Güngör Uras'ın tarım yazarlığı
DÜNYA Gazetesi’nde 15 Mart 1988’de işe başladığımda Güngör Uras'ın yazıları ile tanıştım. Tevfik Güngör adıyla ikinci sayfada, uzun ama hiç sıkıcı olmayan, öğretici, bilgilendirici yazılar yazardı. Her yazısı ders gibiydi. Tam 30 yıl hemen her gün okudum.
Ekonomi gazeteciliğini seçen bizler için DÜNYA Gazetesi, Nezih Demirkent’in liderliğinde ve yönetiminde ikinci bir okuldu. Güngör Uras ise o okulun en değerli öğretmenlerindendi. Yalın ve anlaşılır bir dille yazardı. O günlerde Güngör Uras’a özendiğimi itiraf etmeliyim. Yazdıklarımın okuyan herkes tarafından anlaşılır olması, yalın bir dille yazılması temel hedefim olmuştu.
Bu yılın başında yayınlanan ve kısa sürede 8. baskıya ulaşan “Üretme Tüket/İthalat-Siyaset-Rant Kıskacında Tarım" kitabımla ilgili “anlatımınız çok güzel, çok yalın ve herkesin anlayabileceği bir dille yazmışsınız” sözleri benim için en büyük ödül oldu. Bunu Güngör Uras’a borçlu olduğumu söylemeliyim.
Tarım ve üretim konusunda çok duyarlıydı
İki yıl önce, 19 Ağustos 2018’de yaşama veda eden Güngör Uras, tarım ve üretim konusunda çok duyarlıydı. Aynı duyarlılığı tüketiciler konusunda da gösterirdi. İnsanların günlük yaşamındaki ekonomiye bakışını, çarşı pazardaki fiyatları çok yakından izlerdi. Yarattığı “Ayşe Teyze” ve “Ali Rıza Amca” karakterleri ile sıradan insanların ekonomiye bakışını, ekonomik gelişmelerden etkilenmesini, davranış biçimlerini çok yalın bir dille anlatırdı.
Tarım ve üretim konusundaki duyarlılığı sadece yazı yazmak için değildi. Üretim olmadan hiçbir şeyin olmayacağına inanırdı. Türkiye’nin tarım zenginliğini en iyi bilen ve en iyi anlatan yazarlardandı. Üstelik oturduğu yerden değil, sahadan yazardı. Anadolu seyahatlerini fırsata çeviren, ekonominin ve tarımın nabzını en iyi tutan yazarlardandı. Çok meraklıydı, çok soru sorar ve en doğru bilgileri alıp yazardı.
Tarımla ilgili yazı yazacağı zaman öncesinde telefonla görüşürdük. Bazen görevler verirdi: “Kırmızı ette neler oluyor. Fiyatlar niye yükseldi? İthalat nerden yapılıyor? Sen yaz, biz de bilgilenelim, biz de öğrenip yazalım” derdi. Bazen de yazdığım bir yazının ayrıntılarını sorar, atladığım veya gözden kaçırdığım ayrıntıları didik didik eder ve kendi üslubuyla kaleme alırdı. Genellikle yazıyı yazdıktan sonra, yayınlanmadan önce kendisi veya asistanı Hediye Ünlü aracılığıyla bana gönderir ve okumamı isterdi.
Okuruna olan saygısından yanlış bir bilgi, yanlış bir rakam olsun istemezdi. Ayrıca her yazısında mutlaka kaynak belirtirdi. Benden bir satır da alsa mutlaka adımı yazardı. Hem de övgülerle bahsederek.
Tarım yazmaya başladığım 1996 yılından itibaren hem DÜNYA Gazetesi’nde hem de Milliyet Gazetesi’ndeki tarım yazılarında çok sıklıkla beni referans göstermesi açıkçası gurur vericiydi. Tarım yazarı olarak tanınmamda, daha geniş kitlelere ulaşmamda Güngör Uras’ın çok büyük katkısı var.
Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu
Kendisini “Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu” olarak tanımlayan Güngör Uras’ın Anadolu’da üretim yapanların dostuydu. Tarımın ve çiftçinin dostuydu. Tarımda sadece felaketler olduğunda veya gıda enflasyonu nedeniyle gündeme geldiğinde yazmazdı. Tarımın, üretimin önemini bildiği için yazılar yazardı. Ürünlerin ekim ve hasat zamanını takip eder, öncesinde yazılar kaleme alır ve okurlarını bilgilendirirdi. Aynı zamanda o ürünleri üretenlerin durumunu gündeme getirerek bu konuda yetkilileri uyarır önlemler alınmasına destek olurdu.
Çok detaycıydı. Yazılarında bir konuyu en ince detaylarına kadar yazardı. Fındıkla ilgili bir yazı yazacaksa fındığın üretiminden, fiyatına, ülke ekonomisine katkısından, ihracatına, fındık toplayan işçilerin sorunlarından bu ürünün Karadeniz Bölgesi için önemine kadar her yönüyle yazardı. Tek kaynaktan değil, üreticiden, ziraat odalarından, ihracatçılardan bilgiler alır ve okurlarıyla paylaşırdı.
Daha önce de yazdığımız gibi, zeytin ve zeytinyağına özel önem verirdi. Zeytinde sezonun gelişini birçok kişi Güngör Uras’ın yazılarından öğrenirdi. Yine üretim miktarından fiyatlara, kalitesinden dış ticaretine, kaç kilo zeytinden ne kadar yağ elde edileceğine, zeytinyağı alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğine kadar her konuyu araştırır, öğrenir ve okurları için kaleme alırdı.
Yıllarca Ayvalık’ta zeytin hasadına birlikte katıldık. Ayvalık Ticaret Odası Başkanlığı döneminde “Zeytin Hasat Günleri”ni başlatan Eski Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer ve ekibinin düzenlediği organizasyonun değişmez katılımcılarındandı. Ayvalık’a gelmeden önce arar, bilgi alır ve zeytinyağı sezonuna ilişkin ilk verileri yazardı. Etkinliği izlemeye gelen gazeteciler bile ilk bilgileri Güngör Uras’tan alırdı.
Tarımsal ürünleri tek tek yakından izleyen, hayvancılıktaki gelişmeleri üretimden ithalata, tüketimden fiyatlara, her Kurban Bayramı öncesi kurbanın önemini anlatacak kadar detaylı yazılar yazan usta yazar Güngör Uras, çok iyi bir tarım yazarıydı. Günü kurtarmak için değil, tarımda yaşanan sorunların çözümüne katkı sunmak için, bilgilendirmek için yazardı. Gazete bile okumayan çiftçinin sorunlarını da yazardı. Etiket okumadan alışveriş yapan tüketicinin bilgilenmesi için de yazardı.
Sadece yazmakla yetinmez görsel ve işitsel kaynakları da en iyi değerlendiren yazarlardan birisiydi. Televizyon ekranlarında, radyoda anlaşılır bir dille bilgiler verirdi.
Mahfi Eğilmez ve Servet Yıldırım’la yıllarca televizyon ekranlarında, vefatından önce Sevgili Berfu Güven ile NTV’de sokağın ekonomisini anlatırken, gıda konularını ele alırken mutlaka o ürünün geriye dönük tarladan sofraya kadar olan sürecini anlatır, bilgilendirirdi.
Paylaşmayı çok severdi. Aldığı bilginin, yediği yemeğin tadının kendisinde kalmasından çok başkalarıyla paylaşmayı tercih ederdi.
Koronavirüs sürecinde tarımın, gıdanın önemi arttı. Bugün birçok yazar tarım ve gıdayla ilgili yazılar yazıyor. Ekranlarda boy gösteriyor. Ben kendi adıma bu süreci Güngör Uras’ın kaleminden okumak, O’nun anlatımıyla dinlemek isterdim. Sizler de Güngör Uras’ın yazılarını özlediyseniz, kitaplarını, eski yazılarını internetten bulup okuyabilirsiniz. Hepsi güncel, hepsi öğretici.
'Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu' Güngör Uras’ı, tarımın önemini yıllar öncesinden gören Nezih Demirkent’i ve Çiftçi Dostu Sadullah Usumi’yi bir kez daha saygıyla ve özlemle anıyorum.