Gümrük Birliği, Yeşil Mutabakatı temel almalı ve KOBİ’leri oyuna dahil etmeli

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Temmuz ayı başında, TÜRKONFED, AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Ticaret Diyalogunun (HLTD) açılış toplantısı öncesinde düzenlenen İş Dünyası Yuvarlak Masa Toplantısında temsil edildi.

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yeşil Dönüşüm Komisyonu Başkanı Onur Ünlü’nün katıldığı toplantıda AB-Türkiye ilişkileri kapsamında ticaret alanında etkileşim ve iş birliğinin artırılmasına yönelik iş dünyasının görüşleri paylaşılarak ekonomik entegrasyon sürecine yönelik istişare gerçekleştirildi.

Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin kritik bir öncelik olduğuna dair AB ve Türk iş dünyası ortak çağrıda bulundu. “Gümrük Birliği modernizasyonu, çağın gerçeklerini yansıtmalı; Yeşil Mutabakat ve dijital geçişi temel almalı ve ayrı bir KOBİ bölümü kurulmalı” yorumlarını yapan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yeşil Dönüşüm Komisyonu Başkanı Onur Ünlü, NBE Youtube kanalında Gümrük Birliği modernizasyonu ile işletmelerimizi bekleyen fırsatları ve riskleri değerlendirdi.

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN DE YEŞİL OLARAK YAPILMASI GEREKLİ

“Türkiye ve Avrupa’daki iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve temsilcilerinin tarafl ar karşısına çıkıp beklentilerini, reel dünyanın ihtiyaçlarını yansıttıkları Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu’ nu çok önemsiyorum. Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) olarak, yeşil, dijital ve toplumsal dönüşüm olan üçüz dönüşümü savunuyoruz. Dijital dönüşüm elbette kaçınılmaz. Endüstri 4.0’ın getirdiği dijital dönüşüm devrimi ile acaba karanlık fabrikalara mı dönüşeceğiz diye sorguluyoruz. Dijitalin hayatımıza girişi ‘yeşil dönüşümü’ baltalıyor. Şöyle ki; dijitalleşmek için data merkezlerine ihtiyaç var. Data merkezinin ise soğutulması gerekli. Soğuma için enerjiye ihtiyaç var. Enerji demek emisyon demek. Emisyon ise daha kötü iklim değişikliği demek. Dolayısıyla küresel sıcaklık artışını durdurma, iklim değişikliğinin krizlerini engelleme çalışmalarının yanı sıra dijital dönüşümün de yeşil olarak yapılması gerekli.”

KOBİ’LERİ OYUNA DAHİL ETMEMEK OLMAZ

“Türkiye’de KOBİ’ler ticaretin yüzde 98,6’sını kapsıyor. Durum Avrupa’da da böyle. Ancak oyun kuralları belirlenirken KOBİ’lerin yetileri düşünülmüyor. Sürdürülebilirlik raporu talep edilirken fırıncının bunu nasıl gerçekleştireceği hesaba katılmıyor. Bu yüzden modernizasyonu yapılacak olan Gümrük Birliği Anlaşması’nın çağın gerçeklerini yansıtması gerekli. Yeşil Mutabakat ve dijital geçişi temel almalı ve KOBİ’ler ayrı bir bölümde ele alınmalı. Yapılacak her bir çalışma KOBİ’leri etkiliyor. Onlara risk olarak geri dönüyor. Oyuna onları almamak hiçbir anlam ifade etmiyor. 30 sene önce yapılan Gümrük Birliği Anlaşması ile bugünün ticaretini ele almak mümkün değil. Görüşmeler geçen sene başladı ve hızla devam ediyor. Ancak, bizim için bir numaralı ihracat pazarı olan bu pazarda biraz geç kaldık. Tedarik zincirleri sorunları gündemde. Sorumlu İşletmeler Destek Merkezi’ni hayata geçirdik. Bütün KOBİ’ler buradan destek alabilir. Bu girişim ile KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümde uluslararası tedarik zincirleri ile entegrasyonunu amaçlıyoruz.

Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Mekanizması gündeme geldiği zaman, T.C. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, ‘Bir mevzuat tsunamisi geliyor, hazır olun’ dedi. Bunun ne kadar net olduğunu bugün görebiliyoruz. Raporlamadan, durum tespitine ve finansmana erişime kadar ‘sürdürülebilirlik’ kelimesinin altında çok daha fazla yapılması gereken faaliyet var. Enerji verimliliği, enerji dönüşümünden söz edilirken sadece büyük firmaların yapması gerektiği değil, onlara hizmet sağlayan KOBİ’lerinde dönüştürülmesi gerektiğini vurguluyoruz. Yoksa bu zinciri sıfır emisyon haline getiremeyiz. Sürdürülebilirlik raporlamaları, durum tespitleri sorumlu işletme yapısının oluşturulmasında KOBİ’leri hesaba katmamız gerekli. Bu çok büyük risk ama aynı zamanda büyük fırsat.”

