Gümrük cezalarının peşin ödenmesi hakkında bir öneri

Fatih UZUN
Fatih UZUN Gümrük ve Dış Ticaret Dünyası

Bildiğimiz üzere 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun uygulama alanı, Kanunun karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlıklardır. Gümrük mevzuatında öngörülen ihlaller de bu Kanuna göre kabahat olarak sınıflandırıldığından, gümrük idareleri tarafından düzenlenen gümrük idari para cezaları da kanun yoluna ilişkin hükümler bakımından 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda özel hükümler bulunması sebebiyle bu Kanuna tabii iken, diğer genel hükümler bakımından 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine tabii bulunmaktadır.

İşte gümrük para cezalarının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’na tabii olduğu genel hükümlerden birisi de, Kanunun 17’nci maddesinin altıncı fıkrasında belirtilen “peşin ödeme” uygulamasıdır. Haklarında gümrük idarelerince idari para cezası düzenlenen kişiler, bu para cezalarını kanun yoluna başvurmadan önce ödemeleri halinde ilgililerden ceza tutarının dörtte üçü tahsil edilmekte ve yüzde 25 oranında indirim uygulanmaktadır.

Meslek hayatımda gümrük uzlaşması gibi bir seçenek dururken bu yolu takip eden herhangi bir kişi duyduğumu veya gördüğümü açıkçası söyleyemeyeceğim. Dolayısıyla peşin ödeme uygulamasının gümrük idari para cezaları bakımından uygulamada hiçbir işlevselliğinin olmadığını kabul etmek gerekiyor. Buradaki işlevsellik kavramını, yükümlüler tarafından bu mekanizmanın kullanılma sıklığı bağlamında kullandığımı belirtmek isterim. Bu yazımızda bu seçeneğin fonksiyonel hale gelebilmesi için sadece bir öneride bulunmakla yetineceğim.

Dış ticaret ve gümrük profesyonellerinin pek çoğunun bildiği üzere gümrük uzlaşması, herhangi bir sebepten ötürü gümrük para cezası ile muhatap olan yükümlülerin gümrük uyuşmazlıklarını idari süreçte çözmekte en yoğun tercih ettikleri müessese niteliğinde. Bunda tabi ki gümrük uzlaşma süreçleri sonucunda genellikle gümrük vergileri aslında herhangi bir indirim yapılmazken, ceza tutarlarının yaklaşık % 60’ının siliniyor olmasının büyük payı var. Ancak yükümlülerin gümrük uzlaşma müessesesini yoğunlukla tercih etmelerinin tek sebebi ceza tutarlarında yapılan indirim oranlarının yüksekliğinde değil. Belki de en az onun kadar önemli bir diğer neden, gümrük uzlaşmasının hukuki sonuçlarında.

Zira Gümrük Uzlaşma Yönetmeliğinin 19’uncu maddesine göre; para cezalarının uzlaşmaya konu olması ve uzlaşmanın vaki olması halinde, uzlaşmaya konu cezalara konu ihlaller onaylanmış kişi statü belgesi ve yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası başvurularında gümrük beyanlarına yönelik tatbik edilen cezalarda aşılmaması gereken hadlerin hesabında dikkate alınmamakta. Yani bir anlamda gümrük uzlaşmasının yükümlülerin gümrük sicillerinin uygulamada temiz kalmasını temin eden fonksiyonel bir yanı var.

Onaylanmış kişi statü belgesi ile yetkilendirilmiş yükümlü sertifikasına sahip firmaların ülkemizin dış ticaret işlem hacminin yarısından fazlasını oluşturduğunu dikkate aldığımızda bu statülerin alınmasının veya korunmalarının temin edilmelerinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya herhalde hiç gerek yok.

Yukarıda belirtilen hususlar gümrük uzlaşmasının genelde hep olumlu taraflarına dair noktaları içeriyor. Gümrük uzlaşmasının bu kadar etkin ve işlevsel bir müessese olmasına rağmen uygulamada gerek gümrük idaresi gerek ise yükümlüler nezdinde bazı çekinceleri barındırdığının da kabulü gerekiyor. Özellikle işlemleri yoğun bölge müdürlükleri veya Ticaret Bakanlığı merkez uzlaşma komisyonu nezdinde uzlaşma randevusu için beklenilen sürelerin görece uzunluğu, oldukça düşük tutarlardaki usulsüzlük cezaları için bile gümrük sicilinin temiz kalması adına bu uygulamayı tüketme zorunluluğunun yarattığı bürokratik işlem süreçlerinin varlığı (uzlaşma başvurusu, uzlaşma görüşmelerine fiziki katılım ve uzlaşma tutanağı vb.) ve yükümlüler nezdinde gümrük uzlaşmasına konu durumların uzlaşma sonuçlanıp uzlaşılan tutar ödenene kadar dış ticaret erbabının ajandasında gündem teşkil etmesi gibi hususlar bu konu ile ilgili aklıma ilk gelen çekincelerden.

İşte tam da bu noktada yükümlüler tarafından gümrük idari para cezalarının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17’nci maddesinde yer alan peşin ödeme mekanizmasıyla dörtte bir oranında indirimle ödenmesi ve herhangi bir kanun yoluna başvurulmaması halinde de gümrük uzlaşmasının sağladığı hukuki sonuçlardan istifade edilmesine imkan tanınması seçeneği akıllara geliyor.

Kanaatimce hali hazırda sadece kağıt üzerinde teorik olarak mevcut bir uygulamadan öteye gidemeyen gümrük cezalarındaki peşin ödeme uygulamasına, gümrük uzlaşmasının sonuçlarında olduğu gibi bir hukuki statü tanınır ve herhangi bir kanun yoluna başvurulmaksızın indirimli oran üzerinden peşin ödenen gümrük cezalarının da onaylanmış kişi statü belgesi veya yetkilendirilmiş yükümlü statüsü başvurularında aşılmaması gereken hadlerin hesabında dikkate alınmayacağına dair bir mevzuat altyapısı oluşturulması halinde, bu müessesenin kısmen işlerlik kazanmasının mümkün olacağını değerlendiriyorum.

Gümrük cezaları için 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda yer alan “peşin ödeme” uygulamasına yönelik bu yönde getirilecek bir işlevselliğin, hem gümrük idaresi nezdindeki gümrük uzlaşması işlemlerinin dosya bazında daha yönetilebilir bir düzeye inmesine hem de yükümlüler nezdinde gümrük uyuşmazlığına konu durumların özellikle düşük tutarlı cezalar için bunların bir an önce ödenip bu ihlallere dair konuların dış ticaret erbabının gündemini işgal etmemesine katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gümrükte yaz dönemi yok 21 Ağustos 2023