“Güçlü ekonomiye geçiş” ya da “eski alışkanlıklara geri dönüş”
Türkiye ekonomisi kırılma anlarından birisi krizin patladığı 21 Şubat 2001 ise diğer bir kritik tarih aynı yılın Nisan ayının 14’üdür.
O tarihte ülkeyi yöneten üç partili koalisyon hükümeti, ekonomi yönetiminin IMF ve Dünya Bankası ile birlikte hazırladığı krizden çıkış programını kabul ederek yürürlüğe koydu. Türkiye ekonomisini tek haneli enflasyona, makul büyümeye ve yatırım yapılabilir ülke notuna taşıyan bu programı ve kazanımlarını kritik dönemden geçildiği bugünlerde hatırlamakta büyük fayda var.
O dönemde partilerden gelen bazı muhalif seslere rağmen Başbakan Bülent Ecevit, yardımcıları Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli programın arkasında durdular ve 10 yıl boyunca Türkiye ekonomisini sırtında taşıyacak programa hayat verdiler.
Programın adı “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”ydı. Temel amacı güven bunalımı ve istikrarsızlığı süratle ortadan kaldırmak, bu amaçla eski alışkanlıklara bir daha geri dönülmesine imkân vermeyecek bir dönüşümü gerçekleştirmekti.
Mayıs 2001'de TCMB Kanunu değiştirildi
Krizin hemen ardından döviz kuruna dayalı istikrar programına son vermiş ve dalgalı döviz kuru rejimine geçilmişti. Birçok alanda yapısal dönüşümü amaçlayan program ise birkaç temel ayağa dayanıyordu.
Bir ayakta sorunlu bankacılık sektörünü güçlendirmeye yönelik tedbirler vardı. Diğer ayak ise mali disiplini ve kamu maliyesine düzen vermeyi amaçlayan önlemlerden oluşuyordu. Önemli bir diğer ayağı enflasyonu kalıcı şekilde aşağı çekecek makro politikalar içeriyordu. Ekonomiyi sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturtmak ise bir başka temel amaçtı.
Ama bir önemli boyutu daha vardı, o da Merkez Bankası’na yönelik tarihi düzenlemelerdi. 2001 yılının Mayıs ayında TCMB Kanunu değiştirilerek bazı önemli adımlar atıldı. Bu değişiklikleri hatırlamakta fayda var. Çünkü bankanın zaman içinde bu çerçeveden ulaşması hem fiyat istikrarı hem TL’nin istikrarı hem de makroekonomik istikrar için büyük tehdit oluşturur.
“Eski alışkanlıklara bir daha geri dönülmemesi” için:
- Fiyat istikrarını sağlamak, Merkez Bankası’nın temel amacı olarak belirlendi
- Banka, fiyat istikrarını sağlamak için gerekli tedbirleri almakla görevlendirildi.
- Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı amacı ile çelişmemek kaydıyla, Hükûmetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyeceği belirtildi.
- Türkiye’deki para politikasını uygulama yetkisi Merkez Bankası’na verildi.
- Merkez Bankası, para politikası uygulama araçlarını doğrudan belirleme (araç bağımsızlığı) hakkına sahip oldu.
- Bankanın, Hazine ve diğer kamu kuruluşlarının açıklarını finanse etmesi ile ilgili uygulamaya yasal olarak son verildi.
- Para politikası kararlarının kurumsal bir yapı içinde alınması amacıyla Para Politikası Kurulu (PPK) oluşturuldu.
- Merkez Bankası’na sağlanan bağımsızlığın doğal sonucu olarak, hesap verme sorumluluğu da verildi.
Kişi başına milli gelir katlayarak arttı
Bunlar önemli adımlardı, tarihi kazanımlardı. Türkiye ekonomisini tek haneli enflasyona, makul büyümeye ve yatırım yapılabilir ülke kategorisine taşıdı. Kişi başına milli gelir katlayarak arttı. Bu kazanımları hatırlamakta büyük fayda var. Çünkü zaman içerisinde çeşitli ayaklarda atılan geri adımların olumsuz yansımalarını gördük, görüyoruz. Bu kazanımları kaybetmek Türkiye ekonomisini en az 20 yıl öncesine götürür. Burada önemli olan “eski alışkanlıklara dönmemektir.”