BU YENİ BİR TİCARET SAVAŞI

“Bu yeni bir ticaret savaşı ya da yeni bir satranç oyunu. Ülke olarak doğru aksiyonları, kanun ve yönetmelikleri hızlıca yerine getirmezsek ve özellikle KOBİ’lere yönelik destek paketlerini hayata geçiremezsek bizim en büyük ihracat kapımız olan Avrupa Birliği bir anda başka bir ülkeden tedarik sağlayabilir. Son dönemde aldığımız aksiyonlarla iyi gidiyoruz. Çok geç kalmadık. Fakat soluklanma fırsatımız ve seçeneğimiz yok. Çin, Kanada, Japonya, Hindistan her biri yeni bir yasa açıklıyor. Hepsinin ortak gündemi ‘sürdürülebilirlik, ‘döngüsel ekonomiye uyumluluk’, ‘dijitalleşme’, ‘insan haklarına saygı’… Bizim en büyük yeni hikâyemiz bu olmalı. Hızlıca mevcut ihracat yapanlar ile başlayarak dönüşümü sağlamalıyız. Döngüsel ekonomi ile ilgili gereken aksiyonlar alınmalı. Gerekirse eski sistem olan endüstriyel simbiyoz uygulamaları teşvik edilmeli kaynak verimliliği artırarak ve yeşil büyüme gerçekleştirilmeli. Bazı teşvikleri gözden geçirildiği zaman iptal edilecek kanallar buraya kanalize edilmeli. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan etkilenecek sektörlerin başında çimento, demir-çelik sektörü geliyor. Çok kötü konumda değiller, iddialar gibi büyük masrafl ar çıkmayacak. Çünkü ölçekleri gereği iyi bir manevra kabiliyetine sahipler. Dijitalleşmede de iyi ilerliyoruz. Fakat Avrupa Birliği olmak üzere diğer ülkelerin kanunları ile birebir uyumlu hedefler, daha kapsayıcı ve güven veren kanunlar oluşturmalıyız. Artık bu işin önemi siyasetçiden bu işi yapanlara kadar geniş bir yelpazede fark edilmiş durumda. Ekosistemin büyük dönüşümü için finansmana ihtiyaç var. Finansmanın ise buradan geldiğinin farkına varıldı. Bu fırsatı kaçırmamak için sadece odaklı çalışmalıyız.”

Çevresel ürünlerle hiç ummadığınız pazarlara girebilme şansımız var

Çevresel ürünler gelecek için önemli konulardan bir tanesi. Buradaki pazar payımızı artırıyoruz. Ama daha da artırabilirsek buradan gelecek ilave katkılar ile cari açığımızı düşürme, döviz pozisyonumuzu iyileştirme, ihracatımızı artırmak ve de istediğimiz gelişmiş ülkeler seviyesine gelme noktasında hızlı yol kat edebileceğiz. Yeşil dönüşüm, kelebeği seveyim, ağaca sarılayım demek değil. Aynı zamanda çatıya güneş enerjisi sistemi yerleştirmek de değil. Bir rüzgâr tribünü kanadı, ısı pompası ürün ya da hammadde üretiyorsak bunların hepsi çevresel mal hizmetlere giriyor. Bunlar doğal kaynakların kirlenmesini, tükenmesini önlemek veya en aza indirmek amacı ile üretilen ürünler. Gümrük Birliği modernizasyonunda bunun da hizmetler tarafından girmesi şart.

Tüm dünya bu çevresel ürünleri talep ediyor. Türkiye’nin en güçlü kası değişken durumlara ve risklere karşı sanayiciler ve iş insanlarının reaksiyonlara verdikleri tepki hızı. Bu büyük bir avantaj. Gelişmiş bir ülkedeki şirketin çevresel ürün üretmeye karar verme sürecinde biz çoktan üretmiş ve pazara sunmuş olabiliyoruz. Uzak doğu bizden daha ekonomik üretiyor, fakat hem deniz hattı yolunun tıkanmış olması hem de nakliye fiyatlarının artması bize tedarik kolaylıkları ve fiyat avantajı getiriyor. Çevresel ürünlerde ihracat-ithalat oranına baktığımız zaman Türkiye’nin karlılığının arttığını görüyoruz. Yenilenebilir enerji olmak üzere, güneş panelleri özellikle rüzgâr enerji ekipmanı sektöründe Avrupa’nın üretim üssü gibi bir konumdayız. Buna çok yakın zamanda ısı pompaları başta olmak üzere su ve atık yönetim sistemleri dâhil olacak. Umarım bunu artırarak geliştiririz. Unutmamak gerekir ki, burada yapılan çalışmalarda karşımıza çıkan yan çıktılar ile hiç ummadığınız pazarlara girebilme ve çözüm üretme şansımız var.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bu bir hastalık! 10 Eylül 2024