istendi.
Türkiye’de Habitat Derneği işbirliğiyle ve “Yapay Zekâ İle Yarının Şehirleri Hackathonu” adıyla gerçekleştirilen hackathon’da, farklı illerden toplam 12 takım yarıştı. Yarışmayı Kocaeli’den katılan EcoLeaks takımı birinci ve EGAL STEAM-UP takımı ikinci olarak tamamlarken, Adıyaman’dan katılan AI-ZERO Çevre Bekçileri takımı üçüncü oldu. Adana’dan katılan RHM01 takımı ise Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Dereceye girenlere ödülleri Mart 2025’te Romanya'nın başkenti Bükreş’te düzenlenecek törenle verilecek.
Şehirdeki sorunlara çözüm arandı
“Yapay Zekâ İle Yarının Şehirleri Hackathonu” katılımcıları, Kaliteli Eğitim (Hedef 4), Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (Hedef 5) ve Sürdürülebilir Şehirler ve Toplumlar (Hedef 11) olmak üzere Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 3’üyle ilgili çözümler üretti. Katılımcılar, ilk etapta şehirdeki sorunları analiz etti ve çözülmesi gereken zorlukları tanımladı. Bu zorluğa yapay zekâ teknolojisiyle sürdürülebilir bir çözüm bulup bir prototip oluşturan katılımcılar, belirlenen zorluk ve önerilen çözüm hakkında kısa bir sunum hazırladı.
Farklı sorunlara çözüm geliştirildi
Yarışmada birinci gelen EcoLeaks takımının geliştirdiği yapay zekâ tabanlı su patlaması tespiti projeleri, IoT cihazlarından alınan verileri analiz ederek su sistemlerindeki anormallikleri tespit etmeyi amaçlıyor. Yapay zekâ, su akışı, basınç, sıcaklık ve ses gibi verileri işleyerek erken uyarı sağlıyor, su kaybını azaltıyor ve bakım süreçlerini optimize ediyor.