Güvensizlik

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Deprem sonrası Türkiye’de hissiyatı tek kelime ile anlatmak mümkün;

Güvensizlik...

Depremin ilk günlerinde arama-kurtarma çalışmalarında yaşanan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bile “helallik istemek” zorunda bırakan depreme müdahale kaosu, halkın hükümete yönelik güvenini zedeledi. Kızılay’ın depremzedelere acilen ve ücretsiz ulaştırması gereken çadırları depremin üçüncü günü sattığının ortaya çıkması da bu güvensizliği iyiden iyiye arttırdı.

Ancak hükümete yönelik güvensizlik hissiyatı sadece Türkiye’de kendini göstermiyor. Uluslararası alanda da AK Parti hükümetinin depremi yaklasşan seçim öncesinde “fırsata çevirmeye çalıştığına” ilişkin görüş giderek ağırlık kazanıyor.

Artçılar sürerken inşaat faaliyeti uluslararası desteği vuruyor

Ankara’daki diplomatik kulislerde, hala artçı sarsıntılar sürerken AK Parti hükümetinin giriştiği inşaat faaliyetlerinin, ülkenin yeniden inşasından çok, “seçimde oy devşirme amaçlı” olduğu yorumları yapılıyor. Ankara’daki yabancı diplomatların bu yorumlarının başkentlerini de etkilediği kuşku götürmez. Bunun Türkiye’ye maliyetinin ise, - başta Avrupa Birliği’nin 16 Mart’ta Türkiye’ye destek için yapacağı yardım konferansında olmak üzere uluslararası desteğin beklenenden az gerçekleşmesi olabilir.

AB’nin yardım konferansında toplanacak paranın ne şekilde harcanacağı da kritik önemde. Bu paranın, doğrudan Türk Hazinesine aktarılması yerine, daha önce Suriyelilere yapılan AB yardımlarında olduğu gibi, proje bazlı harcanacağı kesin gibi. Dolayısıyla uluslararası camiadan gelecek yardım paraları harcanırken, “artçılar sürerken inşaat faaliyeti olmaz” diyen başta TMMOB olmak üzere, Türk bilim insanlarının uyarılarının dikkate alınacağını söylemek yanlış olmaz.

 

1 Mart’ta gelemeyen Amerikan askerleri, hastane ile Türk topraklarında

“Güvensizlik” sadece teknik konularda değil; Türk halkın- da uluslararası siyasete yöne- lik de pek çok soru işareti var.

20 yıldan fazladır iktidarda olan AK Parti yetkililerinin, ilgili ilgisiz her kriz anında, üzerlerindeki yönetme sorumluluğundan sıyrılmak için kullandıkları “dış güçler” retoriği malum. Yapılan anketlerde Türkiye’deki Batı karşıtlığının, biraz da siyasetçilerin bu hamasi nutuklarının etkisiyle gün be gün arttığı da sır değil.

Dolayısıyla devasa deprem enkazı ve uluslararası desteğe yönelik büyük ihtiyaç, hükümet yetkililerinin “dış güçler” eleştirilerini törpülese de, halkta hala dışarıya karşı büyük güvensizlik hâkim.ABD askeri güçlerinin Körfez Savaşı öncesinde Türkiye üzerinden Irak’a cephe açmasının reddedildiği TBMM’deki 1 Mart tezkeresinin yıldönümüne denk gelen bu günlerde, başta Amerikan askerleri olmak üzere, yabancı askeri güçlerin insani yardım için bölgede olması bu güvensizlik duygusunu iyice arttırmış durumda.

Türkiye, işte bu güvensizlik hissiyatıyla doludizgin seçime gidiyor:

Seçimlerin tarihi, yapılış şekli, depremi bahane ederek olağanüstü hal ilan etmiş hükümetin bu yetkilerini nasıl kullanacağı kritik önemde.

Sadece iktidarın atacağı adımlar değil; Muhalefetin yapacakları ve söyleyecekleri de ülke demokrasisinin geleceğini etkileyecek nitelikte.

Herkesin dikkatli olması gereken bir dönem bu...

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İki kritik tarih 21 Ekim 2024